Manşet

"Binali Yıldırım; 'Beni Berat ve Bilal ile muhatap etmeyin' dedi"

Abone Ol
Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan, 2019 Mart ayında yapılacak olan yerel seçimler öncesinde AKP'nin İstanbul adaylığında yaşandığı iddia edilen krizin perde arkasını yazdı. Takan, bugün kaleme aldığı 'Yıldırım, aile içi baskıdan bunaldı!..' başlıklı yazısında İstanbul için adı geçen TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın 'Belediye meclis üyelerini ben belirleyeyim' isteğinde bulunduğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan hiç beklemediği bir yanıt aldığını öne sürdü. Ahmet Takan'ın yazısından ilgili kısım şöyle: "AK Parti'nin Ankara, İstanbul, İzmir dahil 40 belediye başkan adayı 24 Kasım Cumartesi günü açıklanacak denilirken, İstanbul'daki aday krizi ise gündem yarattı. Kriz giderilemeyince yandaş medya aracılığıyla 3 büyükşehir adaylarının Salı günkü grup toplantısında duyurulacağı tezgahına yatıldı, "heyecan-eşiğini attırma" numarasıyla... O gün, sadece İstanbul'u açıklamasalardı her şey gün yüzü gibi ortaya çıkacaktı. Salı gününe kadar kriz giderilmeye çalışıldı ama aile içinde bir türlü mutabakat sağlanamıyordu. Sağda solda kıyısından köşesinden de olsa İstanbul'a kesin aday gözüyle bakılan Binali Yıldırım'ın sıkıntıları yazılıyordu... Salı günü de AK Parti'nin İstanbul adayının ismini duyamadık. Damat Berat Albayrak ile R. Erdoğan'ın, TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın odasına yaptığı ziyaretlerle meşgul olduk. Yandaşların tüm çabalarına rağmen sıkıntı saklanamadı, ortaya döküldü. İktidarda, İstanbul Belediye Başkan adaylığı konusunda yaşanan krizin ardındaki gerçek neydi? Yok efendim, Binali Yıldırım protokolde yer sıkıntısına düşmüş... Yok efendim, ilçe belediye başkan adaylarının kendisine danışılmadan belirlenmesine çok bozulmuş...Vs..Vs.. Bazıları doğru, bazıları yanıltıcı bilgiler.. Aslında tümü işin magazin tarafı. Saraydaki anketler, İstanbul'da AK Parti ile CHP arasında çok az bir farka işaret ediyor. Seçim sonucunu etkileyecek önemli bir kararsız kitlede var. Aslında, R. Erdoğan'ın kafasında ne Binali Yıldırım ne de Süleyman Soylu var. Onun gönlünden geçen hali hazırdaki belediye başkanı Mevlüt Uysal. Ancak Uysal'ın az tanınırlığı yüzünden anketler düşük geliyor ve seçim kaybedilme riski çok yüksek görünüyor. Binali Yıldırım ise önüne gelen bu büyük fırsatta geçmiş tecrübelerini de göz önünde bulundurarak zincirleri kırarak İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğuna oturmanın hesaplarını yapıyor. Olayın aslı şu; saray kaynaklarından ulaştığım bilgilere göre, Binali Yıldırım'ın, Erdoğan'ın belirlediği ilçe belediye başkan adaylarına pek öyle bir itirazı yok. Sadece bazı ilçe belediye başkanlıklarına kendine yakın isimleri oturtmak için pazarlık yapıyor, ısrarcı oluyor. Bir de belediye meclis üyelerinin belirlenmesinin kendisine bırakılmasını istiyor. İşte büyük kriz de tam bu noktada çıkıyor. Yıldırım, "Belediye meclis üyelerini ben belirleyim" deyince Erdoğan da "O zaman Berat Albayrak ve Bilal Erdoğan ile beraber çalışın. Onlarda da isimler var" cevabını veriyor ve beklemediği bir tepki ile karşılaşıyor: "Beni Berat ve Bilal ile muhatap etmeyin. Siz ne emrederseniz ben onu yaparım. Ama onlarla pazarlığa girmem." Adam haklı mı?.. Haklı!.. Kadir Topbaş örneği ortada.. Gün gelince altının çok rahat oyulacağı bir maceraya neden girsin. Birisinin kafası atınca, en yakın akrabalarına bir telefon edip, "çöpleri toplamayın" dese ve İstanbul'da 3 gün çöpler toplanmasa Binali Yıldırım'ın hali nice olur?.. Bir düşünün... Binali Yıldırım'ın tek talebinin bu olduğunu da sanmıyorum. Hazır eline fırsat geçmişken bazı iade-i itibar taleplerinin olmayacağını düşünmek saflık olur!.. Saray kaynakları Yıldırım'ın restinden sonra aile içinde oluşan havayı şöyle anlatıyor: "Yıldırım'ın isteklerinin hepsi kabul edilirse. İstanbul Belediye Başkanlığı, Binali Yıldırım Başkanlığı olur." Her ne kadar etrafa kriz çözülmüş havası da yayılsa aile içinde sıkıntı giderilmiş değil. O yüzden İstanbul Belediye Başkan adayının isminin açıklanması Erdoğan'ın Arjantin dönüşüne bırakıldı. Pazarlıklar ne sonuç getirir?. Kestirilmesi güç... Sürpriz olabilir mi?.. Yıldırım, yelkenleri suya indirmez ise olabilir.. Damat ile oğul çok fena kızmış!.."