Yoğun çalışmamızın, kararlılığımızın, doğru maddeyi uygulamamızın, hakikaten iyi savunumuzun yanı sıra çok önemli bir mevzu var ki güncel Ekrem İmamoğlu davası için tartışma sahasıdır: Duruşma yargıcının dosyanın başından sonuna aynı hâkim olması.
Loading...
Keşifteydik. Bir ceza davası… Türkiye’nin önde gelen yönetmenlerinden müvekkilimi, avukatı olarak temsil ediyordum. Müvekkille, davaya konu gayrimenkulün güzel mi güzel bahçesinde beklerken mahkeme görevlileri iki arabayla, belirlenen saatte geldiler. Hâkim, bilirkişiler, kâtip, diğer görevliler. Davaya konu taşınmaza ilişkin durumu yasal gerekçelerle izah etmeye başladım, bunun yanında hâkimin bilhassa neye dikkat ettiğini anında idrak edip o yönde bir kuşkuya yer kalmayacak şekilde gerçekten aralıksız fasılasız konuşarak, maddi gerçeğin yasal açıklamasını anlatarak sevgili müvekkili savundum.
İşin en güzel yanı bu harika doğa parçasının olduğu yerde hâkim de müvekkil ile çok ilgilendi, sorularını keşif esnasında da yöneltti, müvekkilin iyi niyetini olduğu gibi asıl amaç olan maddi gerçeği sorularıyla ve bizzat anladı, bu sayede tüm bilirkişilere durumu kanıtlamam için muazzam bir etki alanı oluştu. Doğrudan soru yöneltme usulü, kanuni tabiriyle anlattırıcı sorular artı belirlediğimiz hukuki yol ile maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik vicdani kanaatin işaretini görebiliyordum.
Bununla birlikte, daha sonra duruşma günü aynı hâkime durumu yeniden, kararlılıkla beyan ettim. Ve gereği düşünüldü: Beraatine! Müvekkilin kalbindeki, zihnindeki, ruhundaki tüm kara bulutlar bir anda dağıldı. Hakiki, capcanlı, hayatı birebir etkileyen, yaşantıyı dönüştüren ışık kaynağı gibi bir mutluluk! Adaletin mutluluğu!
Yoğun çalışmamızın, kararlılığımızın, doğru maddeyi uygulamamızın, hakikaten iyi savunumuzun yanı sıra çok önemli bir mevzu var ki güncel Ekrem İmamoğlu davası için tartışma sahasıdır:
Duruşma yargıcının dosyanın başından sonuna aynı hâkim olması. Evet bu sayede, baştan sona dosyayı takip edenin, keşifte ve duruşmalarda bulunanın, duruma adı üzerinde hakimiyet sağlayanın aynı yargıç olmasının maddi gerçeğin ortaya çıkmasında mutlaka payı ciddi olmuştur.
Bizzat yaşayarak, sonuç alarak, doğruluğunun kanıtlanmasıyla gördüğüm bu hususu çok kıymetli Sami Selçuk
[1] İmamoğlu Davası’na ilişkin değerli makalesinde sarih, net dile getirdi:
İmamoğlu davasından bahisle, “duruşma yargıcının değişmezliği ilkesi”. Mahkeme, kanuna uygun mu teşekkül etmiştir?
Ceza Muhakemeleri Kanunun m. 289/1 Hukuka Kesin Aykırılık Halleri başlığını taşıyor. Buna göre, “Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmemiş olmasa da aşağıda yazılı hallerde hukuka kesin aykırılık var sayılır: a) Mahkemenin hukuka uygun teşekkül etmemiş olması.”
Yasa diyor ki istinaf ve temyiz incelemelerinde hakimler dilekçede talep edilip edilmemesine bakmaksızın, re’sen duruşma yargıcının değişmezliği ilkesine uyulup uyulmadığını dikkate almalılar ve buna göre karar vermeliler.
Nitekim maddenin gerekçesi şöyle: CMK m. 289/1-a için, “Madde, kesin temyiz veya kesin bozma nedenleri de denilen hukuka kesin aykırılık hâllerini göstermektedir. Bu hâller varsa aykırılığın hükme etki ettiği kabul edilecektir. Temyiz merciinin artık bunların bozmayı gerektirip gerektirmediğini araştırma ve takdir yetkisi olmayacaktır.”
Toplumsal hayatı etkileyen, devletin suç olarak kabul ettiği fiillerle ilgili kararlar, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toplumsal etkileşim bütünü için mühimdir. Ceza yargılamasında davacı her zaman, kamu yani devlettir. Devlet suça ve cezaya ilişkin muhakeme faaliyetini yürütürken adil yargılama yolunu seçmelidir. Bu nedenle,
ceza muhakemesi kuralları; suç şüphesi altındaki kişinin haklarının korunmasının teminatını teşkil eder.
Ceza Muhakemesi Hukukunda duruşma, kovuşturma evresi içinde yer alır.
Hukukun ve somut olaydan bahisle modern ceza muhakemesinin amacı hem bireyin temel haklarını korumak hem de toplumsal barışı, huzuru, birliği, dirliği sağlamaktır. Ceza Hukuku’nda suç sayılan fiiller ile bunlara uygulanacak yaptırımlar düzenleme alanı bulurken, işte Ceza Hukuku kurallarının uygulanabilir hâle gelmesi ise ceza muhakemesi usulü kurallarıyla gerçekleşir ki bu nedenle ceza muhakemesi hukukuna şekli ceza hukuku da denir.
Bir fiilin maddi âlemde gerçekleşip gerçekleşmediğine dair karar verecek yargıcın fiilleriyle ve konumuyla bağıntılı adil yargılanma, normatif bir adalet idealidir, insan onuruyla ilintili kişisel, dokunulamaz temel insan haklarındandır.
Yeniden hatırlatalım, yerleşik ifadeyle, usul esastan önce gelir. Ve bu süreçte ulusal ve uluslararası hukuk normları, Anayasa, AİHM, Anayasa Mahkemesi içtihatları itinayla gözetilmelidir.
Hukuk devletinde yargı faaliyetinin tümü; temel insan hakları, insan onuru, saygınlığı, şahsiyeti korunmak suretiyle yürütülür. Yargı erki hukuksal barışın sağlanmasında kurucu nitelikte, çok önemli, belirleyici bir kuvvettir.
Uyuşmazlıkla ilgili olayın maddi gerçeğinin doğrudan araştırılması ceza muhakemesi hukukunun çekirdeğini meydana getirir. Hukuk düzeninin tesisinde bir fiilin maddi âlemde gerçekleşip gerçekleşmediğine dair karar verecek yargıcın fiilleriyle ve konumuyla bağıntılı adil yargılanma, normatif bir adalet idealidir, insan onuruyla ilintili kişisel, dokunulamaz temel insan haklarındandır.
Hâkimin yargılama boyunca değişmemesi, kesintisiz (her) duruşmada bulunması ideal olandır. (CMK m. 190) Ancak uygulamada olageldiği üzere, işbu davada da hâkimin değişmesi sonucunda çıkacak durum için “yedek hâkim” uygulaması kesinlikle her dava için bulunmalıdır. (CMK m. 188/3)
Duruşma yargıcının değişmezliği ile birlikte, buna koşut bir başka ilke yetkili ve görevli hâkimin daha önceden bilinmesidir ki doğal hâkim güvencesi diye adlandırılır. Hukukta her uygulamanın yüzyıllardan süzülüp gelen bir gayesi, anlamı, imkânı vardır. Olağan hâkim güvencesi, yargılamayı gerçekleştirecek hâkimin tarafsızlığı ve bağımsızlığına ilişkin kuşkuları yok eder, hukuka güveni artırır.
Hâkimin tam anlamıyla maddi gerçeğe ulaşabilmesi için ikame edilen delillerle doğrudan temasa geçmesi gerekir ki buna “doğrudanlık ilkesi” diyoruz. Duruşmalarda bulunan hâkimin karar verecek hâkim olmasının temelinde de bu prensip yatmaktadır. Hâkim beş duyusuyla delilleri değerlendirmeli, direkt kanaat oluşturabilmelidir.
Öte yandan, olmayan hükme göre cezanın artırılmış olması bir sorunsaldır, çünkü ve tabii ki tutanak gerçek bir ispat aracıdır. Usul ve şekil şartlarına uyulup uyulmadığı konusunda duruşma tutanağı yönünden bir yasal karine bulunmaktadır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması ya da yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır, bu aykırılık hükmü etkiliyorsa bozma nedenidir.
Üstüne üstlük temyiz sebeplerinin gösterilmediği hâlde temyizin incelenebilmesinin tek istisnası hükmün mutlak hukuka aykırılık içermesidir ki yine altını çizelim CMK’nın 289/1-a, “mahkemenin kanuna uygun teşekkül etmemesi”ni içeriyor. Görüldüğü üzere, İmamoğlu Davası pek çok yönden memleketimiz ve ülkemiz hukuku için önemli meseledir.
İlliyet bağıyla düğüm, hayati, demokratik hayatın kökünü oluşturan, onca ilke, madde, norm!
Hukuka ilişkin pek çok kavramın temelini kapsamlı biçimde ele alan Platon der: “Hakiki yargı, olduğu gibi olanın saptamasıdır fakat saptamanın olanağı, değişmezi ortaya koyan ilkedir ve ilke, idea, prensip görülmelidir.”
Antik adaletten bugüne, çağdaş yasal ve siyasi ihtilafların çözümlenmesinin yolu ilkeselliğin açıkça beyanından geçer, neticesi toplumsal huzur, dirlik, barıştır ve elbette adalet, bireysel ve toplumsal mutluluğun can damarıdır. Yazıya başlarken verdiğim emsal davadan çağrışımla bir toplumsal keşif sürecindeyiz ve hukuka uygun olarak verilecek her bir karar için, gerçekleşecek her bir ilke için belki de söylenecek söz bellidir: Kara göründü!
Politik toplumun merkezindeki büyük davalar, Yargıtay’da İçtihat Hukuku oluşturmak ve gerçeğin doğru biçimde inşası için bir dikkat alanı olabilir. Olması gereken hukuku teminen ilkelerin insani bilgiye ve hakikate dönüştüğü bir mantalite, gerçekten de adaletin mutluluğunu getiriyor, getirir, her daim getirecektir.
---
[1] Yargıtay Eski Başkanlarından Doç. Dr. Sami Selçuk, “Bilinçsizlikler Yarışı ve Tartışılan Mahkeme Kararının Yarattığı Fırsat,
https://www.karar.com/gorusler/bilincsizlikler-yarisi-ve-tartisilan-mahkeme-kararinin-yarattigi-firsat-1713985