Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan ve 2020’nin Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç, hayat pahalılığından söz ederken, "Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar dini böyle hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren ve cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa, din, iman, vatan, millet, bunlar bir kenarda durur, onlara saygısını eksik etmez, ama değer yargıları tamamen değişebilir" dedi. Son dönemde laiklik üzerine yaptığı açıklamalarla gündem olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve eski AK Parti milletvekili Resul Tosun ile ilgili de konuşan Arınç, "Sayın Diyanet İşleri Başkanı da bir süredir bir tartışmanın içerisinde. İkinci defa atandığına göre o da bu tür konuşmalar yapmanın uzağında kalacaktır diye tahmin ediyorum.” dedi. Bülent Arınç'ın yaptığı açıklamalardan öne çıkan sözler şu şekilde: "BU KİMSEYE YARAMAZ" Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve AKP eski Milletvekili Resul Tosun’un laiklik üzerine tepki çeken sözleri hakkında "Bu kimseye yaramaz. Ne bu tartışmayı başlatanlara yarar ne bunların temsil ettikleri kurumlara yarar. Sadece mevcut kamplaşmaların karşı karşıya gelişlerin ayrışmacı bir siyaset takip etmenin daha da keskinleşmesine yarar. Kaldı ki bu bireysel bir iki konuşmayı, böyle bir tartışmanın büyütülmesi için de çok önemli görmüyorum. Resul Tosun Bey'i de çok yakından tanırım. Eski bir yazardır, Yörünge dergisini çıkartmıştır, Meclis'te bir dönem birlikte bulunduğumuz bir arkadaşımızdır. O günkü konuşma çerçevesinde inanın ne söylediğine de bakmadım, gazetelerde yazılanlara dikkat ettim. Sayın Diyanet İşleri Başkanı da bir süredir bir tartışmanın içerisinde. İkinci defa atandığına göre o da bu tür konuşmalar yapmanın uzağında kalacaktır diye tahmin ediyorum.” diye konuştu. "DİNDAR İNSANLARIMIZIN BİLE TAMAMEN TERSİNE DÖNECEĞİNİ GÖRECEKSİNİZ" Arınç, ekonomideki problemlerden ve hayat pahalılığından söz ederken şu ifadeleri kullandı: “Bakın siyasetten kalan bir tecrübemi söyleyeyim. Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceksiniz. Çünkü onlar dini böyle hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren ve cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa, din, iman, vatan, millet, bunlar bir kenarda durur, onlara saygısını eksik etmez, ama değer yargıları tamamen değişebilir. 88 yılında ilk defa hacca gidiyordum. Bütün kafilemiz havalimanına geldi. Dediler ki ‘Vizelerin bir kısmı yetişmedi sizi bir gün veya en fazla iki gün İstanbul’da misafir edeceğiz.’ Ben eşimle beraber anlayışla karşıladım ama kafiledeki insanlar o kadar büyük tepki gösterdiler ki ağızlarından küfürler çıkmaya başladı. ‘Siz ne yapıyorsunuz’ dedim. ‘Ben anlamam nasıl vizeler gelmemiş, neden ertelenmiş, bizi mi kandırdılar?’ dediler... "DİNDARLARIN GAZABINDAN KORKMAK LAZIM" "Ondan sonra korktum ve dedim ki ‘Eyvah, dindarların gazabından korkmak lazım’ işlerine gelmeyen bir şeyle karşılaştıkları zaman ne aslandı ne kaplandı hiç birisini dinlemez bu insanlar. Biz 2002’de iktidara geldiğimiz zaman siyaset bu durumdaydı. Millet siyasetin dip yaptığını görüyor siyasetçiden kaçıyordu. Öyle bir ortam bizim işimize yaradı. Aslan gibi bir ekip, pırıl pırıl bir ekip... Bu insanlara güvendi millet. 2002 tüm varlığımızı ortaya koyduğumuz ve milletin bizi kabullendiği bir dönemdi ki 20 yıldır devam ediyor. 20 yıldır bunu tekrarlamak matematik olarak elbette mümkün ama şu an içinde bulunduğumuz sıkıntılar bizi 2002 şartlarından gittikçe uzaklaştırıyor."