‘Mazbata aldığım doğru değildir’
Mazbata krizinin ardından yazılı açıklama yapan Arvas, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri nedeniyle 01 Nisan 2024 tarihinden bu yana yaşanan süreçte, kamuoyunda oluşturulan haksız dezenformasyon ile şahsım, ailem ve partim yıpratılmak istenmiştir. Konu ile ilgili hukuk süreç sabır ve metanetle takip edilmiş ve sonuçlanması beklenmiştir. Her şeyden önce bir hususu kamuoyu ile samimiyetle paylaşmak istiyorum. Seçimlerden sonra mazbata aldığım hiçbir suretle doğru değildir. DEM Parti tarafından uydurulan bu yalan, vatandaşları sokağa dökmek için bilinçli bir şekilde kurgulanmış ve yayılmıştır. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı Van İl Seçim Kurulu, ilgili mahkemenin vermiş olduğu bu karar doğrultusunda, DEM Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı Abdullah Zeydan'ın seçilme yeterliğinin olmadığını değerlendirerek mazbata verilemeyeceğini, sonraki en çok oy alan ve seçilme yeterliliğine sahip ikinci sıradaki partiye mazbatanın verilmesine karar vermiştir. Yakın siyasi tarihimizde daha önce emsal niteliğinde kararlarda mevcut olup, bu husus iddia edildiği üzere siyasi değil, hukuki bir karardır.‘Kayyum olmak gibi bir düşüncem yok’
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Van İl Seçim Kurulu Başkanlığının kararına itirazda bulunarak konuyu en üst merci olan Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına taşımıştır. Yüksek Seçim Kurulu 03.04.2024 tarihinde itirazı değerlendirerek, mazbatanın DEM Parti adayına verilmesine hükmetmiştir. Kararı saygı ile karşılıyor, memleketimize hayırlı olmasını diliyorum. Her siyasi partinin seçim öncesi veya sonrası yaptığı üzere, AK Parti olarak bizde kanuni haklarımız çerçevesinde tespit edilen usulsüzlüğün düzeltilmesi amacıyla müracaatta bulunduk. Seçim çalışmalarımız kapsamında da ifade ettiğim gibi, tek amacımızın kazanmak olduğunu, kayyum olmak gibi bir düşüncemin olmadığını açıkça beyan etmiştim. O gün duruşumuz, tavrımız ve çizgimiz neyse bugün de odur. Bu süreçte hukuki sürecin bitmesini beklemeden, bir hak arama yöntemi olarak insanları sokağa dökenler, bu işin asıl sorumlularıdır. Üç gün boyunca Van’da hayatın akışını durduracak şekilde şiddeti teşvik eden, cadde ve sokakları terörize eden, vatandaşın canına ve malına kast ederek, kamu zararına sebep olan siyasi anlayışı kınıyorum.‘Yapılan hakaretler kabul edilemez’
Bu vandallık başta esnaf, memur, çalışan ve öğrenciler olmak üzere tüm Vanımızı mağdur etmiş, hemşerilerimizi üzmüş ve geçmiş günleri tekrar hatırlatmıştır. Demokrasi, terör ve şiddet asla bir arada olmaz. On yıllardır kaos ve şiddetten beslenen bu zihniyet her fırsatta şehrimize bu kâbusu yaşatmaktadır. Bugüne kadar siyaseti hiçbir zaman menfaatlerim için yapmadım. Siyasetteki yegane gayem hemşerilerime, şehrime ve ülkeme hizmet etmek olmuştur. Kişisel hırslarını ve menfaatlerini memleketimizden büyük görenlere, terör ve şiddet ile şehrimizin huzuruna bozanlara karşı, yılmadan daha kararlı bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğim. Bu süreçte şahsım, ailem ve AK Parti mensuplarımıza günlerdir yapılan hakaret ve tehditler kabul edilebilir değildir. Hakikat gün gibi ortadayken, şer odaklarının algı ve iftiralarıyla, edep ve haya sınırlarını aşarak, bize ağza alınmayacak laflar edenlerin payesini düşecek şekilde söylediklerini kendilerine iade ediyorum. Konuyu özünden saptırarak haksız ve mesnetsiz bir şekilde DEM Parti'nin ağzıyla konuşan, aklıyla düşünen ve bu sebeple şahsımı zan altında bırakan, hedef gösteren herkesi de Yüce Allah’ın adaletine havale ediyorum."ü