Rama Enerji Şirketi’nin Aydın’ın Germencik ilçesi ve İzmir Selçuk’un Havutçulu, Çamlık ve Gökçealan’ı kapsayan Jeotermal Enerji Santrali (JES) Projesi için gerçekleştirilmesi planlanan Halkın Katılımı Toplantısı, halkın tepkisi nedeniyle yapılamadı.

Gazeteci Özlem Gürses'ten ilk açıklama: Korkmadım, öyle olsa gazetecilik yapamayız Gazeteci Özlem Gürses'ten ilk açıklama: Korkmadım, öyle olsa gazetecilik yapamayız

Daha önce iki kez mahkemeden dönen proje için geçtiğimiz aylarda ÇED sürecini başlatan firmanın üçüncü girişimi de halkın tepkisiyle karşılaştı. Projeye ilişkin bugün yapılması planlanan toplantı, halkın şirket yetkililerini alana almaması nedeniyle gerçekleştirilemedi. 

Selçuk Kent Konseyi Başkanı Güllü Kartal, projeye karşı daha önce alınan mahkeme kararlarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

“İlk süreç Naipli’de bir kuyu açılmasıyla başladı. Sonra Havutçulu’ya geldiler. İki kez burada kuyu açma girişimleri oldu. Burada halk toplantılarıyla engellendi. Belediyemiz ve muhtarlarımız dava açtılar İki davayı da kazandık. Bu üçüncü gelişleri. Her gelişlerinde kuyu sayısını artırarak geliyorlar. Doğamıza zararı çok olacak. Çünkü burası üzüm, incir, zeytinin ana vatanı. Her tarafımız yemyeşil. Ama bu sıcak su, saldığı sülfür gazı ve o gazla beraber havada oluşan yağmurlar düştüğü zaman ürünlere çok büyük zarar veriyor. Vatandaş için çekilecek çile olmuyor. Çoluğa çocuğa ne kalacak? İnsanlar tarımla geçiniyor. Ama bunların gözü ve keseleri doymadığı için kuyu sayısını artırarak geliyorlar. Amaçları daha fazla kar yapmak. Yaptıkları işi doğru yapsalar belki zarar vermeyecek ama doğru yapılan bir örnek yok ki ülkemizde. Germencik’i görüyoruz. Aydın’da kanser oranları ne kadar yükseldi. Aynı şeyler burada da mı olsun? Çoluğumuza çocuğumuza yazık değil mi? Biz çocuklarımıza, torunlarımıza ne bırakacağız? Kuşadası’na kadar etkilenecek bu bölge. Zaten Germencik bitmiş durumda. Derdimiz torunlarımız, çocuklarımız.”

'Bundan sonra esir altına mı gireceğiz'

Havutçulu köyünün 78 yaşındaki sakini Ayşe Hakkın, JESin’ bölgedeki toprağa zarar verdiğini belirterek şöyle konuştu:

“Her şeyimize zarar veriyor, her şeyimize zarar verecek. Görüyoruz. Her yerde ağaçlar kuruyor, yeraltı suları ısınıyor. Sen sebze yetiştirmezsen ben üzüm yetiştirmezsem ne yiyeceğiz? Biz eşek gibi çalışıyoruz, siz bey gibi yiyorsunuz. Parayı alıyorsunuz Biz ne para yüzü görüyoruz ne mal yüzü görüyoruz. Bir şey görmeyeceğiz. Biz kendimiz kazanmazsak bir şey yiyemeyiz. Biz hiçbir şey istemiyoruz. Önünüze bir salkım üzüm koysam, bir kaynar su koysam bir çam balı koysam hangisini seçersiniz? Biz bu vatanın insanıyız. Ben 78 yaşındayım. Bu zamana kadar hür doğmuşuz hür yaşamışız. Bundan sonra esir altına mı gireceğiz?”

'Biz bilincindeyiz her şeyin, istemiyoruz'

Bölge halkından Selma Hakkın, JES’e karşı şu ifadeleri kullandı:

“JES olayını istemiyoruz. Geleceğimiz için çocuklarımız için… İstemiyoruz. Bitkilerimiz, sebzelerimiz, ağaçlarımız… Kötü sonuçlanıyor. Biz bilincindeyiz her şeyin, istemiyoruz. Zeytinimiz, üzümümüz, çileğimiz var. Aydın bölgesindekiler görüp duyuyoruz. İncirleri çok kötü durumda. Artı kanser hastalığı çok fazla artmış. O yüzden istemiyoruz.”

Üstdağ: Ne malımız ne mülkümüz olacak

Bölge halkından 86 yalındaki Mürüvet Üstdağ, tarım ve doğa için JES’lere karşı çıkılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Sizler için yapıyorum. Kendim için değil. Ben 86 yaşındayım. Sizin geleceğiniz var. Çoluğunuz çocuğunuz olacak. Bunlar temiz nefesi nereden alacaklar, temiz suyu nerede bulup içecekler? Ben giderim. Belki görürüm belki görmem ama sizin büyük bir geleceğiniz var. Gençlerin yarın hastalıktan başları kalkmaz. Ne malımız ne mülkümüz olacak. Hepsini elimizden alacaklar. Gençler için çok önemli bu gelecek. Köylü olmasa bu şehirli ne yer? Millet varsa biz varız. Ne demiş Atatürk, ‘Köylü milletin efendisidir.’ Bunu da bilmezse bu insanlar yazıklar olsun. Herkesin ‘Hayır’ demesi gerekiyor. 100 yaşına girsem yine ‘Hayır’ derim.”

Kaynak: anka