Yasal otorite tarafından bankalara; “eğer benim belirlediğim faiz seviyelerinden (yani zarar edecek düzeyde) kredi vermez isen, bu durumda belirli miktarlarda devlete düşük faizli kredi vermek zorundasın” denildi. Bu bankaların kredi vermesini zorlaştıran sebeplerden birisi. Merhaba, Bu hafta sıkça sorulan bir sorunun yanıtını basit olarak vermeye çalışacağım. Gerek bireylerden gerekse işletmelerden son zamanlarda bankalardan ödeme güçleri olmasına rağmen yeterli seviyede kredi kullanamadıklarına ilişkin şikâyet duymaktayız. Aslında bu durum, bir mal üreten işletmenin ürettiği malı satmada çekimser davranmasına benzetilebilir. Çünkü bankalar piyasadan mevduat toplarken bunu kasalarında tutmak ya da gayrimenkul vb. varlıklara yatırmak için değil, ekonomiye kaynak sağlamak misyonu çerçevesinde hareket etmektedirler. Şimdi gelelim başlıkta yer alan sorunun yanıtı için gerekli verileri hatırlatmaya. Özellikle son dönemde yapılan çeşitli düzenlemelerle bankaların piyasaya kredi verebilme kapasitelerini azaltıcı adımlar atıldı. Bu adımlardan birisi bankanın topladığı kaynağın maliyetini dikkate alarak kredi fiyatlaması yapmasının engellenerek, çeşitli gerekçelerle ve suni yöntemlerle düşürülmeye çalışılan faizlere destek olması açısından kredi faizi uygulamalarında bankaların elinin kolunun bağlanması idi. Bu çerçevede yasal otorite tarafından bankalara; “eğer benim belirlediğim faiz seviyelerinden (yani zarar edecek düzeyde) kredi vermez isen, bu durumda belirli miktarlarda devlete düşük faizli kredi vermek zorundasın” denildi. Örnek: Bankacılık sektörünün ortalama son faiz verileri: Mevduat (3 aya kadar vadeli) % 27,64, ticari kredi %14,68, konut kredisi % 16,50, taşıt kredisi % 25,17 ve ihtiyaç kredisi % 30,35. Yukarıdaki grafikte yer aldığı üzere otorite bankalara diyor ki, maliyetinizin ne olduğu önemli değil, kredi faiziniz % 14,44 ile %18,56 aralığında ise her 100 TL kredi verebilmek için 130 TL mevduat toplamalı, 10 TL’sini zorunlu karşılık (ZK) olarak Merkez Bankası’na (MB) yatırmalı, 20 TL’sine ortalama % 9 faizli ve uzun vadeli devlet tahvili almalı (yani devlete borç vermeli) kalan 100 TL’yi ancak kredi olarak verebilmeli. Eğer kredi faizini banka % 18,57’nin üzerinde belirlerse bu durumda 100 TL kredi verebilmek için yaklaşık 207 TL mevduat toplamalı, 17 TL’sini ZK olarak MB’na yatırmalı, 90 TL’sine ortalama % 9 faizli ve uzun vadeli devlet tahvili almalı (yani devlete borç vermeli) kalan 100 TL’yi ise kredi olarak verebilmeli. Bu işin kredi faizi tarafında bankaları zorlayan düzenleme. Bir de işin mevduat tarafı var ki o da başka bir çeşit.
Yakın zamanlarda otorite bankalara şunu dedi: şubeye gelen müşteri elinde döviz var ise bunu bozmaya ikna et ya TL mevduat olarak yatırsın ya da TL mevduatı var dövize dönmek istiyor, bu durumda da müşteriyi bu fikrinden caydır.
Düzenlemenin amacı tasarruf sahiplerinin birikim yaparken dövize yönelmemelerini sağlamak olarak ifade edilebilir. Ancak iş dönüp dolaşıp yine kredi tarafına dayanmakta. Şöyle ki; yine yakın zamanlarda otorite bankalara şunu dedi: şubeye gelen müşteri elinde döviz var ise bunu bozmaya ikna et ya TL mevduat olarak yatırsın ya da TL mevduatı var dövize dönmek istiyor, bu durumda da müşteriyi bu fikrinden caydır. Banka bunu yapamazsa ne olur? Bakın şu oluyor: eğer bankaların toplam mevduatları içinde yabancı para mevduatın payı %50’nin üzerine çıkarsa kademeli olarak değişen oranlarda ilave düşük faizli uzun vadeli devlet tahvili alma yükümlüğü doğuyor. Basit olması açısından sadece bir oran üzerinde örneklendirme yapacağım. Eğer bankanın YP mevduat / toplam mevduat oranı % 60 ise, topladığı her 100 TL karşılık YP mevduat için 12 TL’lik devlet tahvili almak durumunda. Şimdi olayı hem mevduat hem de kredi tarafında bütünselleştirelim. Banka 100 TL kredi vermek istiyor, faizi % 18,57’nin üzerinde. Ancak mevduat tarafında müşteri tasarrufunu YP olarak tutmakta ısrarlı. Bu durumda bankanın YP mevduat/ toplam mevduat oranı % 60 ise, hem zorunlu yükümlülüklerini yerine getirebilmek hem de 100 TL krediyi verebilmek için en az 302 TL karşılığı YP mevduatının olması gerekiyor. 302 TL karşılığı YP mevduatın 76 TL’si YP mevduat için ZK (%25) olarak MB’na yatırılacak, YP mevduatı yüksek olduğu için 36 TL’lik devlet tahvili alacak (%12’lik dilimde), kredi faizi %18,57’nin üzerinde olduğu için ilave olarak 90 TL’lik devlet tahvili alacak, ancak bunun sonucunda elinde kalan 100 TL’yi(302-76-36-90)  kredi olarak verebilecek. Yazının sonuna doğru karmaşıklaştı diye düşünebilirsiniz. Ama bunu karmaşık yapan biz değiliz. Düzenleyici otorite ne demiş ise o çerçevede oyunu sürdürmeye çalışıyoruz. Şimdi başlıktaki sorunun yanıtını siz verin. Siz olsaydınız bir banka olarak bu koşullar altında kredi vermeye ne kadar istekli olurdunuz? * Yazıdaki örneklerde yer alan faiz oranları MB tarafından her ay açıklanan ortalama referans faiz oranına göre