Gündem

Ankara Barosu: Yeni adli yılı kutlayamıyoruz

Abone Ol

Ankara Barosu, yeni adli yıl açılışında, "Ülkemizde yeni adli yılı maalesef kutlayamıyoruz. Ancak bizler suskunluk sarmalına girmeyen ve eşit bir dünya için herkes adına direnen avukatlar olarak yeni adli yılı büyük bir kararlılıkla karşılıyoruz" dedi.

Ankara Barosu, yeni adli yıl açılışı nedeniyle açıklama yaptı. Baro Başkanı Erinç Sağkan, yeni adli yılı kutlayamadıklarını fakat meslekleri için kararlı olduklarını söyledi. Geçtiğimiz adli yılda İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması, adaletin sosyal medyada aranması gibi gündemlerle geçirdiklerini hatırlatan Baro Başkanı Sağkan, şu şekilde konuştu: "Hukuk sisteminin neredeyse bir lütuf sistemine indirgendiği ülkemizde savunmanın temsilcileri avukatlar için her doğan günün ayrı bir mücadele anlamına geldiği yeni adli yılı karşılıyoruz. Adil yargılanma hakkının yok sayıldığı, savunma makamının yargı sisteminin dışına çıkartılmaya çalışıldığı, avukatların mesleklerini icra ettikleri her ortamda sistematik olarak şiddete uğradığı, öldürüldüğü, müvekkilleriyle özleşteştirilerek yargılandıkları, ifade ve iletişim özgürlüğünün kağıt üzerinde kaldığı, kadın cinayetlerinin zamana yayılmış bir katliama dönüştüğü, çocukların sadece çocuk değil bir taraftan da işçi oldukları; ormanların çöle, otele ya da santrallere çevrildiği; gözü dönmüş bir cinnetle işkence gören ve öldürülen hayvanların kimseler tarafından duyulmayan çığlıklarının gökyüzünü yırttığı, adaletin tecelli edeceğine olan inancın adli makamlara değil de sosyal medyada kalabalıklara ulaşılabilme umuduna havale edildiği ülkemizde yeni adli yılı maalesef kutlayamıyoruz. Ancak bizler suskunluk sarmalına girmeyen ve eşit bir dünya için herkes adına direnen avukatlar olarak yeni adli yılı büyük bir kararlılıkla karşılıyoruz." 'SÖMÜRÜ DÜZENİNİN KARŞISINDA OLDUĞUMUZU TARİHE NOT ETTİK' Meslek ilkelerinin can çekiştiğini kaydeden Sağkan, "Uzun zamandır görmezden gelinen ve makro düzeyde hiçbir adımın atılmadığı avukatların içinde bulunduğu ekonomik kaos halinin ortadan kaldırılması için Ankara Barosu olarak önerilerimizi her fırsatta ilgili makamlara ilettik. Ankara Barosu Ücretli Çalışan Avukat, İşveren Avukat İlişkisi Hakkında Prensip Belgesi'ni yayınlayarak avukatın yanında, sömürü düzeninin karşısında olduğumuzu tarihe not ettik" diye konuştu. 'SİSTEMLİ BİR YILDIRMA POLİTİKASI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ' Sağkan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: "İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede ortadan kaldırıldığı ülkemizde kadına dönük her türlü şiddetle her platformda mücadele ettiğimiz gibi Ankara Barosu çatısı altında mesleğini icra eden avukatların, stajyer avukatların ve baro çalışanlarının maruz kalabilecekleri eylemlere karşı harekete geçerek Ankara Barosu Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık, Şiddet, Cinsel Taciz ve Saldırıya Karşı Politika Belgesi’ni yayınladık. Yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı temsil eden Ankara Barosu avukatları olarak mesleğimizi evrensel hukuk ilkelerine bağlı olarak icra etmemizi engelleyecek her türlü girişimin karşısında yer aldık. Laik bir hukuk devleti olan Cumhuriyet’imiz için sergilediğimiz duruş sadece mesleğimiz değil, özgür bireyler olarak bu ülkede yaşadığımız her gün için verdiğimiz onurlu bir mücadele olarak hatırlanacaktır. Bizler; özgür bir hukuk devletinde, evrensel hukuk ilkelerine yaraşır şekilde mesleklerimizi icra etmek için mücadele ediyoruz. Bunu yaptığımı için de sistemli bir yıldırma politikası ile karşı karşıyayız. 'ADLİYELERİN TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMASI İÇİN ADIMLARIN ATILMASI GEREKMEKTEDİR' "30 Ekim 2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile protokol imzalayarak Ankara’da adliyelerin tek çatı altında toplanacağı sözü, bizzat Sayın Adalet Bakanı tarafından verildiği halde bugün huzurda gördüğünüz 6. Ek Hizmet Binası faaliyete sokularak adliye binaları parçalanmaya devam ettirilmektedir. Şimdiye kadar konusu kişi olan mobing, ilk defa kitlesel bir şekilde bir meslek grubu hedef alınarak Ankara Barosu avukatlarına uygulanmaktadır. Bizler sadece adli yargı ilk derece mahkemesi adliyeleri altıya bölünmüş Ankara’da, onlarca kata yayılmış dikey yapılanmalarda her ay milyonlarca liranın kiranın vatandaşın vergisinden ödendiği plaza adliyelerinde mesleklerini yapmaya çalışan Ankara avukatlarıyız. Özünde dezavantajlı gruplar için kullanılan adalete erişim sorunu, Ankara avukatları için bir meslek sorunu haline getirilmiştir. İstenildiğinde her şehirde aylar içerisinde bitirilen devasa yapılar, adalet söz konusu olduğunda nedense Ankara’da bir türlü vücut bulmamaktadır. Avukatı ve vatandaşı yıldırmaya odaklı bu sorun sadece avukatın mesleğine ilişkin mekânsal bir sorun değil, her gün binlerce vatandaşın da mağdur edildiği ulusal bir adalete erişim problemidir. Bu sebeple Adalet Bakanlığı tarafından adliyelerin tek çatı altından toplanması için ivedi ve gerçek adımların atılması, verilen sözlerin tutulması gerekmektedir. "Mesleğimizin hedef alındığı mobing ve kitlesel yıldırma politikası sadece mekânsal da değildir. Çoklu baro yasası ile birlikte Ankara’da ikinci baronun kurdurulması için yapılan baskı ve artık açıktan verilmekte beis görülmeyen gözdağı meslektaşlarımızın direnişiyle karşılaşsa da adını çoktan tarihin kara sayfalarına nakşetmiş tahakkümün eseridir. Mesleğini icra ederken hiçbir fiziki güvenceye sahip olmayan avukatlar aynı zamanda uzun süredir devam etmekte olan toplumsal bir şiddet eğiliminin birincil hedefleri haline getirilmişlerdir. Haciz mahalleri, duruşma salonları, görevin ifa edildiği hiçbir alan avukatlar için güvenli değildir ve hepsi potansiyel bir olay mahallidir. Avukatın müvekkili ile özdeşleştirilmesinin olgusal sonucu olan bu durum mesleğini icra eden bütün avukatları hedef almakta ancak hiçbir önlem alınmayarak sürekli olarak yeniden inşa edilmektedir. Mesleklerimize evrensel hukuk ilkelerine yaraşır bir adalet sistemi içerisinde şiddete maruz kalıp öldürülmeden, adalete erişimde dezavantajları ortadan kaldıracak, Başkent’e yakışır tek bir adliyede icra etmek isteyen; cübbesini, kalemini ve cümlelerini haksızlık nereden gelirse gelsin, kime dönük olursa olsun hukukun ve adaletin yanında yer alarak kalkan yapan tüm meslektaşlarımızla yeni adli yılda savunma mesleği, hukuk devleti ve insan hakları mücadelesinde yan yana yürümekten büyük bir onur ve heyecan duyduğumuzu umutla ve hiçbir yıldırma girişiminin, yapay tahakkümün bizleri susturmaya ya da parçalamaya yetmeyeceğinin bilinciyle tüm kamuoyuna saygıyla arz ederiz."