Erdoğan, koronavirüs salgınından dolayı yabancı turistlerin Türkiye’ye gelemediğini ifade ederek, eleştirilere “O riskleri göze alarak gelenlere de biz diyeceğiz ki 'sokaklarda dolaşamazsın'. Oradan 3-5 dolar veya avro girecekse ülkemize, bırak girsin" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Terörle mücadeleye ilişkin de açıklama yapan Erdoğan, “Yakında FETÖ’den de önemli bir ismi açıklayacağız, şu anda elimizde. Kimi yakaladık, hesaba çektik, onun açıklamasını da yapacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinde düzenlenen “Kütüphane Söyleşileri” programında, Türkiye’nin farklı illerinden gençlerle bir araya geldi.
KORONA AŞISI AÇIKLAMASI
“Aşılama sürecinde ne durumdayız?” sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Sayı olarak paylaşayım. Şu an itibariyle Türkiye dünyadaki aşı uygulamasında hemen hemen en önde gelen ülkelerden bir tanesi. 11 buçuk milyonu 2. doz olmak üzere toplamda 26 buçuk milyon aşılama yaptık” dedi.
Erdoğan, “Kabine toplantısından sonra attığımız adımla birlikte bu hızla daha da artacak. 65 yaş üstü grubunu zaten bitirmiştik, şimdi aşağıya doğru iniyoruz. 18 yaş altıyla ilgili bir aşılama olayı şu anda söz konusu değil. Öğretmenlerde 3’te 1’ini bitirdik. Sağlık zaten tamam, onu bitirdik” ifadelerini kullandı.
“YAPILAN SİYASİ DEZENFORMASYONDUR”
“Kısıtlama döneminde ‘turistlere serbest, vatandaşa yasak’ diye bir algı oluştu. Esnaflara destek devam edecek mi?” sorusuna, Erdoğan, şu cevabı verdi:
Yani turistlere serbest vatandaşa yasak fikri. Bunların hepsi sadece iktidarı bizler nasıl çökertiriz, iktidarı nasıl zayıf düşürürüz. Bu konuda yapılan siyasi dezenformasyondur. Yanlış bir yaklaşımdır.
Bu sabah bir TV kanalında ‘Turizm çöktü’ diyor, siyasete yeni giren şahıs.
Biz göreve geldiğimizde 12 milyon dolar gibi turizm geliri vardı ama biz bu rakamı 35 milyar dolara kadar çıkardık.
Şu anda bir koronavirüs döneminden geçiyoruz ve turist vs. bunlar zaten gelemiyor. Gelenler öyle veya böyle bazı riskleri göze alarak geliyor. O riskleri göze alarak gelenlere de biz diyeceğiz ki ‘Sokaklarda dolaşamazsın’. Oradan 3-5 dolar veya avro girecekse ülkemize, bırak girsin. Nerelere nasıl para harcayacağı belli. Bu konularda yapılan iş tamamen bir siyasi dezenformasyondur.
Şu anda diyelim Sultanahmet Meydanı’nda birçok yer kapalı. dolaşan turistler de halı vs. bazı şeyler satın alıyorsa alıyordur, onlara kapıyı niye kapatacaksın? Türkiye’ye girecekse oradan bir döviz, bırak girsin. Sıkıntı zaten bu aya kadar böyle devam etti.
Biz kapıları nasıl açarız, turistleri nasıl bir an önce ülkemize sokarız, bunun arayışı içerisindeyiz. Bunun için birçok Avrupa ülkesiyle görüşmeler yapıyoruz. Kültür Turizm Bakanım örneğin dün Rusya’daydı. Öbür tarafta biz İngiltere’yle, Almanya’yla görüşmeler yapıyoruz. Buralardan turistler gelsin diye.
Turiste açık, yerliye kapalı gibi bir şeyin propagandasını yapmak sosyal medyanın sadece sahtekarlığı ve ülkemizi içeriden vurmasına yönelik kampanyadan başka bir şey değildir. Testi olmadan zaten gelemiyor. Hatta bazıları bu testi ülkemizde olma durumunda kalıyor. Sosyal medya ‘Biz bu iktidarı nasıl vururuz, Erdoğan’ın nasıl tökezletiriz’, yaptıkları iş bu.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“DÜN KARARLI BİR ADIM ATTIK”
Şu anda da iyi bir noktadayız. Aşı konusunda dünyada sayılı ülkeler arasındayız. Aşılarda da şu anda başta öğretmenlerimiz olmak üzere, polisimiz, jandarmamız öncelikli bu kesimlerin aşılanma sürecini de devam ettiriyoruz. Bunların aşı olması lazım ki bulaşı olmasın. Bu konuyla ilgili de dün kararlı bir adım attık ve bu kararlı bir adımla birlikte de ‘Bu aşılamayı devam ettireceğiz’ dedik.
Özellikle Almanya’dan bol miktarda BioNTech getirelim istiyoruz, Çin’den beklediğimiz aşılar var. Rusya’dan acaba ne kadar aşı alabiliriz, bunun görüşmeleri yapıldı. İstiyoruz ki yerli, milli aşı gelmeden önce bu aşılarla süreci devam ettirelim ve kimseye de muhtaç olmayalım.
“BİZİM ADIMIZA PROPAGANDA YAPACAKLAR”
Türkiye olarak 200 bin öğrenciye çıktık bu noktada ve Türkiye bu kabulde saygın, sayılı ülkeler arasına girmiş bulunuyor. Şu anda da bu kabul artarak devam ediyor ve bu kararlılığımızı aynen devam ettireceğiz.
Bu her şeyden önce yarınlarda bu küresel öğrencilerin bizim ülkemizden ayrıldıktan, mezun olduktan sonra kendi ülkesinde veya gittikleri herhangi bir yerde bizim adımıza bir misyon şefliği yapacaklar. Oralarda bizi temsil edecekler, bizim adımıza oralarda birçok propagandalar yapacaklar.
İSRAİL’İN FİLİSTİN SALDIRILARI
Olayı uluslararası bazda değerlendirmeyelim. Maalesef ülkemizde de aynı kafada olan, aynı yanlışı ortaya koyan siyasi liderler var. Muhalefetin bir kanadı, örneğin benim Netanyahu ile adeta aynı çizgide olduğumu söyleyecek kadar grup toplantısında bir açıklama yapıyor. Filistin dendiği zaman benim ciğerlerim adeta sese gelir.
O, Filistin’in haritadaki yerini bilmeyecek kadar zavallıdır, ben ise BMGK’da 47’den bugüne bu terör devleti İsrail’in Filistin’i nasıl topraklarını işgal edip 47’den itibaren bu günlere geldiğini Genel Kurul’da haritayla göstermişimdir. 47’den bugüne kadar nasıl o topraklar işgal edile edile küçüldü ve bugün adeta işgal devleti, terör devleti İsrail Filistinli kardeşlerimize yaşanacak yer bırakmadı, o hale getirdi.
“NETANYAHU HİÇBİR ZAMAN DOSTUMUZ OLMAMIŞTIR”
Utanmadan, sıkılmadan kalkıp beni Netanyahu ile aynı kefeye koyacak kadar ahlaksızlaşan bizde siyasetçi var. Bir kadın olması hasebiyle daha ileri gidecek değilim ama ben bugüne kadar Netanyahu ile bir araya gelmiş dahi değilim. İsrail’in başbakanıyla Davos’ta yine bir maceram oldu.
Davos’ta İsrail’in başbakanına verdiğim cevabı tüm dünya biliyor. Bunlar çünkü çocukları, kadınları, yaşlıları katlederler, şehit ederler. ‘Siz busunuz’ dedim, Davos’ta söyledim, BMGK’da söyledim. Bunu söylemiş ve 40 yıllık siyasi hayatı bunlarla mücadele ederek geçmiş olan bir Erdoğan’a sen bunları söyleyemezsin. Bu senin ne haddinedir, ne de kimse sana bu fırsatı vermez.
Bugüne kadar Filistin’e Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapmış olduğu tüm destekler AK Parti dönemindedir. Hanımefendi, önce bunu bir öğren. Hastanelerine varıncaya kadar biz bunları yaptık, insani yardımları yaptık. Yapıyoruz ve yapacağız. Bunu de özellikle bilmesini isterim. Ama bunların öyle bir derdi yok.
Netanyahu hiçbir zaman dostumuz olmamıştır, olmayacaktır ve biz de Netanyahu’ya karşı bugüne kadar verdiğimiz mücadele neyse bundan sonra da aynı mücadeleyi vererek yolumuza devam edeceğiz.
“FETÖ’DEN DE ÖNEMLİ BİR İSMİ AÇIKLAYACAĞIZ”
Şu anda terörle mücadelede, bugünlerde, Nurettin Sofi denen katili öldürdük, işini bitirdik. Ama biz bugüne kadar çok Nurettin Sofiler öldürdük. Hedefimiz şu anda Kandil. Kandil’i de çökertmemiz lazım.
Rastgele bir yönetim yok. Ne yaptığını bilen, attığı adımı gayet iyi bilen ve bununla birlikte de hedefim benim şu ve bu hedefi de şu kadar zaman içerisinde gerçekleştireceğim, bu planlamayla yürüyen bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Yakında FETÖ takımından da önemli bir ismi açıklayacağız, şu anda elimizde. Şu Nurettin Sofi olayı biraz şöyle bir kenara geçsin, ondan sonra da FETÖ'den kimi yakaladık, hesaba çektik, ne durumda onun açıklamasını da inşallah yapacağız.
HAYVAN HAKLARI ÇALIŞMALARI
Sokak hayvanlarıyla iş bitmiyor. Adeta süs eşyası gibi alınıp satılan hayvanlar var. Özellikle AVM’lerde bu tür alışverişler var. Bunlarla beraber bir de sokaklarda sahibinin elinde yürüyen hayvanlar var ki bu hayvanlar da çok çok güzel hayvanlar ama affetmiyorlar. Sahibinin elinden kopup gidip bir kediyi parçalayabiliyor veya bir çocuğu parçalayabiliyor. Bu tür hayvanlar da var.
ATLARIN AKIBETİ
Bunların yanında sokak hayvanlarıyla ilgili çalışmaları devlet olarak biz de yürütüyoruz. Son zamanda bir şey daha gelişti: İstanbul’un Adalar ilçesinde 900’ü aşkın at adeta telef edilmeyle karşı karşıya getirildi.
Peki, neydi durum? Bu atlar önce dedik ki Adalar’dan alınsın. Ne olsun? Adalar’a elektrikli otomobiller getirilsin, yani bu atların yaptığı işi elektrikli otomobiller yapsın. Bunu İçişleri Bakanımla vesaire görüştük, İçişleri Bakanım da İBB Başkanı’yla görüştü. Mutabık kaldık. Ben de Cumhurbaşkanı olarak isabetli buldum, ama elektrikli olmak kaydıyla.
Böyle bir karar verildiğine göre, atları buradan uygun bir mahale transfer edelim. Öyle bir noktaya geldi ki 900’ü aşkın atın nerede olduğu dahi belli değil. Bunun cevabını İBB Başkanı’nın ya da Adalar İlçe Belediyesi’nin vermesi lazım. Bunların hastalık üretmesi de söz konusu olabilir, bununla ilgili de cevap yok.
Önce Çin’den otomobil getirilmesi konuşuldu, daha sonra bunun yarıda kaldığı söylendi, Bursa’dan böyle bir haber geldi, bu da ortada kaldı. Bu otomobil sorunu çözülemedi. Sorumlu olan Adalar İlçe Belediyesi ile Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuyu çözmesi lazım.
Ancak hayvan haklarıyla ilgili konuda sona geliyoruz ve bu konuyu Genel Başkan Yardımcım Özlem Hanım ve Tekirdağ Milletvekilim Mustafa Yel yakından takip ediyorlar ve inşallah kısa zamanda neticeye varıp adım atacağız.
GÜZ DÖNEMİNDE ÜNİVERSİTELER AÇILACAK MI?
Üniversite öğrencilerinin bu noktadaki avantajları daha fazla. Fevkalade bir durum olmazsa onların konumunun bu noktada farklı olacağını YÖK söylüyor. Bütün mesele aşı konusunu, hele hele yerli, milli aşımızı yetiştirebilirsek o zaman herhangi bir endişe olmayacak. Üniversite öğrencilerinin aşılarını yapalım diyoruz, aşıları olduktan sonra da yol açık.
“ÜNİVERSİTELERİMİZ ÇOK FARKLI BİR DÖNEMİ YAŞIYOR”
Biz göreve geldiğimizde 76 üniversite vardı, şu anda 207 üniversite var. 76 üniversitenin olduğu dönemde sadece ancak 67 vilayetin diyelim ki 30-35’inde üniversite varsa diğerleri boş ve Güneydoğu’dan, Doğu’dan öğrenciler oralara çıkıp geliyordu, İstanbul’a, Ankara’ya geliyordu.
Ama 207 olduktan sonra kendi ilinde üniversitesi var. Hakkari’de üniversitesi var, Iğdır’da, Kars’ta üniversitesi var. Bu konudan bakarsak tabii ki belki dört dörtlük bir imkan yok ama ben şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Biz göreve geldiğimizde harcı kaldırdık, biz harcınızı tamamıyla ödüyoruz dedik ve bitirdik o işi. 45 liracık burs vardı.
Ama şimdi nereye geldi burslar. Asgari ücrete kadar çıkardık. Dört dörtlük bir eşitlik parasal konuda belki yok ama bilimsel noktada artık üniversitelerimiz çok farklı bir dönemi yaşıyor. Sayısalla hareket eden, tıp fakültelerini düşünün. Tıp fakültelerinin maliyeti sosyallere benzemez, çok ciddi yatırımlar yapacaksınız.
Oradaki öğrencilerimiz MR’ı görmeden, tomografiyi görmeden mezun oluyorsa ‘Ben tıp fakültesi öğrencisiyim’ diyemez. Bunu demesi lazım. Aynı şey teknik üniversiteler için de geçerli, oralarda da atılmış birçok adım var. YÖK’ün talebiyle elimizden geldiğince devlet olarak yapıyoruz.. Eksikleri de gidermenin gayreti içerisindeyiz.
FORMULA-1 VE ŞAMPİYONLAR LİGİ FİNALİNİN TÜRKİYE’DE YAPILMAMASI
Gerek UEFA, gerek Formula 1 konusunda bana göre siyasi bir karar aldılar. 1-2 yıl öncesinden, özellikle Şampiyonlar Ligi’nin Türkiye’de oynanacağına dair kararı bildirmişlerdi. Ne zaman ki İngiliz liginden 2 takım finali oynama hakkını kazanınca birden ibre değişti.
Önce İngiltere, sayın başbakana da ulaşamadık, bu işte çok baskı yaptı. Biz de UEFA’ya bu konuda gerekli baskıları, gerek oradaki arkadaşımız vasıtasıyla gerekse İngiltere’deki bakanlar aracılığıyla yaptıysak da bize 2023 Şampiyonlar Ligi’ni verme taahhüdünde bulundular ve Portekiz’e bu seneki şampiyonlar ligini kaydırdılar.
Formula 1’de de geçen yıl bizde gerçekten çok başarılı bir organizasyon yapıldı ve F1’le ilgili olarak da katılımcıların hepsi de bizde gerek organizasyonun gerekse pistin onlar için çok verimli olduğunu, güzel olduğunu söylediler. Bu sene de öncelikle bize bunun verildiğini söylediler ama sonra bir anda tekrar buradan farklı bir yere Formula 1’i de kaydırdılar.
YABANCI FUTBOLCU SINIRI VE BEŞİKTAŞ’IN ŞAMPİYONLUĞU
Çekirdekten yetişen Sergen kimin öğrencisi? Serpil Hamdi Tüzün. Sergen’i, Rıza’yı o yetiştirdi. Şimdi de geldi, Beşiktaş’ı şampiyon yaptı. Son anlarda tökezleme durumuyla karşı karşıya kaldıysa da işi bitirdi. Sergen’le beraber performansı yüksek bir Beşiktaş gördük. Bütün üzüntümüz Kovid-19 belasıyla sahaların tadını alamadık. Ekranlardan izlemekle bu işin tadı olmuyor. Tribün farklı bir zevk veriyor. Tribün olmayınca ne sahadaki oyuncu bu işin zevkini alabiliyor ne de futbolseverler bu işin zevkini alabiliyor.
Küresel futbolcu noktasında ben yerli futbolcularımıza önem vermemiz gerekir diyorum. Eğer biz Milli Takımımızın güçlü olması için çekirdekten yetişme futbolcularımızın olması lazım. Milli takımımız biraz kıpırdanıyorsa yurt dışında birçok yerlerde oynayan futbolcuları çağırmak suretiyle güç katıyor. Ama içeride yetişme olsa bizim Milli Takımımızı çok daha güçlü olacak. Lille’de Burak son haftalarda bayağı performansı yüksek neticeler aldı. Hat-trick yaptığı maçlar oldu.
Dün akşam konuştuk kendisiyle. Aynı takımda Burak var, Yusuf var, Zeki var; üçünün de orada oynaması Türkiye olarak Fransa gibi bir ülkede üç evladımızın aynı takımda oynaması büyük önem arz ediyor. Şampiyon olmaları da bizim bu üç evladımız için büyük gurur.
Erbakan Hocalarımız hep şunu söylerdi: İntaç, intaç, intaç, yani netice. Ben futbol oynadım ama şimdi orta sahada top çevirmekle netice olur mu? Olmaz. Futbolun neticesi ne? Gol. Golü atmadıktan sonra orta sahada top çevirmişsin, hiçbir işe yaramaz.
AZİZ SANCAR VE UĞUR ŞAHİN MESAJI
İlimde de bizim neticeye ulaşmamız lazım. Doktorlukta alan çok fazla. Cerrah mıyız, dahiliyeci miyiz, röntgen alanında mıyız? Hangi alandaysak o alanda olmamız gereken yere varmamız gerekiyor. Uğur Hoca Almanya’da hanımefendiyle beraber.
Şu anda Almanya’da kendilerinden bir ses getiriyorlar. Onlar neticeyi yakaladılar. En kritik anda aşıyı neticelendirdiler, ortaya koydular. Kökü itibarıyla Türk, orada kendinden bahsettiriyor ve ödülü alıyor. Aziz Hocamız Amerika’da, o da ödülünü aldı. Sizin de birer Uğur hoca olmanız, birer Aziz Sancar hoca olmanız mümkün.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI
Geçmişte maalesef anayasaların yapılmasın baktığımızda, Türkiye’nin ihtiyacı olan bir anayasanın yapılması çok uzun zaman alıyor idi ve ihtiyaca cevap verecek şekilde değildi. Bundan dolayı da maalesef halkın yasaların tanziminde veya anayasanın gerektirdiği şekilde bir netice almaya yönelik maalesef adımlar atılamıyordu.
Şimdiyse öyle bir anayasa yapalım ki bu anayasa cumhurun ihtiyacına cevap verebilecek bir anayasa olsun. Bu konuyla ilgili Cumhur İttifakı olarak bir adım atalım dedik ve bu adımda şu anda anayasacılar, STK’lar ve yaptığımız hazırlığı daha sonra halka açalım. Halk da bu metni değerlendirsin. Sonra biz burada eksikleri giderelim ve Cumhur İttifakı olarak da bu anayasa metni üzerinde adımımızı atalım.
Muhalefet ‘Biz böyle bir şeye ihtiyaç duymuyoruz’ gibi laflar etmeye başladılar. Bu zihniyet hiçbir zaman ihtiyaç duymadı ki. Duymadığı için de bu ülke sağlıklı bir anayasayla yönetilemedi. Kanunlarla yönetilen bir ülke haline geldik. Biz üzerimize düşeni yaptıktan sonra netice alır veya almayız, ama hiç olmazsa ‘Yaptık’ deriz ve elimizde de inşallah bu anayasa metni olur.