Manşet

CHP Sözcüsü Öztrak: "Artık Erdoğan’ı ne SADAT gibi paramiliter artıklar ne Pelikanlar ne de Ebabiller kurtarır"

Abone Ol
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugünkü MYK toplantısı gündemi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Gündemi değerlendiren Öztrak, “Artık miadı dolmuş, müzelik olmuş Erdoğan’ı hiç kimse kurtaramaz. Ne psikolojik savaş aracı olarak kullanmaya kalktığınız, SADAT gibi paramiliter artıklar ne Pelikanlar ne de Ebabiller kurtarır. Korkunun ecele faydası yok” dedi. CHP MYK toplantısı gündemi değerlendiren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Kasımpaşa’da AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müzesi hazırlandığını söyledi. Öztrak, konuşmasında “Kasımpaşa’da, bir Erdoğan Müzesi hazırlıyorlarmış… Artık miadı dolmuş, müzelik olmuş Erdoğan’ı hiç kimse kurtaramaz. Ne psikolojik savaş aracı olarak kullanmaya kalktığınız, SADAT gibi paramiliter artıklar ne Pelikanlar ne de Ebabiller kurtarır. Korkunun ecele faydası yok. Korkuyorlar, korktukça çirkinleşiyorlar. Ama unutmasınlar ‘Korku suçu, suç da cezayı getirir.’ Hayat yaptığımız seçimlerden ibarettir. Bu seçimde nasıl bir hayata sahip olacağımıza, nasıl bir Türkiye istediğimize, hep beraber karar vereceğiz” ifadelerini kullandı. Merkez Yönetim Kurulu toplantılarının devam ettiğini belirten Öztrak, şu açıklamalarda bulundu: İstikrar vaadiyle pazarlanan ucube şahsım yönetim sistemi, ülkemizde ne ağız tadı bıraktı ne de istikrar. ‘Tek başımıza yöneteceğiz, çabuk karar alacağız’ dediler. Dünyanın en büyük ekonomileri liginde, ülkemizi ilk yirmiden, düşme sınırına getirdiler. Paramızı pul ettiler. Milletimizi hayat pahalılığına ezdirdiler. Parti devleti, devlette liyakati sıfırladı. İkbal peşindeki memurlar, devletin memuru gibi değil, partinin memuru gibi davranır oldu. Ülkemiz bu ucube rejimin liyakatsiz kadroları elinde, Narcos film setine döndü. Yirmi sene yönettikleri ülkede, açlığı, fakirliği hortlatanlar, ülkeyi bu hale düşüren kendileri değilmiş gibi şimdi çıkmışlar, On parmaklarında on kara bize sürmeye çabalıyorlar. Milletten utanmadan oy istiyorlar. Sorunların sebebi olanlar, sorunların çözümü olamazlar. Milletimiz bunların ne yaptığını gördü, notlarını verdi. Artık sandık vakti. Halkımız bu ucube rejimi sandığa gömmeye hazırlanıyor. Milletimiz sandıkları patlatacak, biz de milletimizin tertemiz oylarını, Sonuna kadar koruyacağız. Biz hazırız. Kararlılıkla adım adım, stratejimize sadık kalarak hem CHP hem de Altılı Masa, büyük bir disiplin içinde sandığa yürüyoruz. Baştan beri uyguladığımız programa uygun olarak, bu ay sonunda, milletimizi önce feraha çıkaracak, sonra da refaha ulaştıracak programımızı ve ülkemizi nasıl yöneteceğimize dair yol haritamızı açıklayacağız. Bugünkü toplantımızda tüm bu hazırlıkları, bir kez daha gözden geçirdik. Erdoğan’ın Merkez Bankası’na çöktüğü günden bu yana merkez bankasının kararları da artık sarayda yazılıyor. Bir sabah kalkıyorsunuz, ihracatçılara, kazandıkları dövizin yüzde 25’ini bozdurma zorunluluğu getiriyor. Bir başka sabah kalkıyorsunuz, döviz bozdurma zorunluluğunu yüzde 40’a çıkarıyor. Bir sabah, ‘döviz tevdiat hesaplarını kapatın’ diyerek, bankalara caydırıcı ve cezalandırıcı, birtakım düzenlemeler getiriyor. Bir başka sabah, ‘aynı bankalar yurtdışından dövizle borçlansın’ diyerek, zorunlu karşılıkları sıfırlıyor. Bir sabah, ‘liralaşacağız’ diyerek, Kur Korumalı Mevduata olmadık teşvikler veriyor. Bir başka sabah, banka mevduatlarında vadeyi uzatmaya karar veriyor, belirli bir vadenin üzerindeki Türk lirası mevduatların, zorunlu karşılıklarını sıfırlıyor. Izrar halinde tüm tuşlara aynı anda basıyor. Kuralların değil, kralın hüküm sürdüğü yerde kararlar sürekli değişir. Dün yapılan, bugün bozulur. İstikrar biter, bugün olduğu gibi kaos çıkar. Binlerce yıl ötesinden seslenen Aristoteles, sanki bugünün Türkiye’sini görmüş de söylemiş, ‘Yönetimde adalet kuralla, kural ise yasayla sağlanır. Yasanın egemenliği bir tek kişinin egemenliğine yeğdir.’ Kural hâkimiyetinin olmadığı yerde, ne hukuki istikrar kalır, ne öngörülebilirlik kalır ne de ekonomik istikrar kalır. Tıpkı bugün ülkemizde olduğu gibi. “BU UCUBE REJİM MEMLEKETİMİZİ NARCOS SETİNE ÇEVİRDİ” Sadece son bir haftada yaşadığımız olaylara bir bakın Bulgaristan’dan Türkiye’ye planör uçaklarla uyuşturucu paketleri atıldı. Ankara’da 5 Afgan’ı katleden, sonra elini kolunu sallayarak İran’a, oradan da Afganistan’a kaçan zanlı, Afganistan’da yakalandı. Meselenin Afganistan ile Türkiye arasındaki para trafiği olduğu anlaşıldı. İki uyuşturucu çetesi, Haliç’te köprü üzerinde çatıştı. Bir kişi öldü, olay yerinde 41 boş kovan bulundu. Ucube şahsım rejimi elinde Türkiye, uluslararası mafyanın asri mezarlığına döndü. İşte bugün de Trabzon’da, Gürcü mafya mensuplarından biri infaz edildi ve tüm bu kirli ilişkiler, ülkemizi kirli paranın aklandığı, koca bir makineye çevirdi. Geçtiğimiz yılın ilk 11 ayında, ülkeye giren kaynağı belirsiz para 22 milyar doları aştı. 2011’den sonra, ülkeye bu şekilde giren para, 52 milyar dolara ulaştı. Bu ucube rejim, trolden bakan, bakandan da trol yaptı. Geçen hafta Grup Başkanvekilimiz, önemli bir dosya açıkladı. Organize suçla mücadele etmesi gereken İçişleri Bakanı, Bakanlığının imkânlarını kullanarak, 8 bin kişilik bir trol örgütü kurdurmuş. Bu çeteyi de kendi siyasi ikbali için kullanmaktaymış. “HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA SEVK EDEN ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜNE ‘EBABİL HAREKÂTI’ DEMİŞLER” Her zaman olduğu gibi din bezirgânlığı yine ihmal edilmemiş. Kuş beyinli yanaşmalar, sosyal medya üzerinden milletin üstüne akbabalar misali çökmüş. Bu trol örgütünü yöneten de Bakan danışmanı, emniyetin, jandarmanın resmi twitter hesaplarının yönetimi, anlaşılan bu danışmanın cep telefonundan yapılıyor. Bakan danışmanı, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na, Bu resmi hesaplardan cevap yetiştiriyor. Ne emniyet, ne de jandarmadan şu ana kadar, bu konuda hiç ses çıkmadı. ‘Kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür.’ Bunu ben demiyorum. Anayasamızın 128’inci maddesi diyor. Devlet imkânlarını kullanarak trol çetesi kurmak, Devletin resmi işlerini özel danışmanına yaptırmak, anayasamıza, kanunlarımıza göre suçtur. Bunu yapan atama İçişleri Bakanı ya görevden affını istemeli ya da Hükümetin başı bunu azletmelidir ama biliyoruz ki, Gücünü trol ordularından alan baş trolcü de Erdoğan’ın kendisi. Orman yangınını söndürmek için, Erdoğan’dan talimat bekleyenler 8 bin trolü işe alırken, herhalde tek başlarına hareket etmemişlerdir. “MÜZELİK OLMUŞ ERDOĞAN’I HİÇ KİMSE KURTARAMAZ” Artık bu ucube rejim metal yorgunudur. Miadı dolmuştur. Son kullanma tarihi geçmiştir. Anlaşılan bunu kendileri de idrak etmişler, Kasımpaşa’da, bir Erdoğan Müzesi hazırlıyorlarmış. Artık müzelik olduklarını, kendileri de kabul etmişler. Biz, bu müzede nelerin sergilenmesi gerektiğine dair, kısa bir öneri listesi oluşturduk. Bu müzede seçim kazanmak için meydanlarda okuttuğu, terörist başının mektubu mutlaka olmalı. Yanına da, Trump’ın yüzüne çarpamadığı, kendisine ‘aptal olma’ diye hakaret eden, mektubun bir kopyası konmalı. Eski ortağı Hoca efendisiyle beraber ıslandıkları yağmurdan, birkaç damla numune, gözyaşı şişesi içerisinde bir köşede yer almalı. Süleyman Şah türbesini kaçırırken terk ettikleri vatan toprağından, bir avuç mutlaka burada bulunmalı. Kremlin sarayında, Putin’in kapısında kaç dakika bekletildiğini saymak için, Rus devlet televizyonunun kullandığı kronometre, bir köşeye konmalı. Paraları sıfırlama talimatını içeren, 17-25 ses kayıtları müzede yankılanmalı. Ayrıca kulaklıkla, üç ayrı dilde tercümesi yapılmalı. Bu yapılmalı ki dünya âlem, Erdoğan’dan ibret alsın. Yine, bakan çocuklarının evinde çıkan, para sayma makineleri, çelik kasalar, dolar dolu ayakkabı kutuları bu müzede mutlaka olmalı. Cari açığımızı kapatıyor diye ödül verdikleri Reza Zarrab’ın balmumu bir heykeli bir köşede durmalı. Çorbada bizim de tuzumuz olsun. İsterlerse, Mansur Başkan’dan rica ederiz, 800 milyon doları aşan maliyetiyle, bir israf anıtı olan Ankapark’taki dinozorları da, bu müzeye gönderebiliriz. En azından gelecek kuşaklar bu dinozorlara bakar da, bu ülkeyi nasıl ‘yönetmemek’ gerektiğini, gözleriyle görürler. Artık miadı dolmuş, müzelik olmuş Erdoğan’ı hiç kimse kurtaramaz. Ne psikolojik savaş aracı olarak kullanmaya kalktığınız, SADAT gibi paramiliter artıklar ne Pelikanlar ne de Ebabiller kurtarır. Korkunun ecele faydası yok. Korkuyorlar, korktukça çirkinleşiyorlar. Ama unutmasınlar ‘Korku suçu, suç da cezayı getirir.’ Hayat yaptığımız seçimlerden ibarettir. Bu seçimde nasıl bir hayata sahip olacağımıza, nasıl bir Türkiye istediğimize, hep beraber karar vereceğiz. “2023 SEÇİMLERİ ‘RANT VE TALAN’ DİYENLERLE ‘HELALİNDEN KAZANÇ’ DİYENLER ARASINDADIR” 2023’te yapacağımız seçim, sıradan bir seçim değildir. Bu seçim, ‘Söz de, yetki de sadece benimdir’ diyen, otokrat bir zihniyetle, ‘söz de, yetki de milletindir’ diyen, demokrat bir zihniyet arasındadır. Bu seçim ‘Dediğim dedik, söylediğim buyruk’ diyenlerle, ‘istişareye, müzakereye değer verenler’ arasındadır. Bu seçim, ‘saraya sadakat’ diyenlerle, ‘devlette liyakat’ diyenler arasındadır. Bu seçim ‘doların yeşilini’ sevenlerle, ‘doğanın yeşilini’ sevenler arasındadır. Bu seçim, milletin ufkunu karartanlarla, milletin ufkunu aydınlatanlar arasındadır. Bu seçim, ‘rant ve talan’ diyenlerle, helalinden kazanç’ diyenler arasındadır.