Gazetecilere yönelik artan saldırılar ve faillere karşı uygulanan cezasızlık politikası TBMM gündemine taşındı. CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, son 5 yılda 139 gazetecinin saldırıya uğradığını belirterek, “Kolluk güçlerinin failler ve onların arkasındaki güçlerin üzerine etkin bir biçimde gitmemesi bu saldırıların önünü açtı. Saldırılar sonrasında failler hakkında iddianame bile düzenlenmiyor. Türkiye'de bir gazetecinin canına kastetmenin bedeli 2 bin lira, onu da yirmi ayda ödeyecek. Hani caydırıcılık, hani etkin cezalandırma? Meclis basına yönelik saldırıları araştırmalı” dedi. Çakırözer, RTÜK ve Basın İlan Kurumu’nun gazete ve televizyon kanallarına uyguladığı cezalara da dikkat çekerek, “Bugünlerde sürekli bir darbe söylemi var! Asıl darbe demokrasinin dördüncü kuvveti olan medyanın susturulmak istenmesidir, asıl darbe basın ve ifade özgürlüğünü koruması gereken kamu kurumlarının ve onların başında olan kişilerin iktidarın sopalığına, iktidarın borazanlığına soyunmasıdır” dedi. 5 YILDA 139 GAZETECİYE SALDIRI CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetecilere yönelik artan saldırıları Meclis gündemine taşıyarak, saldırıların önüne geçilmesi için Meclis araştırması istedi. Türkiye’de son 5 yılda 139 gazetecinin saldırıya uğradığını söyleyen Çakırözer, 2021 yılının ilk üç ayında ise, 40 gazetecinin saldırılara maruz kaldığını belirtti. Çakırözer, yılın ilk üç ayında saldırıya uğrayan gazetecileri şöyle sıraladı: “KRT programcıları Afşin Hatipoğlu ve Osman Güdü, Yeniçağ Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu sokak ortasında saldırıya uğradılar. Halk TV programcısı ve Diken yazarı Levent Gültekin İstanbul'un göbeğinde 25 kişilik bir grubun tekmeli yumruklu saldırısına uğradı. Sadece Ankara ve İstanbul'la da sınırlı kalmadı. Maalesef Anadolu'nun dört bir yanında da devam etti saldırılar. Birkaç gün önce Bursa'da yerel bir radyoda program yapan Hazım Özsu silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi. Aksaray'da Anadolu'nun Sesi Gazetesi'nden İzzet Tınmaz, Aydın'da Murat Uçkaç ve Kıymet Sarıyıldız, Uşak'ta EGEM TV'den Feyzi Tokat ve Umuhan Şahin, Rize Nabız Gazetesi muhabiri Ali Osman Ertaş ve Ankara'da Mezompotamya Ajansı'ndan Mehmet Günhan haber takibi sırasında darp edildiler. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Rektöre yönelik protestolara takip eden 20'ye yakın gazeteci ise polisin plastik mermilerinin hedefi oldu.” GAZETECİYE SALDIRMANIN BEDELİ 2 BİN LİRA Gazetecilere yönelik saldırıların cezasız kalmasını da eleştiren Çakırözer, kolluk güçlerinin failler ve onların arkasındaki güçlerin üzerine etkin bir biçimde gitmediğine dikkat çekerek, “Mahkemeler tarafından da faillere caydırıcı cezalar verilmemekte. Kasım 2019'da hedef gösterilen Korkusuz yazarı Ahmet Takan Ankara'da Dikmen'de evinin önünde beyzbol sopalı saldırıya uğradı. Saldırıda kullanılan beyzbol sopası mahkemece delil bile sayılmadı. Saldırgan ise iyi hâli dikkate alınarak 2 bin lira cezaya çarptırıldı. Dikkatinizi çekerim, Türkiye'de bir gazetecinin canına kastetmenin bedeli 2 bin lira, onu da yirmi ayda ödeyecek. Hani caydırıcılık, hani etkin cezalandırma?” diye sordu. İKİ YILDIR İDDİANAME YOK Çakırözer gazeteciler Demirağ ve Önkibar’a yönelik saldırılar sonrasında yaşanan durumu da şöyle aktardı: “Bir başka örnek, Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ hedef gösterildi ve Mayıs 2019'da Ankara'da evinin önünde 9 kişilik bir grubun sopalı saldırısına uğradı. Canına kastedildi, kafasından, kolundan yaralandı. Aradan iki yıl geçti hâlâ iddianame ortada yok. Demirağ ifadeye bile çağrılmış değil. Sabahattin Önkibar, 2 kez saldırıya uğradı, hiçbirinde tutuklama olmadı. Önce alıyor, sonra salıyorlar. Karacabey'de, Yörem Gazetesi sahibi Şaban Önen de saldırıya uğrayan gazetecilerden. ‘Bana saldıranlar ilçede elini kolunu sallayarak dolaşıyor’ diyor” dedi. SALDIRILARI MECLİS ARAŞTIRMALI Ülkede gazeteciye saldırmanın hiçbir müeyyidesinin olmadığını ve cezasızlık politikasının yeni saldırıların önünü araladığını söyleyen Çakırözer, gazetecilere yönelik saldırıların önüne geçilmesi için Meclis’te bir Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Çakırözer, “Önergemizi verdik, bu konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin araştırmasını istiyoruz. Bir araştırma komisyonu kurulsun. Gazetecilere yönelik fiilî saldırıların ardında yatan gerekçelerin, bu cezasızlık politikasının araştırılmasını istiyoruz. Gelin, destek verin, bu konuyu Meclisimiz araştırsın” dedi. ASIL DARBE MEDYAYA Çakırözer, televizyon kanalları ile gazetelere yönelik haksız hukuksuz cezalara da dikkat çekerken, bu cezaların halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğünün önünde engel olduğunu söyledi. Çakırözer, “Basın İlan Kurumu’nun Korkusuz Gazetesi’ne ilan kesme cezasına geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi. Cezalar ‘Basın özgürlüğünün ihlalidir’ dedi yüce mahkeme ama dinleyen kim! Hem Basın İlan Kurumu hem de RTÜK gazete ve TV kanallarına ceza yağdırmaya devam ediyor. Sadece mart ayında, Evrensel gazetesine beş, BirGün gazetesine iki gün ilan kesme cezası verildi. Halk TV'ye 3, Tele1'e 1 kez idari para cezaları verildi. Sözcü TV dört yüz dört gündür logo onayı bekliyor, altı üstü bir harf değişecek” dedi. İktidarın beğenmediği, duyulmasını istemediği haberlere de erişim engeli getirdiğini söyleyen Çakırözer, “Yolsuzluk, rüşvet, cinsel taciz haberleri engellenmekte. Ucu saraydakilere dokunan her haberin okunması, görünmesi engellenmekte. Biz milletvekillerinin sosyal medya paylaşımlarına dahi erişim engeli getirildiğine şahit oluyoruz” dedi. Çakırözer, Meclis’ten yaptığı çağrıda şu değerlendirmelerde bulundu: Bugünlerde sürekli bir darbe söylemi var ya hani, asıl darbe demokrasinin dördüncü kuvveti olan medyanın susturulmak istenmesidir. Asıl darbe basın ve ifade özgürlüğünü koruması gereken kamu kurumlarının ve onların başında olan kişilerin iktidarın sopalığına, iktidarın borazanlığına soyunmasıdır. Ama Türkiye'de her türlü baskıya, sansüre, yasağa rağmen gerçek gazeteciler doğruları, yolsuzlukları, rüşvetleri, gerçekleri yazmaya bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek.”