İnsanoğlunun en üstün duygularla bezenmesine karşın hemcinsleri ve yaratılmışlara karşı öldürme içgüdüsüyle de donatıldığı sıkça kutsal kitaplarda geçmektedir. Din ve ideolojilerin adanmışlığı üzerine yapılan katliamların sayısı bile bilinmemekte. Faşizmin değişik veçheleriyle sebep olduğu II. Dünya savaşı 20 milyondan fazla insanın katiline sebep oldu. Bugün de gerek popülist aşırı sağ ve solun veya gerekse de köktenci dinciliğin yerel veya küresel bir trajediyi yaratma potansiyelini örnekleriyle yaşamaktayız. Bu durumlarda asıl merak konusu olması gereken husus insanlığı vahşete sürükleyen bu yıkıcı içgüdüyü harekete geçiren temel düşünsel ve tarihsel arka planın ne olduğuna ilişkindir.
Türkiye’de değil ama ilgili çevrelerce dikkati çeken 10 Şubat 2017’de Jason Horowitz imzasıyla NY Times’da bir makale yayınlandı. Makale Trump’ın ideolojik gurusu, kampanya sorumlusu ve başdanışmanı Steve Banon’un 2014’de Vatikan’da gittiği bir konferans üzerineydi. Banon, popülizm ve İslam gibi konularda görüşlerini açıklarken Naziler ve İtalyan faşistlerinin referans aldığı İtalyan tradisyonalist-gelenekçi filozof Julius Evola’dan (1898-1974) etkilendiğini belirtiyordu. Evola’nın tezleri ve tarihi okuyuşunun İtalyan ve Alman Faşist hareketinin ideolojik nüvesini oluşturduğu bilinmektedir.
Steve Banon bir bakıma Evola’nın okültist elitist tezlerini Yahudi-Hıristiyan yeni dünya düzeni kurma fantezisine uyumluyordu. Bu amaçla Trump hareketini örgütleyen Banon’un faydalandığı desteklediği sivil neo faşist yatkınlığı olan platformlar vardı. 19. Yüzyılda ABD’de kurulmuş New Thought, Yeni din veya Yeni Düşünce hareketi bunlardan biriydi. Bu hareket tüm tradisyonalist-gelenekçi hareketler gibi antimodern ve köklerini antik Mısır ve Yunan hikmetinde arayan okültist karakterde bir inanç hareketiydi. Bir diğer siyasi hareket ise Tea Party movement- Çay Partisi hareketiydi. Bu hareket 2009’dan buyana popülist aşırı sağ siyasetçilerin nüvesini oluşturduğu Cumhuriyetçilerle desteklenen ulusalcı hareketti. Son olarak bunlara Banon’ın odağında olan bir grup olarak Pozitif düşünmenin gücü- The Power of Positive Thinking topluluğunu da ilave edebiliriz.
Evola güçlü bir tradisyonalist filozoftu. İçinde bulunduğu gelenekçilik diye adlandırılan felsefi- ezoterik akım, bilindiği gibi insanlığın asıl mükemmel dönemlerinin antik çağlarda çok boyutlu yaşadığını, orada herbir ayrı inisinasyonun meslek ve sınıfları olduğunu, modern çağın ise gerileme ve niteliksizlik çağı olduğunu savunmakta. Evola Müslüman filozof Rene Guenon’dan( 1886-1951) çok etikilenmesine karşın yaratıcının tekliğine ilişkin Guenon ile hermetik bakış açıları oldukça farklıydı. Evola tamamen neopaganizmi savunuyordu. Üstün aryan sınıf ve elitist teorileri de buna dayanıyordu. Evola ayrıca Dugin şahsında da Putin’in bakış açısını da eserleri ile etkilemişti.
Bir başka Avrupa ezoterizmi üzerine üstad İtalyan tarihçi Umberto Eco ise Radikal aşırı sağın veya Faşizmin özelliklerinden bazılarını şöyle sıralıyordu; Gelenek tapınımı, Antimodernizm, Eleştiri düşmanlığı, Komploculuk, Düşmanlaştırma, Savaşın kutsallığı-okült gelenekte yaygındır, Halkçı elitizm, Kahramanlık tapınımı, Seçici popülizm ve Basit - çarpıtıcı söylev.
Tarihte Avrupa ve Amerika radikal sağı-faşizmi için düşünsel ve tarihsel anlamda okültizme yakınlıklarına ilişkin örnekleri daha çoğaltmak mümkündür.
Burada radikal Türk Sağına da bir parantez açmak gerekirse 1940 yılların Türkçü hareketinin başını çeken Cevat Rıfat Atillan ve Atsız’ın Nazilerle temasları ve onların vizyonlarından o dönemde etkilendikleri bilinmektedir. Özellikle komplocu yaklaşımları, Siyon önderleri protokollerini yaymaları ve antisemitik bakışları haklı haksız bunun örneklerindendir.
Tevrat’ta var olduğu iddia edilen veya Neo Pagan doktrinlerdeki seçilmişlik varsayımı halen de müşahede ettiğimiz gibi insanlığın öldürme içgüdüsünü kutsallaştırmakta. Gizli cemiyetler her ne kadar açıklanması yasak olan kadim bilginin geleneksel inisiyesi olarak tarihsel zincirde var olduklarını iddia etseler de iktidar ve çıkar için düşünsel ve örgütsel planda siyasetçilerin dikkatinden kaçmamışlardır.
Modern dünyada da okültizmin toplumsal büyü dahil reklam ve tüm algı operasyonları popülist radikal hareketlerin ilgi alanına girmiş ve kendilerince meşrulaştırılmıştır.