PolitikYol Özel CHP Beyoğlu Belediyesi Başkan adayı İnan Güney, PolitikYol'a yaptığı açıklamalarda seçimleri kazanmalarıyla birlikte Beyoğlu'nun zedelenen kimliğinin geri gelmeye başlayacağını ifade etti. Güney, “Biz göreve geldiğimizde Erdoğan da mutlu olacak” dedi. 

Seçimlere sayılı günlere kalırken, İstanbul’da CHP’nin iddialı olduğu ilçelerden birisi de Beyoğlu.

CHP’nin 2019 seçimlerinde 7 bin 699 oy ile AK Parti’ye kaptırdığı ilçede, bu kez seçimleri kazanmak için CHP adayı İnan Güney tarafından ummalı bir kampanya yürütülüyor.

PolitikYol’un sorularını yanıtlayan Güney, CHP ile birlikte Beyoğlu’nda yaşanacak dönüşümü anlattı.

“Biz göreve geldiğimizde Erdoğan da mutlu olacak” diyen Güney, 1 Nisan ile birlikte Beyoğlu’nun zedelenen kimliğinin de geri gelmeye başlayacağını ifade etti.

Güney’in PolitikYol’un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

İnan Bey, sizin hayatınıza baktığımda Beyoğlu’nda doğmuş büyümüş çalışmış bir insan görüyoruz. Birçok yerde bunu bulmak kolay olmuyor. Beyoğlu sizin için ne anlam ifade ediyor?

Beyoğlu benim hayatımın merkezi, mutlu olduğum yer. Doğduğum, doyduğum, ailemi kurduğum, işimi kurduğum, kimliğimi bulduğum yer. Örnektepe’de doğdum, gençlik yıllarından bu yana Beyoğlu CHP içinde yetiştim. Beyoğlu’nu mahalle mahalle, sokak sokak bilirim. Bende emeği çoktur, benim de Beyoğlu’nda. Bu nedenle Belediye Başkan adayı oldum, Beyoğlu’na vefa borcumu, çok güzel hizmet vererek, iyi anılarak ve Beyoğlu’nu daha iyiye, güzele taşıyarak ödeyeceğim.

Beyoğlu bir yanda eğlence hayatının bir yanda da yoksulluğun hüküm sürdüğü bir alan. Yoksulluk bu seçimlerin temel maddesi. Yoksullar için ne yapmayı hedefliyorsunuz?

Bunu şöyle anlatayım, Beyoğlu’nu sosyo-ekonomik olarak iki ayrı bölge olarak değerlendirebiliriz. Birinci bölge dediğimiz kısım genellikle medyada yer alan, herkesin adını bildiği, İstanbul’da uğradığı, kullandığı alan olan İstiklal caddesi ve Cihangir diye genellenen Gümüşsuyu, Kılıçali Paşa, Ömer Avni, Pürtelaş, Firuzağa gibi mahalleleri kapsayan bölge. Bir de ikinci bölge olarak adlandırdığımız İstiklal Caddesinin alt kısmından başlayan Tarlabaşı’ndan Dolapdere’ye uzanan, Kasımpaşa’dan Okmeydanı’na kadar uzanan kısım var. Genele baktığımızda Beyoğlu sosyal yardımlara en çok başvuran 8’inci ilçe. 2022 yılında sosyal yardıma başvuran sayısı 54 binden fazla, nüfusun yüzde 24’ü. Yine baktığımızda İstanbul içinde asgari ücretle çalışan sayısında 1. sırada Beyoğlu yer alıyor. Verilere bakarak Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Beyoğlu’nda da en büyük sorunun geçim sıkıntısı olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bu dönemde destek paketlerine ve programlara ihtiyacımız var. Bunu göz önünde bulundurarak çocuklara beslenme paketi, emekliye pazar desteği, emekli evi, kadınlara istihdam olanakları, ilk işini kuracak gençlere destek, yeni doğan paketi gibi hane halkını sübvanse edecek projeleri hazırladık.

Turizm açısından Beyoğlu’nun yüksek bir potansiyeli var ya da vardı. Ama bugün daha ziyade körfez ülkelerine hitap eder durumda gibi. Beyoğlu’nun kimliği mi değişti?

Üzülerek söylüyorum ki son 30 yıl içinde Beyoğlu kültür sanatla anılan kimliğini kaybetti, adeta kimliksizleştirildi. Biz şimdi Beyoğlu’nun kültürel kimliğini geri kazandırmayı amaçlıyoruz. İstiklal Caddesi'ne, Beyoğlu'na baktığımızda maalesef bir tek tipleşme olduğunu, bir tatlıcı ve nargile kafe dayatmasının olduğunu, dolayısıyla farklılıkların bitip tek tip bir Beyoğlu'nun bize dayatıldığını görüyoruz. Bizim derdimiz Beyoğlu'nun kendi kimliği ile, turistlere hizmet etmesidir. Ben göreve geldiğimde Beyoğlu'nun farklılıklarını koruyacak politikalar üretmesi için Beyoğlu Belediyesi’ni sürece müdahil edeceğiz. Nasıl olacak bu? İstişare ile, katılım ile, vatandaşların taleplerini gözeterek. Bu işin insan boyutu, bir de mekân boyutu var. Biliyorsunuz Beyoğlu son yıllarda bir sürü değerini kaybetti, Beyoğlu’yla anılan mekanlar bir bir kapandı, Beyoğlu’nu terk etti. Tarihi binaları giderek metruklaşıyor, elimizdeki tarihi değer her geçen gün yıpranıyor, değer kaybediyor. Oysa ki İBB Miras’ın Casa Botter’de yaptığı gibi tarihi binaların, hafıza mekanlarının kamuya kazanımları ile Beyoğlu’nun hafızasını taze tutabiliriz. Taksim eski farklılıkların barındırıldığı, kültür sanatın tekrar hayat bulduğu, tarihi pasajların hanların tekrar hayat bulduğu bir noktada olabilir. Bunun için Kent Tamir programını geliştirdik.

Sizinle Tarlabaşı’na girdik, yoksulluğun tavan yaptığı alanlarda insanlarla konuştunuz. Size ne diyorlar ne bekliyorlar?

Siz de gördünüz, herkes ekonomik koşullardan şikayetçi. Bu seçim dönemi en büyük muhalefeti pazardaki, marketteki etiketler yapıyor. Toplumun her kesimi yoksullaşmış durumda. Bizden de en büyük beklentileri bu ağır yükü hafifletebilmemiz. Biz de her zaman şunu söylüyoruz: Belediye doğumundan ölümüne kadar vatandaşın yanında olacak.  Yaptırdığım bir araştırmada çıkan sonuç çarpıcı. Beyoğlu’nda nüfusun yüzde 44’ü dar, yüzde 7’si orta-alt, yüzde 43’ü kendini orta gelirli hissediyor. Bu çok ciddi bir oran. Biz mesela bu dönemde emeklilerimizin üzerindeki ekonomik yıkımın farkındayız. Emekliler artık birbirlerine çay bile ısmarlayamıyorlar, bir yerde otursalar birbirlerine sırtlarını dönüyorlar. Biz kuracağımız emekli evleri ile emeklilerin üzerindeki bu ekonomik yükü azaltacağız. Bütçelerini yormayacak şekilde sosyalleşebilecekleri ortamları hazırlayacak, kültür turları ile değişik yerler görmelerini, emekliliklerinin biraz olsun tadını çıkarmalarını sağlayacağız.

Kadınlar mesela. Evin ekonomik yükü üzerlerinde. Çocuğuna, yaşlısına bakmak için çalışamıyor ya da evde üretiyor ama ürettiği, değerini bulamıyor. Örnektepe mahallemize Kadın İstihdam Merkezi kuracağız. Kadınların meslek sahibi olması için, iş hayatına katılmaları için çeşitli eğitimler vereceğiz. En büyük hedeflerimizden birisi her mahalleye kreş. Aileler çocuğunu gönül rahatlığı ile bize teslim etsin istiyoruz. Seçim çalışmaları sırasında sürekli karşılaşıyorum, kadınlar evde üretiyor, sokakta üretiyor, birlikte üretiyor. Örneğin el emeği ürünlerini Hacıahmet mahallesindeki parkın çevresinde kurduğu tezgahlarda satmaya çalışıyor. Biz diyoruz ki kentin merkezlerinde dönüşümlü olarak tahsis edeceğimiz kadın el emeği pazarlarında satın ürünlerinizi, dijital pazar ağlarıyla internet üzerinden satın. Yine bir gözlemimiz alt gelir grubu mahallelerdeki okullarımızda bazı çocuklarımız öğle aralarında sınıftan çıkıyor, çünkü yanında beslenmesi yok. Annesi babası koyamamış. Yine en büyük projelerimizden birisi çocuklara beslenme çantası projesi. Ama bunu herkese duyurarak, göstere göstere değil, bir elin yaptığını diğer el görmeyecek şekilde yapacağız. Akşamdan paketler halinde eve göndereceğiz. Anne ya da baba çocuğuna beslenme çantasını evinde hazırlayacak. Çocuklarımız daha bu yaşta açlıkla sınanmayacak.

Beyoğlu’nun gençleri önemli bir husus. Onlara dair projeleriniz var mı?

Evet gençlerin sorunlarına yönelik projeler önemli bir çalışma konusu bizim için. Gençler işsiz. Gençlerden en fazla duyduğum talep iş talebi, annelerin babaların en büyük arzusu çocuklarının iş sahibi olması. Bizim en önemli projelerimizden birisi “Beyoğlu İşimiz” projesi. Beyoğlu’nun Taksim bölgesi bugün en önemli, en büyük firmalarının yer aldığı, ciddi bir iş potansiyelinin olduğu, sürekli işçi arayışının olduğu bir yer. Yanı başımızdaki Perpa’da binlerce kişi çalışıyor, benim de esnaf olduğum Bankalar caddesi keza böyle. Bir yanda sürekli işçi arayışının olduğu bir tablo var, bir yanda da iş arayan gençler. Ben diyorum ki, ‘Beyoğlu’nun iki yakasını bir araya getireceğiz’. İş talebi ile işçi talebini oluşturduğumuz havuzda eşleştireceğiz. Ama bunun için gençlerimizi özellikle bu kentin en büyük ihtiyacı olan gastronomi, hizmet sektörü, turizm, tasarım, mimarlık, restorasyon gibi alanlarda yetiştireceğiz. Beyoğlu’nda çok sayıda zanaatkâr var, hatta bazı meslekler ölüyor artık. “Hünerli Eller” projesi ile bu ustaların yanında yetenekli, mesleği geleceğe taşıyacak gençler yetişecek. İlk işini kuracak gençlere 50 bin lira ayni veya nakdi yardım sağlayacağız. Beyoğlu’nda birçok üniversitenin kampüsü var. Beyoğlu’nda okuyan öğrenciler için “Öğrenci’YE” projesini hayata geçireceğiz. Beşiktaş Belediyesi yapıyor bunu. Belediyeden de bir kuruş çıkmıyor. Bir aplikasyonla restoranlar, kafeler günlük 3-5, ne kadar yapabiliyorsa, yemeği sistemine yüklüyor. Karnı acıkan öğrenci aplikasyondan bakıyor ve gidip yemeğini yiyor. Yapılamayacak işler değil bunlar. Yeter ki istensin, niyet edilsin.

Peki kentsel dönüşüm. Sizinle Tarlabaşı’nda gezerken dikkat ettim, bir yanda yüksek binalar ve zenginlere hitap ediyor. Hemen karşısında ise yoksulların yaşadığı evler. Kentsel dönüşüm bu mu?

Size biraz sayısal veri vereyim. Beyoğlu’nda 1999 sonrası yapılan bina sayısı 2.549, bina stokunun sadece yüzde 9’u. Binalarımızın yüzde 91'i 1999 öncesi. Hacıahmet, Piripaşa, Fetihtepe, Piyalepaşa, Keçecipiri ve Kaptanpaşa en riskli mahallelerimiz. Bu nedenle kentsel dönüşüm Beyoğlu’nun da en öncelikli sorunlarından birisi. Ama halk her seçim öncesi bu konuyla kandırılmaktan, vaad duymaktan yoruldu. Ben 46 yaşındayım. Örnektepe’de doğdum. 30 yıldır bu vaatleri dinliyorum. O nedenle çözmeyi en fazla amaç edindiğim konulardan biri budur. Dayıma gidiyorum, diyorum neden çatını yaptırmıyorsun, diyor yıkılacak, komşuma gidiyorum neden pencereni yaptırmadın diyorum, diyor yıkılacak. Vatandaş ha bugün ha yarın diyerek bakım bile yapmıyor artık evine. Bu süreçlerde ne diyorlardı ‘Okmeydanı’nı Şanzelize yapacağız’. Planlarda evlerin üstlerinde helikopter pistleri, dönen restoranlar, neler neler… Burada doğdum büyüdüm Okmeydanı’nda işe helikopterle giden görmedim. Bu projeler planlar hep kapalı kapılar ardında yapıldı, vatandaşın haberi yoktu, rızası yoktu, muhalefetin yoktu, meslek odalarının haberi yoktu. Müteahhitlerin ve yatırımcıların taleplerine göre hazırlandı. Şimdi biz diyoruz ki artık müteahhit belediyeciliğine son verelim. Hakça, yerinde bir dönüşüm yapalım. Vatandaş evine ev, metrekaresine metrekare alsın. Ödemeler sabit taksitli ve makul düzeylerde olsun. Bu yapılamaz mı, vatandaşın derdi öncelenirse elbette yapılır. Ama sen Tarlabaşı’nda olduğu gibi lüks konut yapmayı öncelik edinirsen orada Tarlabaşılı olan yaşayamaz. Nitekim yaşayamadı da. Evleri yaptılar, tamam güzel, milyon dolarlar ediyor. İçinde Tarlabaşılı kaldı mı, hayır. Ne yapayım ben o zaman o dönüşümü? Semtin insanı gitmiş, ruhu gitmiş. Kentin cefasını yıllarca biz çektik, çamurunu, isini pisini biz yaşadık, bir sefası varsa elbette ki biz yaşayacağız.

Beyoğlu’nun yoksulları yaşadıkları yerlerden çıkarılmak mı isteniyor?

Beyoğlu’nun yoksulları korkuyor. Aslına bakarsanız reserv yasasından sonra zenginleri de korkuyor. Çünkü ciddi bir güven sorunu var. İktidarın kentsel dönüşüm karnesi ortada.

Aynı durum Sulukule’de yaşandı, Ayazma’da yaşandı, Fikirtepe’de yaşandı. Bu zihniyetin sebep olduğu sonuçlar ortada. O nedenle insanlar artık güvenmiyor.

Kasımpaşa’yı sormadan geçmek olmaz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kasımpaşalı, bu yönüyle tanınıyor. Orada bir SKM açtınız. Uzun süre sonra bu bir ilk. Kasımpaşa’da durumunuz nedir?

Kasımpaşa’da CHP ilk kez böyle bir SKM açtı. Kapımız herkese açık. İsteyen gelip oturuyor, önündeki banklarda soluklanıyor, çayımızı kahvemizi içiyor. Kasımpaşa yıllardır AKP’nin kalesi olarak biliniyor. Ama artık durum ortada. Bu söylem de bakış açısı da değişiyor. Sahada görüyoruz bunu. Vatandaş yorulmuş, yılmış artık. Kasımpaşa için yapmak istediklerimizi anlattığımızda ciddi karşılık görüyoruz. Otoparktan, sahilin kamusal kullanımına kadar birçok konuda vatandaşın şikayetleri var, yıllardır duyulmamış, görmezden gelinmiş. Biz herkese, her mahalleye eşit hizmet götüreceğiz. Kasımpaşalılar neden bu değişimi daha önce yapmadık diyecekler. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kasımpaşa’da doğmuş büyümüş bir isim. Erdoğan’a Kasımpaşa’dan çok şikayet gittiğini biliyoruz. Biz göreve geldiğimizde verdiğimiz hizmetlerden, sona eren şikayetlerden Sayın Erdoğan da mutlu olacak.

Göçmenler Beyoğlu’nu nasıl etkiledi?

İstanbul’daki kayıtlı yabancı nüfusu 732 bin. Beyoğlu’ndaki kayıtlı nüfus 13 bin 500. Tabi biz biliyoruz ki kayıt dışı yabancı nüfus var. Her milletten insan var. Ancak bu geçmişte olduğu gibi Beyoğlu’nun çok kültürlü yapısına işaret değil. Bu, güvenlik sorunu demek, kayıt dışı istihdam demek, yükselen kiralar demek. Bazı mahallelerde ciddi yoğunlaşmalar var. Bu Beyoğlu özelinde bir sorun değil tüm İstanbul’un hatta Türkiye’nin birçok kentinin sorunu.

Rakibiniz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ben bu yarışa biri kalksın biri otursun diye girmedim. Haydar Ali bey gitsin, İnan Güney gelsin diye girmedim. Ben Beyoğlu’nda bir değişikliğe ihtiyaç olduğuna inandığım için girdim. Dolayısıyla benim kişisel olarak kendisiyle ilgili bir sorunum yok. Geride bırakılan ve göz göre göre kimliği kaybedilen Beyoğlu’nun yönetimi ile sorunum var. Beyoğlu’nun artık daha fazla kaybedecek zamanı yok. Beyoğlu’ndaki değişim ile vatandaşlarımızın hayatları nasıl değişecek, Beyoğlu’nun zedelenen kimliği nasıl geri gelecek göreceksiniz.

ü