İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda 'kolluk uygulamaları ve insan haklarının korunması' konusunda yaptığı bilgilendirme sonrası milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Milletvekilleri, Bakan Yerlikaya'ya, organize suç örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlar, Cumartesi Anneleri'nin yaşadığı sorunlar, polislerin öğretmenlere müdahale etmesi, MHP'nin 63 gazeteciyi hedef göstermesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin elini özel harekat polislerinin öpmesi, Suruç Katliamı'nın yıl dönümde yapılan eylemlere polisin müdahele etmesi, Iğdır İl Emniyet Müdürü'nün Iğdır Belediyesi önünde eylem yapan işçileri desteklemesi ve Mersin'de Kürtçe halay çeken gençlere yapılan muameleye ilişkin çok sayıda soru yöneltti. Yerlikya, bu soruların sadece bir bölümünü yanıtladı.
'Ölürüm Türkiyem' açıklaması
Yerlikaya, Mersin'de gençlerin gözaltına alınmasıyla ilgili eleştirilere şu yanıtı verdi: "Keşke sadece halay çekip, AK Parti hükümetlerimizin getirdiği serbestlik ortamında Kürtçe şarkı söylüyor olsalardı ama duyduklarımız, kayıt altına giren ve adliyeye intikal eden meseleler hiç de öyle değil. Kimi övdüğümüz, kimi sevdiğimiz, kimin için orada dil ve tutumumuz ortaya çıkıyorsa ve bunun konusu suçsa Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti diyoruz biz. Savcı da 'Alın, getirin bunları' diyor."
Yerlikaya, gözaltına alınan şüpheliler götürülürken araçta 'Ölürüm Türkiyem' şarkısının çalınmasıyla ilgili ise şöyle konuştu:
*Ben dinlediğim zaman son derece duygulanıyorum. Yüreğim kıpır kıpır oluyor. 'Türkiyem' şarkısı bugün hepimizi, bu salonda bulunan herkesi coşkulandırır. Yani bunun kesinlikle ve kesinlikle savcının talimatıyla gözaltına alınan insanları üzmek, kırmak için yapıldığına inanmıyorum.
*Ama 'Biji Portekiz' ağzıyla hareket eden insanlar aramızda çok az olduğu gibi, bu zihniyette olan insanların da hoşlanmadığı bir türkü olmasından en ufak şekilde üzüntü duymuyorum. Yapmaya çalıştığımız şey şu, ülkemizin içinde, sınırımızın ötesinde hiçbir şekilde bölücü terör örgütü mensubu olmasını istemiyoruz. Böyle bir fikrin olmasını da kabul etmiyoruz. Bunlarla uyumlu sözde bir davranışı da kabul etmiyoruz.
'Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yüzde 99'una izin veriyoruz'
Ali Yerlikaya, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve üyelerinden bugüne kadar 147 soru önergesi geldiğini, bunlardan 112'sini cevapladığını ve 35'inin süresinin henüz tamamlanmadığını belirterek, "Bunlara gereken hassasiyeti gösteriyoruz. Tabi, bazen cevaplar bizim istediğimiz gibi veya beklentimiz gibi olmuyor ama biz de olabildiğince kurumsal bir ifade tarzıyla bunlara cevap vermeye çalışıyoruz. Bunun haricinde de gerek şahsıma gerek bakan yardımcılarımıza ve birim amirlerimizden arkadaşlara, sayın milletvekilleri istedikleri zaman da zaten erişebiliyorlar, görüşebiliyorlar, ziyaretlere de kapımız da açık. Her fırsatta bu süreci karşılıklı, yüz yüze de yapmaya hazırız, yapıyoruz da zaten" dedi.
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin anayasal bir hakkı olduğunu söyleyen Yerlikaya, "Gel gör ki sahada biz 2911'le ilgili yapılan müracaatların yüzde 99'na izin veriyoruz ama son dönemde sosyal medya üzerinden 'filan yerde miting yapacağız', 'filan yerde yürüyüş yapacağız' diye çağrı yapılıyor. Böyle bir şey yok. Hiç kusura bakmayın. Ben eğer huzurdan, güvenlikten ve esenlikten sorumluysam bunun bir ahenk şeklinde yapılması gerektiğiyle ilgili kanun bana hangi yetkiyi veriyorsa ben bunu yapmak zorundayım" diye konuştu.
Cumartesi Anneleri
Yerlikaya, İstanbul Valisi olarak görev yaptığı sırada Cumartesi Anneleri'yle dolaylı görüştüğünü hatırlatarak, "Şükürler olsun ki bizim hükumetimiz döneminde o anneler içerisinden mağdur olan hiç kimse yok" ifadesini kullandı.
İstiklal Caddesi'nin uygun bir eylem alanı olmadığını belirten Yerlikaya, "Eğer, İstiklal Caddesi'yle ilgili hiçbir kısıtlama olmasa İstiklal Caddesi'ne normalde gelen insanların yürümemesi lazım, yürüyemez. Herkes orayı istiyor, çünkü iki kişiler orada on bin kişi görünecekler. Her müracaata izin verilecek diye bir kural yok. Benim önüme MİT’ten, Emniyet İstihbarat’tan şey geliyor, diyor ki: 'Dün, filan yerde Kandil’den şöyle şöyle talimat geldi'. Ben buna izin vermem, hayatta vermem. Sokakları terörize etmenin bir anlamı var mı? Kazananı yok ki bu işin, herkes üzülüyor" dedi.
Kayyumlar
Yerlikaya, kayyumlara ilişkin ise "DEM de siyasi bir parti, seçime girdi, seçildi. Bu nimeti tuzak kurmadan kullanın. Biz kayyum atanmasından çok keyif almıyoruz. Şu an DEM'li belediyeler içerisinde hakkında en ufak bir dava konusu olmayan... En az yarısı öyle, onları nasıl buldunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2200 yıllık geleneği var. Dostlarımızın kıymetini iyi biliriz, düşmanlarımızı da iyi belirleriz. Onların oyunlarını da tuzaklarını da onların başına geçirmekte kararlıyız" diye konuştu.