Pazar Politik

Ben nerede yanlış yaptım?

Abone Ol
İmamoğlu’nun güvenerek bugünlere beraber geldiği Murat Ongun’un hata üstüne hata yaparak, eksik çalışarak kendisini güç durumda bıraktığını haklıyken haksız konuma soktuğunu anlaması sadece onun değil tüm Türkiye’nin hayrına olacaktır.

Loading...

Nagehan Alçı’nın, İmamoğlu ile fotoğraf vermesine muhalifler tepki verirken, iktidar yandaşları da gösterilen tepkiye tepki verdiler. Muhaliflerin Nagehan Alçı’da gördükleri imge tartışmaya tabii ki kapalıydı. Nagehan Alçı iktidara uzun süre destek veren, Kabataş yalanını savunan hem İmamoğlu hem de Kılıçdaroğlu ile yaptığı mülakatlarda gösterdiği itici tavırla akıllarda yer etmiş biri. Nagehan Alçı’ya mülakat vermekte sorun yok. Bununla beraber Erdoğanvari bir hatıra fotoğrafı çektirmek yapılacak en son şey olmalıydı. Nagehan Alçı’nın gezide olmasından değil İmamoğlu’na bu denli yakın ve 1. Çemberde olmasından duyulan rahatsızlık söz konusuydu. Burada “ben demokratım rakibim gibi davranmam” açıklaması da aslında geçerli değil. Erdoğanist siyasetin dar çevre gazeteciliği içinde uzun süredir uçaklarda çekilen hatıra fotoğrafları halk nazarında yeterince tepki uyandırmıştı. Bu resmin bir benzerini çekmek en azından taklitler aslını yaşatır riskini taşıyordu. Uçak yerine otobüste olmanın sempatik ve sevimli olacağını, mütevazilik içereceğini hayal etmiş olmalı bu planı uygulayanlar. Oysa vardığı ve varacağı netice her hâl ve kârda, karede sadece muhalif gazeteciler de olsa aslında çok fark etmeyecekti. İmamoğlu’nun Erdoğan’a öykündüğü, onu taklit ettiği düşüncesi ağırlık kazanacaktı. Erdoğan dönemi demokrasinin askıya alınması ile anılırken, bu süreçte değirmene en çok suyu basın organları taşıdı. Havuz denilen medyaya dayanamayanlar zaten kendilerine yeni yollar yerler aradı. Geri kalanlar Erdoğan ve AKP ile yol arkadaşlığında beis görmediler. Çabucak adapte oldular. Erdoğan’ın baskı dolu siyasetinin bir anlamda ön açıcısı haline geldiler. Bir zamanların ana akım denilen gazeteleri havuz gazetesine, ana akım gazetecileri de iktidarın aparatına dönüştü. Hürriyet- Ertuğrul Özkök üzerinden özetlenecek bu süreçte, bu ana akımın içinde sadece siyaset dışı kalmayı başaran (Vedat Milor ) gibi ender örnekler dışında iktidar aleyhinde (tabiî ki başka mecralarda) düşünce serdeden hiçbir aykırı sese yer kalmadı. Nagehan Alçı ise AKP’nin Beyaz Türk-Modern Kadın kontenjanının en değerli öğesi olarak uzun süre yandaş statüsünün tüm gereklerini yerine getirdi. Bununla beraber diğer yandaşlardan farklı olarak Nagehan Alçı (muhtemel ki AKP’nin siyasal İslam ajandasını paylaşmadığı için) giderek artan baskı düzeninde, ekonomik krizin de derinleşmesiyle beraber; eleştirel cümleleri daha çok kurmaktan kaçınmıyor. HaberTürk ise Turgay Ciner’in arafta durma stratejisi ile en yandaştan-en muhalife kadar farklı sesleri barındıran bir mecra haline dönüşmüştü. Nagehan Alçı’nın özellikle Gezi Davası ve Osman Kavala için yaptığı çıkışlar, onun iktidarla yol ayrımı açısından geldiği noktayı açıklamaktaydı. İmamoğlu en zor zamanda en zor koşullarda neredeyse koskoca bir T.C. Devlet gücüne karşı İstanbul’u yönetirken, son ihtiyaç duyacağı şey onu sevenlerle arasının açılması olmalıydı. Murat Ongun’un Nagehan Alçı’yı Osman Kavala için yazdıklarına binaen geziye dahil ettiğini düşünüyorum. Bununla beraber bir iletişim danışmanı neyi neden yaptığını izahla mükellefiyeti olmalı. Muhtemel ki İmamoğlu’nu da bu yazıları göstererek ikna etti. İmamoğlu yıllardır güvendiği danışmanına yine güvendi ve kızılca kıyamet koptu. Muhalifler tek bir sesle Nagehan Alçı’da cisimleşmiş iktidar suretine yüklendiler. İmamoğlu olan biteni tek bir fotoğrafa dayalı olarak eleştiri olarak tanımladı. Bu tanım doğru ama eksikti. Evet tek bir fotoğraf vardı. İnsanlar bunu görmüştü. Ve görülen fotoğrafın çağrışımı Erdoğan’ın yandaş kadrosu idi. İmamoğlu bindiği otobüsün bagajında Erdoğan’ın uçağının bagajında olanların yer almadığını bilerek tepkisini gösterdi. “Bunlar bana vız gelir tırıs gider.” Belli ki kendisini samimiyetle eleştirenlerden ziyade yerinde ve gelecekteki olası yerinde gözü olanlara yönelik bir tepkiydi bu. Oysa ki onu (en azından sosyal medyada-Twitter’da) eleştirenlerin hiçbiri İmamoğlu için kötü söz söyleyecek ve söyletecek kişiler değildi. İmamoğlu en zor zamanda en zor koşullarda neredeyse koskoca bir T.C. Devlet gücüne karşı İstanbul’u yönetirken, son ihtiyaç duyacağı şey onu sevenlerle arasının açılması olmalıydı. İmamoğlu’nun güvenerek bugünlere beraber geldiği Murat Ongun’un hata üstüne hata yaparak, eksik çalışarak kendisini güç durumda bıraktığını haklıyken haksız konuma soktuğunu anlaması sadece onun değil tüm Türkiye’nin hayrına olacaktır. Nagehan Alçı’nın özeleştiri yapmasından daha değerli olan, bu ülkede Demokrasiye geri dönmektir.