AKP eski İstanbul Milletvekili Emin Şirin katıldığı bir televizyon programında Abdullah Gül ile Ali Babacan'ın önderliğinde kurulacak olan yeni parti hakkında çarpıçı açıklamalarda bulundu. AKP eski milletvekili Emin Şirin, TV5 televizyonunda yayınlanan Mehmet Ali Kayacı ile Buluşma Noktası programına katıldı. Abdullah Gül ve Ali Babacan'ın önderliğinde kurulacak olan yeni parti hakkında açıklamalarda bulunan Şirin, Fehmi Koru ile Beşir Atalay'ın da kurmay ekipte yer alacağını söyledi. İşte Şirin'in yeni parti ile ilgili açıklamalarından öne çıkan başlıklar: YENİ PARTİ ÇIKIŞI Yeni Parti girişiminde bulunan arkadaşların gidişatına baktığımda, Sayın Davutoğlu ile dün bir buçuk saatlik bir sohbet yaptık. Davutoğlu hakikaten partinin içinde hala bir değişim olabilir mi? ümidini azda olsa taşıyor. Ama konuşmaktan vazgeçmeyeceğini ve konuşmaya devam edeceğini söylüyor. Sayın Erdoğan'lı mı Erdoğan'sız mı? Bunu zaman göstericek. Bunun kararını kendi vericektir. Ama Davutoğlu'nda gördüğüm, hakikaten kararlılık doğru gördüklerini susmadan parti içinde düzelmesi gereken konuları hem Türkiye için hem Parti için söyleyecek. Bunun devam edeceği muhakkak. BEŞİR ATALAY’DA VAR Sayın Abdullah Gül, Ali Babacan ve orda Beşir Atalay‘ın ismini unutuyoruz. Nihat Ergün de biraz kenarda benim anladığım kadarıyla bu işin esası Abdullah Gül, Beşir Atalay, Ali Babacan ve hatta Fehmi Koru. İçeride olanların anlattıkları sistem bu oluyor. Bu sisteme baktığınızda, onlarda birikmiş problemleri devralmak istemediklerini ortaya koyuyorlar yani AK Parti‘de o kadar birikmiş organizasyon problemleri, teşkilat problemleri alışkanlılar vs.. Enkaz onların kendileri kullanmadığı müddetçe ben kullanmak istemem.
Ahmet Davutoğlu Financial Times’a konuştu: AKP’de derin bir mutsuzluk var
BİZ HİÇ HATA YAPMADIK DİYEMEZLER Ama şöyle Davutoğlu 1998-1999' daki Abdullah Gül gibi Fazilet Partisi'nin içindeki yenilikçi hareket gibi değerlendirebiliriz. Buna mukabil Sayın Erdoğan ve diğer arkadaşlar da Fazilet kapatılsında Yeni Parti'yi kuralım diye bekleyenler gibi değerlendirebiliriz. İkiside mahbuldür ikiside doğrudur. Ben senelerce geç kalınmasına ve bugün gelinen noktada meşguliyet olmasına rağmen en büyük meşguliyet Abdullah Gül'dedir. Kendilerinin bu çıkışlarını çok hayırlı buluyorum.Bu durum hayırlı ve doğru çıkışlardır. Bu insanların hiçbiri hakkında da bir hırsızlık şaibesi, para pul işlerine karıştığı şaibesi, hiçbiri hakkında da yoktur. Bu da müspet bir şeydir. Bu çercevede yaptıklarından dolayı eleştiriler var. O konuda da biz hiç hata yapmadık diye çıkarlarsa çok ciddi bir problem olucaktır.GÜL SUSKUNLUĞUNU BOZMALI ARTIKBu konuda Abdullah Gül'ün konuşması lazım, ben çünkü Ali Babacan''ı takriben bir sene önce dinledim vali toplantısında çok takdir ettim. Konuşmasında o günkü şartlarda yapılan işlerin bugün için doğru olmadığını öncelikleri başka türlü değerlendirmesi gerektiğini bugünkü tecrübeyle başka türlü bakabileceğini çok açıklıkla anlattı. Ben kendisine yapısal reformlar ne olmalıdır diye sorduğum da herkes yapısal reform diyor 5 madde altında topladığı yapısal reformlar ki bir kısmını hakikaten geç kaldık hata ettim, ettik diyerek anlatması çok takdir edilecek bir şeydir. Şahsi düşüncem Ali Babaca'nın şekli ne olursa olsun ben Türkiye'ye çok iyi hizmet edebilecek bir kişi olduğunu düşünüyorum. GÜL VE BABACAN BİR ADIM ÖNDE Ahmet Davutoğlu'na baktığımda ise belki bazı konuları parti içi disiplin dolayısıyla yapmak mecburiyetinde kaldığını söylemeye çalışıyor. Ama onunda bazı muhasebeleri yapıp ben bu konularda doğru yapmadım diye çıkmasının faydası olucağı kanaatindeyim ancak Abdullah Bey'e geldiğim zaman çok daha ciddi bir tenkidim var. AK Parti'den çıkıpta yol alabilecek hangisi? Bunu seçmen nezdinde oy alabilme potansiyeli olarak soruyorsanız tabiki şu anda 'Abdullahgiller' diyelim 'Babacangiller' daha önde görünüyorlar, potansiyel itibari ile çünkü Sayın Davutoğlu'nun bir hem meziyeti hem de eksikliği var. Devlet adamı olarak ortada duruyor ama oy alabilme tecrübesi yok ve bununlada uğraşmamış bugüne kadar."
Babacan’ın gündemi: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yargı bağımsızlığı