Cinnet hâli, sonuçlarını hesap edemeden şiddet kullanma durumudur. Psikolojide "amok", derin bir depresyon döneminin sonrasında ortaya çıkan şiddet ile sonuçlanan atakların görüldüğü disosiyatif bir ruh hâlidir. Kerim Rota, Amok Koşusu’nun hüzünlü hikayesini anlattı. Reuters her ay analistlere enflasyon tahminini sorarak bir anket yapar. 3 Haziran’da açıklanacak olan Mayıs ayı enflasyon oranı için tahminler aylık %2,4 ile %7,1 aralığında verilmiş. Ortalaması ise %4,8 olmuş. Bu ortalamadan yola çıkarak Reuters tarafından yıllık enflasyonun %76,5 olacağı tahmin edilmiş. Açıklanan oran ise % 2,98 oldu. Yılık enflasyon ise % 73,5 olarak açıklandı. TÜİK ayrıca her ay enflasyon açıklanır açıklanmaz ulaşılabilen içinde 410 ürünün fiyatının olduğu madde sepetini de yayınlamadı. TÜFE alt endekslerine 143 kalem eklenerek geçmiş aylarla karşılaştırmalı analiz yapmayı da iyice zorlaştırdılar. İstatistiki bölge bazında TÜFE verilerini de yayınlanmadı. Hatırlarsanız 19 Mayıs’ta TÜİK’de bir daire başkanı görevden alınmış, sonrasında bazı istifalar da yaşanmıştı. Bağımsız iktisatçılarca verileri takip edilen ENAG enflasyonu ise yıllık %160,7 olarak açıklandı. Tüm bunlardan sonra TÜİK’in açıkladığı verilere zaten düşük olan güvenin iyice azaldığı ortada. “Amok (gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren) Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe “cinnet” hâlini ifade etmek için kullanılan bir tanımdır. Kavram, Filipinler'de ise "juramentado" kelimesiyle bilinir. Tavşan mı canavar mı? Oysa aylardır hükümetin “şapkadan yeni bir tavşan” çıkaracağı bu tavşanın da “Enflasyona Endeksli Bono” olacağı konuşuluyordu. Haziran ayında herkesin iliklerine kadar hissettiği enflasyon %2,98 açıklanınca ihraç edilecek olası bir enflasyona endeksli bononun artık kuvvetli bir alıcısı olamayacağı da kesinleşmiş oldu. Bugüne dek oluşan yıllık %73,5 enflasyon geriye bakınca getiri açısından cazip görünse de, aynı dönemde dolar ve euroda oluşan %100’ün üzerindeki artış ile gayrimenkul ve otomobildeki artışlar bunun çok üzerinde kalıyor. Hükümetin fiyatına müdahil olacağı düşünülen enflasyona endeksli bono bunların yanında artık cazip görünmüyor. Enflasyona endeksli bono zaten hükümetin fiyatına müdahil olduğu ilk ürün de olmayacaktı. Şapkadaki ilk tavşan olan KKM’de aslında sevimli görüntüsüne rağmen geçtiğimiz 5,5 ayda doymak bilmeyen bir canavara dönüştü. Bu yazı yazılırken oluşan 16,5 dolar seviyesi ile KKM’ye kamu kaynaklarından ödenecek tutarın 120 Milyar TL’yi aşacağı hesaplanıyor. KKM aslında ne yatırımcısını ne de maliyetini ödeyeni mutlu etmeyen bir “kaybet kaybet” ürünü haline dönüştü. KKM’ye parasını yatıranlar TCMB’nin kurları baskılamak için ilk 5 ayda sattığı 40 Milyar $ nedeniyle beklediklerini bulamadılar. Döviz alıp bankalarına yatırsalar daha kazançlı çıkacaklardı. Sadece bunun için kamu kaynaklarından bugüne dek 120 Milyar TL ödenecek. Bütçe ve dış denge Kamu bütçesi de yükselen enerji fiyatları, Botaş’ın finansmanı ve KKM deliği nedeniyle açılmaya devam ediyor. Bu gidişle bütçe açığı yılsonunda 600 Milyar TL’nin üzerine çıkarak milli gelirin % 6’sını geçecek görünüyor. Dış denge tarafında da işler tatsız. Tarihin en yüksek dış ticaret açığını Nisan ayı rakamları ile gördük. 5 aylık dış ticaret açığı 43,2 Milyar $’a ulaştı. Bu yılsonunda dış ticaret açığının 100 Milyar $’ı, artan turizm gelirine rağmen cari açığınsa 45-50 Milyar $’ı bulması muhtemel. Üçüz açık Tüm bunlar “üçüz açık” sorunumuzun iyice büyüdüğünü ortaya koyuyor. İlk açık olan bütçe açığı, KKM ve enerji fiyatlarının ani artışı ile yönetilemez bir seviyeye gidebilir. Bütçenin kontrol altında tutulabilmesi için TCMB’nin “yönetilen kur” oyununu rezervlerinin son damlasına kadar sürdürmesi gerekiyor. İkinci açık olan cari açığın daha fazla artmaması içinse “yönetilen kur” da ara ara gazın serbest bırakılarak kademeli yükselişlere izin vermek gerekiyor. Oysa üretici enflasyonu %132 iken kredi faizleri %25 seviyesinde. Her işgününde 10 milyar TL kadar Türk Lirası cinsi kredi artışı oluyor. Yaratılan bunca Türk Lirası ortadayken dövizdeki yükselişlerin TCMB rezervleri satılsa bile “kademeli” olarak kalmasına imkan yok. Bir noktada “kur artışı” veya “faiz artışı” tercihi yapılma zorunda kalınacak. Üçüncü belki de en önemli olan açığımız olan “itibar açığı” ise her geçen gün derinleşmekte. Kredi risk primimiz kalıcı olarak 700 bp ve üstüne yerleşti. Bu hem dış dünyaya ödediğimiz faizi arttırıyor hem de net dış borç ödeyici olarak TCMB rezerv satışına daha bağımlı olmamızı gerektiriyor. Hükümetin geçen Eylül ayında başlattığı kimine göre Çin modeli, kimine göre Türkiye modeli olarak adlandırılan bu girişim bence yılsonunda KKMnin ilan edilmesiyle bir Amok koşusuna dönüştü. Amok Koşusu “Amok (gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren) Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe “cinnet” hâlini ifade etmek için kullanılan bir tanımdır. Kavram, Filipinler'de ise "juramentado" kelimesiyle bilinir. Cinnet hâli, sonuçlarını hesap edemeden şiddet kullanma durumudur. Psikolojide “amok”, derin bir depresyon döneminin sonrasında ortaya çıkan şiddet ile sonuçlanan atakların görüldüğü disosiyatif bir ruh hâlidir. "Amok" hâli, erkekler arasında daha yaygın gözlenmekte ve genellikle “bardağı taşıran son damla” niteliğindeki bir olayın ardından patlak verdiği gözlenmektedir. Cinnet hâlindeki kişi, kötülüğe uğradığına ya da uğrayacağına inanmaktadır. Psikiyatride ender görülen kültüre özgü sendromlar arasında sayılan “amok” hâlinin, Güneydoğu Asya bölgesine özgü olabileceği ve “kültüre özgü sendromlara” örnek gösterilebileceği de ifade edilmektedir. Bazı kaynaklar ise günümüz toplumu ile “amok” ya da cinnet hâlinin tarihsel ilişkisi irdelenerek modern endüstri toplumunda da benzer bir tablonun görülebileceğini ileri sürmektedir.” Vikipedi’de Amok koşusu yukarıdaki gibi tarif ediliyor. Cumhurbaşkanı bundan tam 6 ay önce yeni Maliye bakanını atadığının ertesi günü şunları söylemişti; Ekonominin 4 sacayağı bulunuyor. Bunlar; enflasyon, ihracat, faiz ve üretim. Enflasyon ekonomik göstergeler doğrultusunda gelişiyor. Ancak ihracat ve faiz belirlenebiliyor. Türkiyeyi üretimle büyütmek, faiz kıskacından çıkarmak ve bunun tamamen bitirilmesi için ekonomide yeni dönemibaşlattık. Kararları da bu yönde alıyoruz. Bu kararlar yeni Ekonomi politikasının uygulanması noktasında önemli. Altı aylık bir süreç öngörüyoruz. Zor olanı seçtik ama 4-5 aya toparlanacağız, 6 ay sonra ise meyvelerini yiyeceğiz. Vatandaş da bunu hissedecek. Üretimle yabancı yatırımcıların dikkatini çekeceğiz. Çin böyle büyümüş. Biz onlardan daha avantajlıyız. Biz pazara daha yakınız. Hükümetin geçen Eylül ayında başlattığı kimine göre Çin modeli, kimine göre Türkiye modeli olarak adlandırılan bu girişim bence yılsonunda KKM’nin ilan edilmesiyle bir Amok koşusuna dönüştü. Bu koşunun bitiş çizgisinin sonunda maalesef üç uçurum var. Ya Türk Lirasında kontrol dışı bir değer kaybı, ya faizlerde açık veya kapalı şok bir artış, ya da bir ödemeler dengesi sorunu. Hepsinin sonu vatandaşlar için daha yüksek enflasyon ve borç artışına çıkmakta. Çizginin hangisi olacağı mevcut politikalarda ısrarın süresine göre belli olacak.