Politika

CHP'li Toprak: İsrail'e ihracat kısıtlaması Filistin'i etkiledi mi?

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Türkiye'nin İsrail ile devam eden ticaretin stratejik mal ihracatı üzerindeki kısıtlamaları ve bu sürecin Filistin’e etkilerini sordu

Abone Ol
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Türkiye'nin İsrail ile devam eden ticaretin stratejik mal ihracatı üzerindeki kısıtlamaları ve bu sürecin Filistin’e etkilerini sordu.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunda Türkiye'nin İsrail ile olan ticaret ilişkileri ve bu süreçte Filistin’e olan etkileri üzerinde durdu. İsrail’e yönelik ihracatın durdurulması çağrıları karşısında iktidarın tutumunu eleştiren Toprak, İsrail’in Gazze’deki katliamlarını sürdürdüğü bir dönemde bu ticaretin devam etmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

İktidarın, İsrail limanları üzerinden Filistin’e mal gönderildiğini savunarak, ihracatı sürdürdüğüne dikkat çeken Toprak, "İsrail ile yapılan ticaretin durdurulması çağrılarına rağmen, 6 ay sonra ancak 54 mal kalemi için ihracat kısıtlamasına gidilmiştir. Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan listede demir-çelik ürünleri, çimento ve inşaat malzemeleri gibi stratejik mallar yer almaktadır" dedi.

Toprak'ın açıklamalarının devamı şöyle:

"İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’deki katliamları sürerken bu ülkeyle ticaretin durdurulması, stratejik malların ihracına izin verilmemesi çağrılarına kulak tıkayan iktidar, kamuoyunda yükselen tepkiler karşısında nihayet 6 ay sonra 54 mal kalemi için ihracat kısıtlamasına gitmek zorunda kaldı. Ticaret Bakanlığı’nın yayınladığı listeyle aralarında demir-çelik mamulleri, çimento, yassı çelik, inşaat malzemeleri, uçak ve jet yakıtının da yer aldığı 54 türdeki malın İsrail’e ihracına kısıtlama getirildi.

Kamuoyu önünde İsrail’e en ağır söylemlerde bulunan, İsrail Başbakanının ‘Nazilerden farksız’ olduğunu söyleyen, Filistinlilere soykırım yapıldığını dile getiren iktidar, aynı zamanda Filistin davasını en fazla sahiplenip savunanın kendileri olduğu iddiasındaydı. Oysa aylardır süren saldırılar ve katliamlarda İsrail ordusunun kullandığı pek çok malzemenin Türkiye’den gittiği, bizzat Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) resmi dış ticaret verilerinde yer aldı.

Ticaret Bakanı, İsrail’e ihracatın azaldığını, Türkiye’den İsrail limanlarına mal taşıyan gemi sayısının düştüğünü söylerken, resmi veriler tam tersini gösteriyordu. İktidarın İsrail ile ticaretin kısıtlanması, mal satışlarının durdurulması çağrılarına verdiği yanıtlardan birisi de ‘Filistin’in limanı olmadığı için Gazze ve Filistin’e yönelik mal ihracının İsrail limanlarından yapıldığı’ iddiasıydı. Şayet ‘İsrail’e giden mallar aslında İsrail limanları üzerinden Filistin’e gönderiliyor’ savunması gerçek ve doğru ise şimdi Ticaret Bakanlığı’nın aldığı karardan Filistin de mi etkilenecek? İktidar inandırıcı olmak istiyorsa, bu kararın Filistin’i de kapsayıp kapsamayacağını, Filistin’e yönelik ihracat ve mal gönderimlerinin nasıl ve hangi yollarla gerçekleştirildiğini kamuoyuna açıklamak zorunda.

Türkiye bugüne kadar, haklı olduğu pek çok konuda, ulusal çıkarlarını korumak adına aldığı kararlar, attığı adımlardan dolayı defalarca farklı ülkelerin ambargolarına, yaptırımlarına maruz kaldı. Rusya’dan alınan S-400 Hava Savunma Sistemi nedeniyle 2019’dan bu yana ABD’nin CAATSA yaptırımları yanında, Rusya-Ukrayna savaşından ötürü Rusya’ya yönelik yaptırımlardan da ticari ve ekonomik olarak dolaylı şekilde etkileniyor. Doğu Akdeniz ve Ege’de karasularındaki egemenliği için AB yaptırımlarına uğradı. Tüm bu gerçekler ortada iken iktidarın İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliama karşı ticari ilişkileri askıya alma, stratejik mal ihracına kısıtlama getirme ve yaptırım konusundaki çağrılara kulak tıkaması, Türkiye’nin tarihi ve insani misyonuyla bağdaşması mümkün olmayan bir tutumdu.

İktidarın 6 ay gecikmeli de olsa İsrail’e yapılan ihracata sınırlı şekilde kısıtlama getirerek bu yanlıştan dönmesi Filistin halkıyla dayanışma adına olumlu bir adımdır. Türkiye’nin insani tavrını tüm dünyaya sergileyen, saygınlığına katkı sağlayacak bu yaklaşımın daha ileri düzeye taşınması, kısıtlama kapsamının genişletilmesi kamuoyunun beklentisidir."