Manşet

Asırlık konak Bulgur Palas gerçek sahibine kavuştu: Şehrin yeni cazibe merkezi

Abone Ol

ECE PİROĞLU

100 yılı aşkın süredir İstanbul'un yedinci tepesinden tek başına, kaderine terk edilmiş bir halde şehri izleyen Bulgur Palas, artık yalnız değil. İBB Miras'ın dokunuşuyla kapılarını ilk kez gerçek sahiplerine açan konak; sergisi, kütüphanesi, kafesi, kitapçısı ve seyir terasıyla şehrin yeni cazibesi olmaya aday.  Atıl durumdaki yapıları restore ederek kente yeni çağdaş yaşam alanları kazandırmaya adeta 'yemin etmiş', şehrin simge mekanlarını yok olmaktan kurtaran İBB Miras'ın belki de en özel projelerinden birisi Bulgur Palas... Bulgur, arpa ve buğday ticareti yaptığı için dönemin 'Bulgur Kralı' olarak anılan Mehmet Habib Bey, 1912 yılında İstanbul’un yedi tepesinden biri olan Kocamustafapaşa’dan aldığı araziye konak yaptırmak için ünlü İtalyan mimar Giulio Mongeri'yle anlaşıyor.

İstanbul'un işgalini, milli mücadele yıllarını ve Cumhuriyet'in ilanını gören konağı ne yazık ki bir tek Habib Bey göremiyor. 48 yaşında kalp krizinden hayatını kaybeden bulgur tüccarının hazırlattığı konağın yeni sahibi ise Osmanlı Bankası oluyor.

Bir süre arşiv ve banka çalışanlarının konut olarak kullanıldığı Bulgur Palas, 2001 yılına gelindiğinde Osmanlı Bankası’nın Garanti Bankası’na katılmasıyla el değiştiriyor ve kaderine terk ediliyor.

Ta ki Ekrem İmamoğlu'nun "Bu bina İstanbulluların olacak" dediği güne kadar... Kaderine terk edildiği yıllar içinde harap hale gelen binayı 2021 yılında satın alan İBB, üç yıl süren restorasyonların ardından konağı asıl sahipleriyle buluşturdu. Bu buluşmayı da dünyanın en saygın fotoğraf ajanslarından biri olan Magnum Photos’un 'Magnum İstanbul’da' sergisiyle taçlandırdı. Paris, Londra ve New York merkezli ajansın 77'nci yıl sergisi, 70 sanatçının 200’den fazla fotoğrafından oluşuyor. Bunlar arasında Türk fotoğrafçı Emin Özmen’in de 30 fotoğrafına sergide özel bir bölüm olarak yer veriliyor. Ne 'Bulgur Kralı' Mehmet Habib Bey'e yar olan, ne de Osmanlı Bankası tarafından kıymeti bilinen tarihi konağın gerçek sahiplerine ve hakettiği değere kavuşmasında payı olan İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel'le bir araya geldik restorasyon sürecini ve binanın kullanım alanlarını konuştuk. 

'Çok titiz yapılan bir restorasyon'

Bulgur Palas nasıl bir halden neye dönüştü? 

Biz 2020'de alanı gezdiğimizde içerisinde çok sayıda depo malzemesi vardı. Ne yazık ki kullanılmayan bu tarihi yapılar yavaş yavaş deformasyona uğramaya başlıyor, restorasyon ihtiyacı artıyor. Başkanımızın 2021'de alanın İstanbul'a kazandırılması talimatının ardından belediyenin iştirakları KİPTAŞ koordinasyonunda satın alıyor ve bir restorasyon süreci başlıyor. Restorasyon sonrasında da bizim iç mimari fonksiyon vermemiz, yapıya bazı özel nitelikler dahil etmemizle bugüne gelmiş oldu.

Nasıl bir müdahale oldu, özel nitelikler neler?

Aslında çok özel, çok titiz yapılan bir restorasyon var burada. Bu restorasyonla birlikte çok estetik, yeni nesil bir iç mimari eklenti var. Bu iç mimari müdahalelerin hiçbiri yapıya ağır bir müdahale içermiyor. Tamamen yapıdan uzaklaştırılabilir, istenildiği zaman sökülüp taşınabilir nitelikler olması nedeniyle hem çok önemli bir fonksiyonel hizmet verilmesini sağlıyor, hem de mimarinin özgün yapısını da aynen korumuş oluyor.

İçerisinde bence İstanbul'un en estetik kütüphanesi var. Çok özel bir yapı iki kat. İki kat özel bir müze alanımız var İBB ve Magnum Photos arasında bir iş birliğiyle ortaya çıkarılmış bir müze alanı. Magnum'un 77 yıllık dünya siyaset tarihinin belgelemesi niteliğindeki manifestosuyla ilk sergiyi açmış olduk. Çok özel bir sergi o açıdan da oldukça heyecanlıyız. Dışarda bahçesinde bir İstanbul Kitapçısı, Beltur ve çoklu yaşam alanı yer alıyor. Yeni nesil bir kültür merkezi niteliğinde.

Günde bir kahve ikram

Bulgur Palas kimleri ağırlayacak? Öncelikle bulunduğu mahalleye çok önemli hizmetlerde bulunacak. Hemen arka tarafımızda Çapa, Cerrahpaşa tıp fakülteleri ve çok önemli üniversiteler var. Üniversite öğrencilerine hizmet verecek. Tamamen kamusal bir alan, bütün İstanbul'a açık. Buradan sizin aracılığınızla davet etmiş olalım. 'İstanbul Senin' uygulaması üzerinden kayıt yapan arkadaşlarımıza günde bir kahve ikramımız da olacak. Böyle güzel bir fonksiyonel alan.

'Fonksiyonun çeşitlenmesinde vatandaş talepleri geliştirecek'

İBB Miras'ın restorasyonları çok değerli tabi ama bu yapıların hep aynı fonksiyonda hizmete açılması eleştiriliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu tartışma bile çok değerli. İBB Miras'ın aslında yapmak istediği, hedefe ulaşmaya yakın olduğunun göstergesi. Ne yazık ki İBB Miras öncesinde tarihi yapıların bir yaşama dahil olur mu konusunun tartışması bile yoktu. Bir endüstri mirası, eski bir fabrika binasından ne çıkabilir diye insanların hayali bile almıyordu. İBB Miras bu hayalleri gerçekleştirdi. Fonksiyonların çeşitlendirilmesi konusundaki eleştiri bu açıdan çok besleyici. Doğru bir eleştiri.

Restorasyonu yapıp fonksiyon verdiğimiz alanlarda çok sayıda kütüphane, müze, kreş, kültürel alan var o nedenle ismine hep yaşam merkezi diyoruz. Yaşama dahil olan her şey var o alanda. Artık biraz bu fonksiyonun çeşitlenmesinde vatandaş talepleri geliştirecek.

İstanbul 16 milyon nüfusuyla kültürel faaliyetlerin ne yazık ki yeterli düzeyde zenginleşmediği bir kentken, yeni kültürel bir çok mekan ortaya çıktı. Hiçbir şekilde İstanbul gibi büyük ölçekli bir kapasiteyi toparlayacak düzeyde olmasa da gelecek diğer fonksiyonlarla kültürel sosyal her türlü ihtiyaç karşılanmış olacak. O nedenle bu tartışmayı çok değerli buluyorum ama İBB Miras öncesini de hatırlatmak istiyorum.

'Bizim için çok heyecan verici'

Magnum Photos Baş İşletme Yetkilisi Marine Merindol da İBB ile olan iş birliklerinden duydukları heyecanı şu sözlerle dile getirdi: İBB'yle çok harika bir işbirliği içindeyiz. Ekip gerçekten baştan beri bizimle harika bir şekilde çalıştı ve Magnum'la işbirlikleri çok açık oldu. Yerin tarihi bir yer olması da bizim açımızdan harika çünkü bizim burada sergide anlattığımız da tarihi anlamda Magnum'un hikayesinin yıllar boyunca nasıl geliştiği... Son olarak da son katta Emin Özmen'in çağdaş eserlerini İstanbul şehriyle bağdaştırdığını görüyorsunuz. Bizim için çok güzel oldu bu. Programa ve projeye devam etmek istiyoruz bizim için çok heyecan verici.