Pazar Politik

Atatürk düşmanlığı

Abone Ol
Atatürk düşmanlığı, Atatürk’ün şahsiyetinden de öte cumhuriyetin ilanından beri var olan gerici bir zihniyetin en büyük temsilcisidir. Zira Atatürk düşmanlığı yalnızca modernite karşıtlığı değil bir kadın karşıtlığı, bir yüksek eğitim karşıtlı, bir gelişmiş toplum düşmanlığıdır.

Ordu içerisinde cepheden cepheye koşup yükselebileceği en yüksek rütbeler ışığında kendi milleti ve vatanı için canını ortaya koyan bağımsızlığın gölgeye düştüğü anda rütbesi ve canı pahasına her şeyden vazgeçerek emperyalizme karşı kurtuluşa önderlik eden kaç lider vardır?

Büyük bir savaşın ardından koca bir enkaz devralarak yeniden umut olduğu vatanı için her türlü alanda muasır medeniyetleri geçmeyi hedef edinerek hiç durmadan gece-gündüz demeden kendi halkının istikbali adına kendi istirahatinden vazgeçen kaç devlet adamı olabilir?

Bunca fedakârlığın ardından vatanını kurtardığı kendi milletinin bağnaz kesimleri tarafından hedef gösterilen kendi elleriyle özgürlüklerini verdiği zihinler tarafından aşağılanarak nankörlüğe, hakarete ve saygısızlığa uğrayan kaç önder vardır?

Türkiye'nin modern tarihine damgasını vuran Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin kurtuluş savaşının önderi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak unutulmaz bir liderdir. Mustafa Kemal Atatürk, bu toprakların vatan olarak kalabilmesi, vatan statüsüyle devam ederken gelişmesi ve bu gelişimi devlet-toplum bütünüyle sürdürülmesi adına Türk milletinin tarih boyunca karşı karşıya kaldığı en büyük şansı olmuştur.

Atatürk yalnızca bir savaş kahramanı değil bir özgürlük temsilcisi, bir kadın ilerlemecisi ve bir toplum mühendisi özellikleriyle çoğu otorite tarafından da kabul edilen çağımızın dehasıdır. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçerken onun liderliği, Türkiye'nin modernleşmesi ve Batılılaşması için büyük bir dönüşümün temelini atmıştır.

Atatürk, Emperyalizme karşı ilk dik duruştur. Bu anlamda yalnızca Türkiye için değil dünya adına da bir özgürlük mücadelecisidir. Karanlığın başladığı anda doğan güneş, milletlerin ‘’millet’’ olarak sayılmadığı anların bozanıdır. Mustafa Kemal Atatürk, umutsuzluğun olmadığı yerdir.

Atatürk düşmanlığı, Türk toplumunun farklı kesimlerinde farklı nedenlerle ortaya çıkmış bir olgudur. İdeolojik, dini, etnik ve kültürel faktörler, bu düşmanlığın temel nedenlerini oluşturmuştur. Ancak Millî Mücadele’nin ve Cumhuriyet’in erken dönemlerinden günümüze kadar gelerek özellikle 1950'lerden itibaren çok partili demokrasiye geçişle birlikte, siyasi platformlarda daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Atatürk'ün anılarına, heykellerine ve sembollerine yönelik saldırılar zaman zaman gerginliklere neden olmuştur.

Esasında Atatürk karşıtlığı, hiçbir milletin kültürel ya da ahlaki değerlerini kapsamadığı gibi hiçbir dini inancın da değer yargıları içerisinde yer edinmemiştir. Atatürk, ‘’beyaz sarıklı dedelerin ya da meleklerin de savaştığına’’ inanılan Çanakkale cephesinin cephe komutanıdır. Atatürk, Anadolu’nun karış karış her diyarında okunan ezanlarının ve istikbali gençlere emanet edilen bu cumhuriyetin mimarıdır.

Son zamanlarda artan Mustafa Kemal Atatürk karşıtlığının hakaret içerikli ve saygısızca örnekleri, gündem yaratmaya devam etmektedir. Bir İmam hatip lisesinde çekildiği iddia edilen ve sosyal medyada infial yaratan görüntülerle birlikte bu provakatif eylemlerin, mücadele edilen mevcut zihniyetin nesiller sonra da devam edeceği tehlikesine bir işaret olmuştur.

İlk olmadığı gibi son olmadığını da bildiğimiz bu provakatif eylemler, toplumu bir sabır testine tabi tuttuğu gibi toplumsal kutuplaşma ateşine de kor olmaya devam etmektedir. Kimsenin, kimseyi sevmek mecburiyetinde olmadığı gerçeğinin yanında, bir de bağımsızlık önderi ve ülkenin kurucu liderine duyması gereken saygı hakikati vardır. Bu hakikatin en somut tezahürü ise üzerinde yaşanılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.

Esasında tüm bu provokasyonun ardında bu hastalıklı zihniyetin yıllardan beri hazmedemediği bir eziklik, omuzlarında taşıyamadığı utanç, bir türlü kabul edemediği hakikat ve kanla yazılmış büyük şanlı bir zafer vardır.  Atatürk düşmanlığı, Atatürk’ün şahsiyetinden de öte cumhuriyetin ilanından beri var olan gerici bir zihniyetin en büyük temsilcisidir. Zira Atatürk düşmanlığı yalnızca modernite karşıtlığı değil bir kadın karşıtlığı, bir yüksek eğitim karşıtlı, bir gelişmiş toplum düşmanlığıdır. Esasında bu düşmanlığın arkasında cumhuriyet karşıtlığı, eşitlik ve laiklik rahatsızlığı yer almaktadır.

Gelinen nokta; henüz reşit dahi olmamış bir ‘’çocuğun’’ Atatürk’ün aziz hatırasına karşı işlemiş olduğu suç karşısında tutuklanıp tutuklanmamasından öte; Atatürk üzerinden yükselen modern Türkiye kazanımlarının, düşman barındırmaya devam ettiğini göstermektedir.

Unutulmasın ki hiçbir Atatürkçü henüz reşit olmamış bir gencin hapse atılmasını istemez ancak yaşı kaç olursa olsun, fikri hür olsun olmasın her Atatürk düşmanı, bu düşmanlığı sürdürdüğü sürece; Atatürk ve onun adı temsiliyetinde çağdaş ve laik Türkiye kazanımlarının yok olması adına hizmet etmektedir.

ü