İstanbul İl Başkanlığı değişince kimi sevgi kimi yergiyle mesajlar aldım: “Ne yaptın ettin, düşürttün adamı” diye. Daha önce bir önceki il başkanlığı ile ilgili eleştiriler yazmıştım. CHP benden zaman zaman sunumlar alır, konu İstanbul’a gelince de her seferinde “İl başkanı değişmeli” dedim. Ve şimdi, istediğim oldu, il başkanı değişti. Peki ben mutlu muyum? Hatta tahmin edemeyeceğim kadar iyi bir şey oldu, seçimi bir Hazirancı, bir devrimci, ruhu güzel, kendi güzel bir kadın aday kazandı. Ama soruyu yineliyorum: Peki ben mutlu muyum? Öncelikle, bir önceki il başkanını neden istemediğimi hatırlatayım. Ben bir önceki il başkanını AKP karışışındaki tüm muhalifleri bir araya getirecek esneklik ve beceriye yeterince sahip olmadığını düşünerek eleştiriyordum. Yoksa adamı ne tanırım, ne bilirim. CHP’nin İstanbul il başkanı normal şartlarda umurumda bile olmaz. Ezhel’in şarkısındaki gibi “Benim derdim”, İstanbul’da AKP hegemonyasının kırılması. İstanbul’un alınmasının en önemli adımı CHP’nin 14 ilçe belediyesinin güç birliği yapmasında. Bu da ancak, tüm başkanların üstünde, tüm başkanların saygı duyacağı bir tür “ombudsman” ile mümkün olabilir. Bir önceki il başkanı bu meziyete maalesef sahip değildi. Peki Kaftancıoğlu sahip mi? Kaftancıoğlu’nun iyi bir insan olduğuna hiç kuşkum yok ama iyi bir “CHP İstanbul İl Başkanı” olacak mı, bilemiyorum. İşin bu noktaya gelmesinin Kaftancıoğlu ile de ilgisi yok, sanırım hiç kimse “karşı taraf”ın işi bu kadar çirkinleştireceğini öngöremezdi. Ama başardılar ve iş çirkinleşti. Kaftancıoğlu’nun medyada borazan gibi öttürülen twitter paylaşımlarında suç teşkil edecek hiçbir şey olmadığı halde, hepsi birer Roland Freisler olan tosun yargıçlarımız nasıl kararlar alacak göreceğiz. Yargı sürecini bir yana bırakırsak, eğer görevinde devam edebilirse Canan Kaftancıoğlu’nun iyi olup olmadığına yanıt vermek için daha erken. Benim için bu sorunun yanıtı 2019 Mart’ında verilecek. Eğer İstanbul’da çeyrek yüzyıllık şeriatçı ihaleci iktidarı son bulursa, “Kaftancıoğlu’nun gelmesi iyi oldu” diyeceğim, bulamazsa Kaftancıoğlu dahil hepimiz yeni bir başarısızlığın ortağı olacağız. Kaftancıoğlu’nun başarılı olması için öncelikle kan kusup “kızılcık şerbeti içtim” demesi gerek. Kadınlar bunu demeyi erkeklerden daha iyi bilir, hele de devrimci kadınlarsa. Kendisini yerenler kadar, övenlere de kulaklarını tıkamalı bir süre. Bazen övgüler de insanı ters istikamete götürebilir. Halk TV, aleyhinde çok çalıştı ama Halk TV’nin CHP seçmenleri üzerinde inanılmaz bir etkisi var. Bu nedenle geçmişe bir sünger çekmek gerek. Asla Halk TV ile, hatta Vatan Partisi gibi oluşumlarla bile kavga eder gibi görüneceği beyanatlarda bulunmamalı. Şu an CHP seçmeninin önemli bir kısmının kafası çok karışık. Bu insanların sakinleşmesi için basit ve net ifadelerle, sabırla ve sağlam sinirle, hiç bıkmadan ve tekrardan çekinmeden açıklamalar yapması gerek. Canan Kaftancıoğlu’nu seven, benim gibi tüm arkadaşlar, onunla “zımmi” bir anlaşma yapmalı. Bu süreçte söylemesi gereken ılımlı sözleri duyunca telaşa kapılmamalı. Bir örnek: “Canan Hanım, “HDP ile iş birliği yaparım” mı dediniz?” Aslında doğru olan ama siyasette yanlış anlaşılacak yanıt: “Elbette olabilir. Ortak paydalarda buluştuğumuz sürece neden olmasın?” Doğru yanıt: “Sadece HDP ile değil, MHP, Saadet Partisi, İyi Parti, hatta AKP’ye oy vermiş ama şimdi bin pişman tüm seçmenlerle işbirliği yapabiliriz. Bizim amacımız İstanbul’u AKP’den kurtarmak. Bu nedenle partiler düzeyinde veya seçmenler düzeyinde AKP’den hoşnut olmayan herkesle ortak paydalarda buluşabiliriz” Canan Kaftancıoğlu birey olarak bu ikinci yanıttan pek haz etmeyebilir ama artık o bir birey değil, CHP’nin İstanbul İl Başkanı… Canan Kaftancıoğlu’nu çok sevenler de bu ikinci yanıttan hoşlanmayabilir ama anlayışlı olmaları ve “Canan diyorsa vardır bir bildiği” demeleri gerekiyor. CHP içindeki fosillerin çok sevdiği bir iddia var: “Sağ seçmenden oy almak için sağcılarla iş birliği yapmalıyız” Benim yazılarımı kıçıyla okuyan kimi kişiler benim de böyle bir şey söylediğimi iddia ederler. Oysa yıllardır sadece şunu söylüyorum: “CHP’nin başarı anahtarı bu uğursuz fosil insanlarda değil. CHP’nin başarısının anahtarı, şu an AKP’ye oy veren ama mantıklı sözler ve kararlı gözlerle karşılaşsa kararını değiştirebilecek olan milyonlarca kardeşimizde.” AKP’nin %80’lere varan oylar aldığı ilçeler ve mahalleler var ya, Canan Kaftancıoğlu’nun oy deposu aslında oralar: Sultanbeyli, Bağcılar, Esenler, Arnavutköy’ün fakir olanı, Bayrampaşa, Güngören. Canan gardaşım, bu mahalleleri yer edin, yurt edin. Caddebostan’dan sana sallayan kodamanları duymazdan gel, kimseyle de kavga etme. Esenler’de bir evde, üç çocuğunun karnını doyurmaya çalışan, bir yandan da tığ işi yapan 23 yaşında bir kadın var, bu kadının dökümhanede pik döken sigortasız işçi 24 yaşında bir kocası var. İkisi de geçen seçim “Reis”e oy verdi bunların. Onları bul, o sokaklarda dolaşırsan, ev ev gezersen kesin bulursun. Bul ve ikisinin de ellerinden tut. Bir anda tüm bu gürültü patırtı biter. Nisan 2019 geldiğinde de “Canan Kaftancıoğlu geldi, ne iyi oldu” deriz. Hep birlikte. *Bu yazı, yazarın kişisel facebook sayfasından alınmıştır.