CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:
Bu ülkede CHP olduğu sürece hiç kimse bir gelecek endişesine kapılmasın. Hep birlikte, Türkiye'yi aydınlığa çıkartacağız. Bu bizim görevimiz.
İzmir'de yaşamını yitiren Suriyeli göçmenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Suriyelilere ülkelerinde yaşayacak düzgün bir yer inşa edip onları geri ülkelerine döndürecek olan siyasi irade CHP'dir.
Bir belge önüme geldiğinde hemen o belgeye sarılmam. O belge doğru mu yanlış mı araştırırım. Öyle milletin önüne çıkarım. Benim huyum, ahlakım ve inancım böyle. Gazi Üniversitesi'ni örnek vermiştim. Ordu Devlet Hastanesi'ndeki belgede diyor ki, "aciliyet arzeden hastalar hariç kalp pili ameliyatlarını yapmayın". KTÜ'ndeki belgede şöyle söyleniyor; "Bazı hastalarda hayat kurtarıcı olan plazma feres tedavisi gerçekleştirilememektedir." Kim yalancı? Eğer bu belgeler yalansa altına imza atanları görevden alın. O makamda solan birisine yakışmıyor. Erdoğan için yalan söylemek her sabah kahvaltı yapmak gibi bir şey. Devleti yönetmek farklı bir şeydir. Her şeyden önce devleti yöneten kişilerin ahlaklı olması lazım. Varsa sorun, soruna eğilmelidir. Hem yalan söyleyeceksin, hem doğruyu söyleyeni yalan söylemekle suçlayacaksın. Bunun ahlaki hiç bir yönü yoktur. Değerli İslam bilgini El Kurazi, "Bir yalancı ancak alçak ruhlu olduğu için yalan söyler" diyordu.
Bugün gazetelerde var. Vatanda binasıın ön duvarına çağrı asmış, Erdoğan'dan randevu istiyor. Sorunu o çözer diyor. Vali yok, kaymakam yok, bakan yok. Bir vatandaşın sorununu çözmek için adam en tepeye ulaşmak zorunda. Bir demokraside güç ve yetkiler tek merkezde toplanmaz. Güçler ayrılığı ve yetki dağılımı olur. Kainatın bile bir dengesi vardır. Devlet yönetiminde açıklık ve şeffaflık gerekir. Bunlardan hiç birisi yok. Sarayın maliyetini bilen var mı? Yok. Kimse bilmiyor. Şehir hastanelerinin maliyetini kimse bilmiyor.
PAPAZ BRUNSON TEPKİSİ
Papaz "casus" dediler, "ajan" dediler, "terörist" dediler. Dua lakaplı bir gizli tanığın ifadesi ile başladı bunlar. Erdoğan, "Bu fakir bu görevde olduğu sürece bu teröristi alamazsın" diyordu. Ne oldu? Gönderdi. Polis akademisinde "Sizde de bir papaz var, bizde de. Ver papazı, al papazı" diyordu. Ne oldu da verdin? Sen Türkiye Cumhuriyeti devletinin onuru ile, şerefi ile nasıl oynarsın? Hani papazı vermeden papazı almayacaktın? Ne oldu? Çakma kahramanlarla Türkiye yönetilemez. Peki bu gizli tanıklara ne yapıldı? Hiç bir şey. Gizli tanığı bulanlar hakime de söylüyorlar, "bunlar şu ifadeyi verecekler, gereğini yap" diye. Burada en büyük yarayı adalet aldı. Şimdi ben Bahçeli ile açık bir çağrıda bulunuyorum. Türkiye'nin haysiyeti ile oynayan, Türkiye'yi uluslararası camiada zor durumda bırakan bu iktidara destek vermeyi sürdürecek misin?
ATATÜRK'ÜN VASİYETİ
Atatürk'ün vasiyeti. Vasiyet herkesin yapabileceği bir iradedir. Mustafa Kemal Atatürk de el yazısı ile vasiyetini yazıyor. İş Bankası'ndaki Atatürk'e ait hisseleri Hazine'ye alacağım diyor. Türkiye'nin en büyük özel bankası. Şimdi o bankaya el koyacağım diyor. Kenan Evren de aynısını yaptı o da bir diktatördü sen de aynısını yapıyorsun sen de bir diktatörsün ne farkınız var? Yurtdışından gelsin yabancılar diyorlar niye gelecek? Bankayı nasıl ele geçiririz hortumlarız bunun hesabını yapıyorlar. Her mücadeleyi yapacağız hukuk zemininde. Türkiye sahipsiz bir devlet değildir.''
İş Bankası'ndaki Atatürk'e ait hisseler, bize ait değil. Biz temsil ediyoruz. Şimdi o bankaya el koyacağım diyor. Kenan Evren de aynısını yaptı, o da bir diktatördü, sen de bir diktatörsün. Bütün kamu bankalarını perişan ettiniz Şimdi İş Bankası'nda para var. Bankayı nasıl hortumlarız diye hesap yapıyorlar. Her mücadeleyi yapacağız. Türkiye sahipsiz değil. Baskı, şiddet bizi yıldıramaz. Biz inandığımız yolda korkmadan, çekinmeden yürürüz. Biz halkın partisiyiz, sarayın partisi değiliz. Biz birileri gibi sözde milliyetçi değiliz.
TBMM’de partimizin grup toplantısında konuşuyorum... https://t.co/4kb3HwR0qv
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) 16 Ekim 2018