Problem çözücüler, problemin köküne ulaşana kadar, sonsuz bir merakla sorular sormaya ve varsayımlara meydan okumaya devam ederler. Bu sayede yaratıcılığın motorunu ateşleyerek geniş bir alternatif evren yaratırlar. Seçimler bitti ve 13. Cumhurbaşkanı yeniden Recep Tayyip Erdoğan oldu. Kendisini tebrik ediyor ve ülkemize milletimize hayırlı olmasını diliyoruz. 2018 yılından itibaren uygulanan ekonomik politikaların makro dengeleri bozduğunu rakamlarla görmek mümkün. Dengeleri bozulan ekonomide tüketici ve ekonomik güven endeksinin yukarı gidişinin ana sebeplerine de bakmak gerekir. Hemen hemen tüm ekonomistlerin üzerinde mutabık kaldığı nokta, bundan sonrasında Türkiye’yi oldukça zorlu bir dönemin beklediği yönünde. Hangi iş insanı, hangi sanayici ile konuşsanız söyledikleri tek şey var belirsizlik. Belirsizlik gerçekten de baş edilmesi en zor olan problemlerden.  Daha önceki yazılarımda şunu söylediğimi çok net hatırlıyorum. Riski fiyatlarım ama belirsizliği asla. İşte tam bu noktada, içinde bulunduğumuz belirsizliği ölçülebilir bir risk hâline nasıl sokabiliriz onu anlatmaya çalışacağım. İşletmeler, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve politikada yıllarca süren problem çözme deneyimleri, büyük problem çözücülerin doğuştan değil, sonradan edinilen yetenekli insanlar olduğunu göstermiştir. Bu bireyler, özellikle açık ve meraklı bir zihniyete sahip olurlar ve en bilinmez problemleri bile çözmek için sistematik bir süreç izlerler. Her koşulda harika bir problem çözücüdürler ve belirsizlik koşulları en yüksek olduğunda, en parlak zekâya sahip olduklarını belli ederler. Belirsizlik altında isabetli ve doğru karar almalarını sağlayabilen yaklaşımı aşağıdaki altı maddede saymanın doğru olacağını düşünüyorum:
  1. Problemin köküne ulaşana kadar, sonsuz bir merakla sorular sormaya ve varsayımlara meydan okumaya devam ederler. Bu sayede yaratıcılığın motorunu ateşleyerek geniş bir alternatif evren yaratırlar.
  2. Belirsizliği hoş görürler ve mütevazı kalırlar: Kesinliği ima eden çözümleri sorgulayarak, bilimsel alçakgönüllülükle mükemmeliyetçiliği benimserler. Olasılıkları tahmin etmeye uğraşırlar, bu tahminler yanlış olsa bile iyi kararlar alabilmek için geniş bir alternatif evren yaratırlar.
  3. Bir tane değil, birkaç bakış açısı kullanırlar: Problemi birden fazla açıdan görmeye çaba sarf ederler ve tanıdık kalıpların ötesine bakarlar. Aynı fotoğraf makinesinin objektifinde olduğu gibi diyaframı genişletmek, görüş alanının dışındaki tehditleri veya fırsatları ortaya çıkarabilir.
  4. Mevcut davranışı takip ederler: Bir çözümün yönlerinde gözlemlenebilir belirtilerin olup olmadığını veya hipotezleri test etmek için deneyler yaparlar. Karmaşık problemler, var olan verilere dayanmak yerine belirli belirsizlikleri azaltmak için deneyler tasarlamayı gerektirir.
  5. Toplu zekâ ve kalabalığın bilgeliğine başvurun: Kendi deneyimlerinin yanı sıra, çeşitli farklı deneyim ve uzmanlıklara dayanır ve sürekli araştırmacı olurlar. Takımları dışındaki insanları içeren beyin fırtınası oturumları düzenleyerek farklı fikirlerin çatışmasına olanak verirler. Fikirler üretmek için daha geniş kitle kaynakları yarışmaları düzenlerler. Ortak akılla hareket etmeye özen gösterirler.
  6. Eylemi sürdürmek için göster ve anlat: İzleyicilerini problemle bağlantılı hâle getirir ve mantık ve ikna kombinasyonları kullanarak harekete geçirirler. Mantıklarını görsel olarak sunacak yollar bulurlar, böylece cevaplara giden yolu tartışılabilir ve benimsenebilir kılarlar.
Sistematik bir süreç, bir dizi adım veya aşamadan oluşan bir planlama, uygulama ve değerlendirme sürecidir. İş süreçleri, bilimsel yöntemler, kalite yönetimi ve benzeri alanlarda sıkça kullanılır.
Büyük problem çözücülerin zihniyetleri kullandıkları yöntemler kadar önemlidir. Bu altı yaklaşımı benimseyerek, bireyler yüksek belirsizlik seviyeleri altında radikal yeni olasılıklar ve alternatifler yaratabilirler. Bu yaklaşımlar geniş bir yelpazede yardımcı olabilirken, aşırı belirsizlik durumlarında önemli yol gösterici hale gelirler. Bugün şirketler için uygulamaya konulabilecek en akıllı yolun, ekonomide ortaya çıkan belirsiz süreci aşama aşama yukarıda sayılan maddeleri göz önüne alarak ve beyin fırtınası ile çözümler üretecek takımları ve bu takımlara liderlik yapacak kişileri oluşturmaya başlamaları olduğu düşünülebilir. Bu işe başlamanın en mantıklı yolu da sistematik bir süreç yapılandırmasıdır. Sistematik bir süreç, bir dizi adım veya aşamadan oluşan bir planlama, uygulama ve değerlendirme sürecidir. İş süreçleri, bilimsel yöntemler, kalite yönetimi ve benzeri alanlarda sıkça kullanılır. Genel olarak, sistematik bir süreç aşağıdaki adımlardan oluşur:
  1. Hedef belirleme: Sürecin amacını ve hedeflerini belirlemek önemlidir. Hedefler spesifik, ölçülebilir, ulaşılabilir, gerçekçi ve zamana bağlı (SMART) olmalıdır.
  1. Veri toplama ve analiz: Sürecin başarısı için gerekli olan verileri toplamak ve analiz etmek önemlidir. Bu adımda, mevcut durumu değerlendirmek, kaynakları belirlemek ve potansiyel sorunları tespit etmek için veri analizi yapılır.
  1. Planlama: Sürecin nasıl uygulanacağını belirlemek için bir plan yapılır. Bu adımda, kaynakların tahsis edilmesi, görevlerin atanması, süreç akışının oluşturulması ve gereksinimlerin belirlenmesi gibi planlama faaliyetleri gerçekleştirilir.
  1. Uygulama: Planın pratiğe döküldüğü adımdır. Belirlenen süreç adımları uygulanır, kaynaklar kullanılır ve görevler tamamlanır. Bu aşamada, süreçteki değişikliklerin yönetimi ve uygun kontrollerin sağlanması da önemlidir.
  1. İzleme ve kontrol: Sürecin ilerlemesini izlemek ve kontrol etmek önemlidir. Bu adımda, performans göstergeleri belirlenir, süreçlerin izlenmesi ve değerlendirilmesi yapılır. Var olan sorunlar tespit edilir ve düzeltici eylemler alınır.
  1. Değerlendirme ve iyileştirme: Süreç sonuçlarının değerlendirilmesi ve iyileştirmelerin yapılması gereken alanların belirlenmesi önemlidir. İyileştirme fırsatları tanımlanır, düzeltici ve önleyici eylemler uygulanır ve süreç performansı sürekli olarak gözden geçirilir.
Sistematik bir süreç, bu adımların tekrarlanması ve sürekli olarak iyileştirme çabalarının devam etmesiyle sürdürülür. Bu şekilde, sürekli gelişim sağlanır ve hedeflere daha etkili bir şekilde ulaşılır. Önümüzdeki yolun iniş çıkışlarla dolu olduğunu kabul etmemek mümkün değildir. Sadece ortaya çıkan siyasi tablo değil, global anlamdaki bir çok belirsizlik de bu zorluklara neden olmaktadır. Başarısızlık denizinde bahanelerle gemi yüzdürmektense ortaya çıkan durumları birer fırsat olarak değerlendirmek başarının anahtarı olacaktır.