Biz bu topraklarda Türkler, Kürtler, Ermeniler, artık kalmamış Yahudiler, toplumun büyük kesimini oluşturup görünmez olmuş Aleviler, dindarlar ve deistler, gençler ve yaşlılar, kadınlar ve erkekler, kaybettiklerimizi yeniden kazanmak, 21.yüzyılda çağdaş, müreffeh Türkiye’yi yeniden kurmak için bir aile olduk. Bizi bölünmek değil, birleşmek kurtaracak. Bölmeye çalışanlara dersini vereceğiz. Bunu başarmışız. GÖRDÜM!

Olmuş, başarmışlar! Bu bir CHP mitingi değil, bir ittifak mitingiydi. Mitinglere gittiğim zaman gazetecilere ayrılan yerde değil, halkın arasında olurum. Yoksa niye gideyim, televizyonda naklen yayın var, kahveni içerek izle, hem de sahneyi görürsün, İzmir mitinginde yaptığım gibi. Ama bir mitingte önemli olan konuşmacıları dinlemek, izlemek değildir, gelenlerin kim olduğunu, ne yaptığını, ne düşündüğünü gözlemlemektir, bir gazeteci ve toplumbilimci olarak. İstanbul Maltepe mitingini CHP il ve ilce örgütleri düzenlemişti. Elbet biri düzenleyecek. Gelecek olanlara yardım için de otobüs ve motorlar konulmuştu. Elbet yapılacak. Bu taşıma demek değil. Kolaylaştırma. Taşımayı ötekiler yapıyor: gelene para veriyor. İzmir’de gördük, 250 TL. Devlet kurumlarında çalışanları zorunlu kılıyor! Rezalet. İmamı dinledik. Memurlara gönderilen bildirimleri de görüyoruz. Taşıma budur. CHP’nin yaptığı, motor ve otobüslerle kaç kişi taşıyabilirsin, burası İstanbul, koca bir ülke, 20 milyonluk kent!

REİS'İN MAHALLESİNDEN

Haliç Sütlüce’den motora bindim. Oraya kadar Kasımpaşalıların kullandığı minibüsle gittim. Minibüsteki tesettürlü kadınlara nerede ineceğimi sordum, biz de gemiye gidiyoruz dediler! İlk şok ve mutluluk. İskelenin önü şenlik yeri. Herkes bayrak almaya çalışıyor. Sandviçlere kimsenin itibar ettiği yok. Görevli gençler, sonra acıkırsınız alın diye ısrar ediyor. Suları bile yağmalayanları görmüşlüğüm vardır. Şarkı türküyle bir buçuk saatte Maltepe’ye gittik. Orta direkken altına düşmüş bir topluluk. Aileler, dostlarıyla gelmiş. Büyükanneler de var ki anneler çoktu meydanda da.

Yolun sonundaki ışığı gördük. Burada olmak, beraber olduğumuzu hissetmek, duymak için. BİRLEŞTİK. AİLE OLDUK! Kızılcık Şerbeti’ndeki gibi biraz, itiş kakış zaman zaman, hepsi ayrı telden çalan, ama birbirini seven bir aile!
İKİ SAAT ÖNCE DOLMUŞ

Meydana varış saat 15.30’da. İyi ki iki saat erken geldik diyoruz ama önlerde yer yok. Gençler çoktan yerlerini kapmış, konserlerden alışıklar. Mitingin bitmesi, dağılması, 21.00’i buldu. Bu ayakta kaç saat demek? Beş saatten fazla! Ve önünde, arkandakiyle mesafen bir karış. Bayrakları indirip kaldırdığın için kolların tutmuyor. Bir ekranları görüyorsun, bir de gökyüzünü. Arada bir ayaklarını hareket ettiriyorsun, uyuştuğu için, bir de bağırıyorsun, avazın çıktığı kadar. Ve bunu yapanları izliyorum sürekli. Hayır bu bir rock konseri, ya da Madonna değil. Görüp göreceğimiz, dinleyeceğimiz, Temel Karamollaoğlu, Kılıçdaroğlu gibi dedelerle, Babacan gibi bebeler! Eko Başkan ve eşi Dilek gibi rol modeller. Niye buradalar, niye buradayız? UMUT! Yolun sonundaki ışığı gördük. Burada olmak, beraber olduğumuzu hissetmek, duymak için. BİRLEŞTİK. AİLE OLDUK! Kızılcık Şerbeti’ndeki gibi biraz, itiş kakış zaman zaman, hepsi ayrı telden çalan, ama birbirini seven bir aile!

MİLLİYETÇİLER PİERCİNGLİ 

Hemen önümde oraları buraları piercingli gençler var. Bıyıklar biraz tuhaf. En çok Mansur Yavaş’ta bağırıyorlar ve sürekli kurt işareti yapıyorlar. Zaten Mansur Yavaş’a da Bozkurt Başkan diye bağırıyorlar. FB tribününde GS şarkısı söylenir mi? Siz niye MHP işareti yapıyorsunuz bakalım, diye horozlanıyorum. Biz Kurt işareti yapıyoruz, Türk sembolü o. MHP artık milliyetçi değil diye bir ton hakaret. Bak sen, piercingli milliyetçiler. Herkesin fanı bir arada. Temel Dede’yi de seven var. Onun karısını da görsek ya. Yavaş yavaş. Sonunda DP’li de getirdi eşini. Ama hanımcı EKO Başkan. Dilek Hanım, güzelliği zarifliğiyle yıldız gibi parlıyor ama rakibi var: Zeynep Babacan! O da tesettürlü güzel. Semanur! Zaten sonradan örtünmüştü, ama Şule Yüksel Şenler’in yeğeniyle evlenince o saçlar ne zaman savrulur bilmem.

Herkes burada. Kimse ezik değil. Kimse kindar değil. Kimse “Reis sayesinde doktor dövüyoruz!” şirretliğinde değil. Kimse yılların ezikliğiyle Reis’in desteğini de alıp canavara dönüşmemiş. Kimse yoksulluğunun hıncını yoksul kalıp da kindarlıkla çıkarma derdinde değil.
KALABALIĞI GÖREN SUSMADI

Evet konuşmalar uzundu. O coşkulu kalabalığı gören siyasetçi oradan inmek istemiyor. Hatta sunucu bile önceden adayları, yöneticileri tanıtmaya başlamadan, dayanamayıp “Şimdi sevmediğiniz bölüm ama ne yapalım” gibisinden bir şeyler söyledi. İYİ Partili milletvekili adayları arasında da uzun boylu bir erkek adayın sürekli kurt işareti yapması artık can sıkıcıydı! Akrabalık böyle bir şey, sevmediğin kuzene de katlanacaksın.

O meydanda sadece CHP’liler yoktu. O meydanda kendi partisinin liderini görmek ve dinlemek isteyenler de vardı konuşmaları, görünmeleri onun için çok çok önemli. Ama yine de mesela DP’li Gültekin’in konuşması çok uzundu, yerini bileceksin. Çünkü sonuç olarak herkes uvertürleri değil, as solisti ve altını bekliyor. EKO Başkan en çok alkış alanlardan, emir eri gibi çalışacağım demişti ama yıldız gibi parlıyor. Meral Akşener, eşini ikna edememiş sahneye çıkmaya, torunu getirmiş, oğlunu da bekliyoruz! Kılıçdaroğlu’nu seyredemedim. Çünkü kalabalıktan önce çıkayım yoksa buralarda bayılıp kalacağım dedim. Beter oldum. Kolay mı o kalabalığı yarmak? Hele hala sahaya girmeye çalışan ve bunun için çırpınanları aşmak? Karşıdan bir sel geliyor, arkadan bir başka sel ittiriyor! Ama benim için bulunmaz malzeme. Herkes burada. Kimse ezik değil. Kimse kindar değil. Kimse “Reis sayesinde doktor dövüyoruz!” şirretliğinde değil. Kimse yılların ezikliğiyle Reis’in desteğini de alıp canavara dönüşmemiş. Kimse yoksulluğunun hıncını yoksul kalıp da kindarlıkla çıkarma derdinde değil.

HALAY DIŞARDA 

Kürtler saha dışında halay çekiyordu. Onlar da girecek aileye. Halayı hep beraber çekeceğiz. Kim ne derse desin. Biz bu topraklarda Türkler, Kürtler, Ermeniler, artık kalmamış Yahudiler, toplumun büyük kesimini oluşturup görünmez olmuş Aleviler, dindarlar ve deistler, gençler ve yaşlılar, kadınlar ve erkekler, kaybettiklerimizi yeniden kazanmak, 2. YüzYılda çağdaş, müreffeh Türkiye’yi yeniden kurmak için bir aile olduk. Bizi bölünmek değil, birleşmek kurtaracak. Bölmeye çalışanlara dersini vereceğiz. Bunu başarmışız. GÖRDÜM!