İYİ Parti Lideri Meral Akşener, "6284'ün tartışılmasına izin vermeyeceğiz. Kadınların hayatından taviz verilmesine dün olduğu gibi bugün de razı olmayacağız. O pis, iğrenç dili yüzlerine vuracağız. Kadınların hakkını, hukukunu hiçbir kirli zihniyete kaptırmayacağız. Özlem Hanım'la da amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız" dedi. Akşener, "Bizim için Nevruz sevginin günüdür katile özgürlük dilenme günü değildir. Bizim için Nevruz birliğin günüdür. İYİ Parti iktidarında bahar bayramını, Nevruzu resmi tatil olarak kutlayacağız" açıklamasında bulundu. Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan Akşener, özetle şunları söyledi: - Bugün aynı güneşin altında buluşmamızı, aynı ateşin etrafında toplanmamızı istemeyenler var. Güneşi gölgeleyenler, saygıyı düşmanlıkla kirletenler var. Soframızdan ekmeğimizi, gönlümüzden huzuru çalanlar var. Yangın söndürmenin değil yangını büyütüp nefret yangınından beslenmenin peşinde olanları biliyoruz. Bugün de tekrar edeceğim. Her nevruzda aynı ateşin üstünden atlamanın hayalini kuruyoruz. O sofranın da o hayalin de o hedefin de adı Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. O cumhuriyet öz çocuklarına şefkatle davranan, ocağındaki ateşin bereketi hiç sönmeyen ana kucağıdır. Kardeşlik yeminini bozan biz olmayacağız. Kimse merak etmesin, kara kalplere, kirli emellere geçit vermeyeceğiz. Bizim için Nevruz sevginin günüdür katile özgürlük dilenme günü değildir. Bizim için Nevruz birliğin günüdür. İYİ Parti iktidarında bahar bayramını, Nevruzu resmi tatil olarak kutlayacağız. O ateşin üstünden büyük bir medeniyet olarak hep birlikte atlayacağız. - Bizi açlığa, felaketlere alıştırmaya çalışıyorlar. Bu kahraman milleti ölüme alıştırmaya çalışıyorlar. Dertlere, zorluklara alışmak zorunda değiliz. Acılara alışmak zorunda değiliz. "AK Parti'de adamın yoksa kadroya giremezdin, yardım alamazsın, çadır bile bulamazsın" diyorlar. Hadi oradan. Ülkemizde hiç kimse bu çarpık düzene alışmak zorunda değil. - Bir gece aniden İstanbul Sözleşmesi'ni yırtıp attılar. Uluslararası bir sözleşmeden Meclis kararı olmadan, hukuksuzca çıkmak istediler, buna alışmamızı istediler. Buna hiçbir zaman izin vermedik. Bundan sonra da izin vermeyeceğiz. Dimdik durmaya devam edeceğiz. Geldiğimiz noktada iktidarın açtığı yolun sonu kadınların hayatını etkileyecek yeni tartışmalara çıkıyor. 6284 sayılı kanun tartışmaya açılıyor. Bu durumdan rahatsız olan sadece biz değiliz, bizzat AK Parti'de siyaset yapan kadınlar da rahatsız. AK Parti'nin aile bakanı bile böyle ucube bir tartışmayı millete açıklayamayacaklarını biliyor. AK Parti grup başkan vekili bile rahatsızlığını dile getiriyor. Hedef haline getirildiğini söylüyor. Bu ülkede yaşayan her kadın gibi, bu ülkede doğruları söyleyen her kadın gibi Sayın Özlem Zengin de yaşadığı çirkinlikleri kadın olduğu için yaşıyor. İdeolojisi, hayat tarzı ne olursa olsun bu ülkede konuşan kadınlar sevilmiyor. Korkmayan, inatla doğruları konuşmaktan maruz kalan kadınlar mobinge, lince, hakarete uğruyor. Biz bu iki yüzlülüğün farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için söylediklerimizin birilerini rahatsız ettiğinin farkındayız. Asla razı olmayacağız, susmayacağız, pes etmeyeceğiz. 6284'ün tartışılmasına izin vermeyeceğiz. Kadınların hayatından taviz verilmesine dün olduğu gibi bugün de razı olmayacağız. O pis, iğrenç dili yüzlerine vuracağız. Kadınların hakkını, hukukunu hiçbir kirli zihniyete kaptırmayacağız. Özlem Hanım'la da amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız. - Hangi konuda büyük konuşuyorlarsa en büyük yalanları o konuda söylüyorlar. Hangi konuda gösteriş yapıyorlarsa en başarısız işler orada oluyor. 2023 yılında insanlarımız Urfa'da alt geçitte boğuluyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Bunlar bilime, ahlaka, kurallara düşmanlar. Bir otobüs, içinde yolcuları ile sel altında kalıp 1 kişi kurtarılamaması mümkün mü? Ne iş yapıyorlarsa sahte, ne iş yapıyorlarsa günü kurtarmak için yapıyorlar. - Tarım Bakanı "Sel 15 canımızı aldı ama toprak suya kavuştu" dedi. Şanlıurfa Belediye Başkanı da "Hiçbir sorumluluğumuz yok" dedi. Bu nasıl bir şuursuzluktur, bu nasıl bir utanmazlıktır. - Sayın Erdoğan'ı kılavuz bilenlerin bu çamurda debelenmelerine şaşırmıyoruz. Kendisi de her sıkıştığında kader diyerek beceriksizliğini örtmeye çalışıyor. Afet ve felaketlerde sorumluluk almak yerine saçma açıklamalara sığınıyor. Çadırda kaliteyi artırdıklarını söylüyorlar. Çadırda kalite o kadar artmış ki vatandaş çadır bulamıyor. Bay Kriz "Çadırı biz bulduk" diyebilirdi. "Bizden önce çadır mı vardı?" diyebilirdi. Allah akıl fikir versin. Sayın Erdoğan artık yeter. Sirk yönetmiyorsun, devlet yönetiyorsun. Millet bıktı usandı. Şurada da sadece 53 gün kaldı. Zaten 14 Mayıs sabahı, bıraktığınız bu enkazı biz toplayacağız, kırdığınız kalpleri biz onaracağız. Bunu milletimizle birlikte yapacağız. Sinan Ateş'in katillerini biz bulacağız. Emir vereni de planlayanları da biz bulacağız ve cezalandıracağız.