Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gezi olayları, azınlığın sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsüdür" dedi. Erdoğan, Gezi'nin yıl dönümünde 15 Temmuz Köprüsüne pankart asan TİP'li milletvekillerine ilişkin olarak da, "Bunların parlamentoda da yeri olmaz. Bir an önce parlamentodan silip atılmasının adımları atılması lazım" ifadesini kullandı. Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi: - Devlet hastanelerindeki kimi aksaklıklarla ilgili şikayetler gelmeye başladı. Salgının bitmesiyle bu sorunları gündemimize aldık. - Hizmete aldığımız köprüler ile Bolu Dağı, Avrasya, İzmir Konak, Cankurtaran, OVİT tünelleri ile, İstanbul-Bursa-İzmir, Ankara-Niğde otoyollarıyla ülkemizin her tarafına mührümüzü vurduk. - CHP'nin başındaki zat güya bizim geçtiğimiz salı günü AK Parti Meclis Grubu toplantısında sorduğumuz sorulara cevap vermiş. Sonra da güya bize 10 soru sormuş. Bizim sorularımıza verdiği cevapların her satırından bu zatın hep işaret ettiğimiz sinsiliği, riyakarlığı, kifayetsiszliği buram buram tütmektedir. Birinci sorum olan 'hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütlerini lanetleyip lanetlemeyeceğine' verdiği cevaptaki örgüt ilişkilerinden devletin terörle mücadele taktiklerine kadar tüm göndermeler Türkiye'yi birilerine gammazlayan, hatta el altından müdahaleye çağıran alçakça tuzaklarla bezelidir. İkinci sorum olan 'Türkiye'nin PKK ve YPG'ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediğine' yabancı postal gibi, yapılan işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iğrençliği karıştırarak kirli zihnindeki hezeyanları bir kez daha sergilemiştir. Üçüncü sorum olan 'İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışmalarında devletin izlediği politikaların yanında olup olmadığına' verdiği cevap sadece bu mücadelemizde karşımızda olanları sevindirecek bayağılıktadır. Dördüncü sorum olan 'Türkiye'nin Akdeniz ve Ege'de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğuna' verdiği cevapla ülkesinin değil, Rumların ve onları üzerimize salanların yanında yer aldığını tekrar göstermiştir. Beşinci sorum olan 'dünyanın küresel krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediğine' olup bitenlerden hiçbir şey anlamadığı için Türkiye'nin başındaki en büyük felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir. Altıncı sorum olan 'yalanı ve iftirayı bir kenara bırakmayacağına' tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir. Yedinci sorum olan 'siyasi stratejilerini yabancı ülke temscilerine hatırlatmak veya hazırlatmak ve onaylatmaktan vazgeçip geçmeyeceğine' yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde cevap vermiştir. Sekizinci sorum olan 'bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir evladı gibi hareket edip etmeyeceğine' asil değil, sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir. Dokuzuncu sorum olan 'partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisi, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine' tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir. Onuncu sorum olan 'yüreği yetip 2023'te cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına' ise sorumda zaten belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığığını, iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir. Seçim tarihi belli, bizden yeni seçim tarihi istiyor. Seçim tarihi belli olduğuna göre sen şimdiden Haziran 2023'e hazırlan. Ama önce adayınızı belirleyin. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun, önce bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını ve çapsızlığını değil, aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir. - Ben SADAT'ın kurucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim, böyle bir görüşmem yok. 'Bay Kemal', sen yalancısın, sen cambazsın. SADAT'ın kurucusu denen tuğgeneral ile göreve getirdikten sonra benimle çalıştığı süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüşmelerim var ama evinde görüşmem söz konusu olmuştur. - Gezi ile başlayan ve devam eden ihanetlerin ülkemize ödettiği ağır bedeller olmasaydı bugün 1.5 trilyon Doları bulan milli gelire ulaşmış olacaktık. Ülkemize ne siyasette, ne ekonomide diz çöktürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. CHP ve şürekasına karşı verdiğimiz sert mücadelenin sebebi milletimize olan borcumuz ve sorumluluğumuz. Asıl mücadeleyi bu aparatların yularını tutanlara karşı veriyoruz. Biz meydan okudukça üzerimize yeni araçlarla gelenlere diyoruz ki, bu milletin son ferdi toprağa düşmeden sinsi senaryolarınızı hayata geçiremeyeceksiniz. Milletin son ferdi de şehit olmadan vatanın tek karış toprağını kirletemeyeceksiniz. - Gezi Olayları ağaç ve çevre kılıfı altında Türk demokrasisine kurulmuş bir pusu, sokak terörü üzerinden milletin iradesini gasp etme girişimi, azgın azınlığın sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsüdür. Bu olaylar Türkiye'nin IMF defterini tamamen kapattığı tarihin günlerde doğrudan ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan mandacı bir eylem, İstanbul'un duvarlarının 'Zulüm 1453'te başladı' yazılarıyla kirletildiği Bizans heveslisi bir girişimdir. Bay Kemal, bu ifadelerin arkasında sen varsın. Haine hain, vandala vandal, çapulcuya çapulcu demekten geri durmayacağız. Her türlü çirkefliği sergileyenlere hak ettiği teşhisi koyduk. Onların meşrebinde bu söz neye karşılık geliyor bilmiyoruz bizim neyi kastettiğimiz gayet açıktır. - Türk Milleti için güçlü bir orduya sahip olmak tarih boyunca olageldiği gibi bugün de bir tercih değil, bir mecburiyettir. Güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu harekatlarla darmadağın ettik. Güvenlik hattının eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak hem de tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hale getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz. - Kağıt üzerindeki hesaplara kalsaydık ne terörle mücadelemizi başarıyla sürdürebilirdik ne de uluslararası ayak oyunlarıyla baş edebilirdik. Komünistlik parayı bulunca, ateistlik uçak sallanıncaya kadar derler ya bunların havası da milletin önüne çıkana kadardır. Kimin ne dediğine bakmadan, kendi işimizi yapacağız.