Türkiye'nin son dönemde birbiri ardına gelen çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet vakalarıyla sarsıldığının vurgulandığı bildiride; hem Çocuk Koruma Kanunu'nun, hem Lanzarote Sözleşmesi'nin hem de 6284'ün etkin ve caydırıcı bir şekilde uygulanması için yetkililere çağrı yapıldı.
Bildiri şu şekilde:
*Türkiye, maalesef son dönemde birbiri ardına gelen çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet vakalarıyla sarsılmaktadır. Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın, kaybının birinci ayını doldurduğumuz şu günde acısı hala tazeyken, bu kez Tekirdağ'da yaşanan insanlık dışı olay hepimizi derinden yaraladı. 2 yaşındaki Sıla bebeğin, istismar ve darp sonucu hastaneye kaldırıldığı ve hâlâ hayatta kalma mücadelesi verdiği haberleri kamu vicdanını derinden sarsmaktadır. Görülmelidir ki Sıla bebeğin bu mücadelesi, bu ülkenin her biri birbirinden özel çocuklarının ve kadınlarının hayatta kalma, haklarını koruma mücadelesidir!
*Bu elim olaylar, ülkemizde çocukların ve kadınların korunması adına yürürlükte olan yasaların yeterince uygulanmadığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Özellikle 6284 sayılı Aileyi Koruma ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'nun etkin bir şekilde uygulanmaması, cezaların hafifletilmesi ve fail odaklı bir adalet anlayışının benimsenmesi toplumda büyük bir adalet arayışına yol açmıştır. Tekirdağ’da bir bebeğe yönelik istismarın ardından yürütülen soruşturmalarda sorumluların tutuklanmasına rağmen, cezaların hafifletilmesi ihtimali, bu şiddet döngüsünün devam edeceği korkusunu artırmaktadır.
*Bizler, CHP İstanbul Kadın Kolları olarak, bu olayları münferit vakalar olarak görmüyoruz. Çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet, toplumun her kesimini etkileyen yapısal bir sorundur ve bu sorun, ancak yasaların eksiksiz ve kararlılıkla uygulanmasıyla çözülebilir. 6284 sayılı yasanın tam olarak uygulanması, cezasızlık politikalarına son verilmesi, mağdurlara yönelik koruma ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi artık bir zorunluluktur.
*Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmaların, özellikle Lanzarote Sözleşmesi'nin, tam anlamıyla uygulanmasını talep ediyoruz. Türkiye’nin taraf olduğu bu sözleşme, çocuk istismarını önlemeyi amaçlamakta ve devletin bu konuda sorumluluk almasını gerektirmektedir. Ancak ne yazık ki, son yıllarda bu anlaşmanın uygulanmasına yönelik pasifist-siyasi yaklaşımlar, çocuklarımızın güvenliğini tehlikeye atmakta ve kadınların korunmasını zayıflatmaktadır.
*Kadına yönelik şiddet eylemlerinin vicdana dayandığı ifade edilen mahkeme kararları sayesinde iyi hal indirimine tabi tutulması, adalet sisteminin bu tür olaylarda fail odaklı değil, mağdur odaklı çalışması gerektiği gerçeğinin görmezden gelindiğini bir kez daha kanıtlar niteliktedir. Narin Güran ve Sıla bebeğin yaşadıkları, toplumun tüm kesimlerini derin bir kedere boğarken, bu olayların tekrar yaşanmaması için gereken her türlü yasal düzenlemenin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
*Biz hem Çocuk Koruma Kanunu'nun, hem Lanzarote Sözleşmesi'nin hem de 6284'ün etkin ve caydırıcı bir şekilde uygulanması gerektiğini talep ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, yasaların eksiksiz uygulanmadığı her gün, yeni mağdurlar yaratılmaya devam edilecektir. Çağrımız, tüm grupları çocuklara ya da kadınlara kalkan yumruğu kamu adına sorgulayacak dirayete kavuşturmak, yasal süreçlerin tereddütsüz işletilmesine yöneliktir.
*Görüyoruz, 6284 başta olmak üzere ulusal ve uluslararası hukuk kurallarının hedefe koyulduğunu görüyoruz! Cezasızlık politikasını hukuk sistemimize egemen kılan bu tutum, elbette, politiktir. Bu tavrın karşısında yer alıyoruz.
*Bu vesileyle, Türkiye’deki kadınların ve çocukların haklarını korumak için mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşlarına, derneklere ve duyarlı vatandaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bizler, CHP İstanbul Kadın Kolları olarak, bu mücadelenin sonuna kadar takipçisi olacağız. Çocuklarımızı korumak, kadınları şiddetten arındırılmış bir yaşam hakkına kavuşturmak, toplumun her kesimi için öncelikli olmalıdır.
*Şiddete, istismara ve cezasızlığa karşı sesimizi yükseltiyoruz. Haykırıyoruz, bir kişi daha eksilmeyeceğiz! Bu toplumda her bireyin güvenle ve onuruyla yaşayabileceği bir düzeni kurana dek, mücadelemizi sürdüreceğiz!