Daha dehşet verici olanı burada gazeteciler öldürülüyor.
Amerika kıtasında basın için en tehlikeli ülke Meksika. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması, 180 ülkede gazetecilerin ve medyanın durumunu belgeleyen raporunu açıkladı. Bu rapora göre Meksika 144'üncü ülke olarak gazetecilerin çalışma koşulları açısından kırmızı ışık yakılan ülkelerden biri olduğu açıklandı.
Meksikanın durumu Libya, Çin, Sudan, Suudi Arabistan ve Mısır gibi “çok ciddi durumlara” sahip ülkelerle birlikte anılıyor.
Raporda, 2018’de 10 gazetecinin cinayete kurban gittiği belirtilirken bu rakamın Afganistan’da 14 olduğunun altı çizildi.
Buna ek olarak, 2019'un ilk iki ayında RSF, dünyadaki en az altı gazetecinin öldürüldüğünü belgelemiş, bu vakalardan ikisi Meksika'da, üçü Afganistan'da ve biri Gana'da gerçekleşmiş.
Yine bu raporda politikacıların ve kamu görevlilerinin yolsuzluğa bulaşmalarının bir sonucu olarak özellikle yerel düzeyde, organize suç üyeleriyle (Meksika'da) olan karmaşık ilişkiler halkın haber alma hakkını ve gazetecilerin güvenliğini tehdit eden bir olgu olduğu vurgulanmaktadır.
Andrés Manuel López Obrador'un 1 Aralık 2018’de Cumhurbaşkanlığı’na gelmesinin ardından basınla merkezi iktidar arasında kurulan iyi ilişkilerin bir sonucu olarak raporda birkaç sıra yükselmiş. Buna rağmen durum pek de iç açıcı değil.
Meksika, Afganistan (121), Etiyopya (110), Pakistan (142), Uganda (125), Filistin (137), Lübnan (101), Brezilya (105) gibi ülkelerin altında yer almaktadır. Kolombiya (129), Nikaragua (114), Bolivya (113), El Salvador (81), Guatemala (116), Şili (46), Arjantin (57), Ekvador (97) ve Paraguay (99) yer aldığı listede 144'üncü.
Cinayetlerin yüksekliği Meksika'daki özel durumu daha net anlatıyor. Yani burada gazeteciler sadece hapsedilmiyor, öldürülüyor.
Ülkemizin gerçeklerini anlamak sağlıklı sonuç alıcı uygulamaları yaşamak geçirmek için Dünyaya daha sık bakmamız gerekecek.
1 Mayıs'ı Meksika'da yaşadık. Devrimlere şahitlik etmiş Zocalo Meydanında, yani Başkanlık sarayının önünde yüzbinlerce işçiyi, başkanı hedef alan sloganlarıyla görmek muhteşemdi. Meydanda Marks, Lenin, Stalin posterler, İspanyolca şarkı ve sloganlarla 1 Mayıs'ın tarihsel şanına uygun biçimde kutlandı. Sabahın erken saatlerinden itibaren yürüyüş kollarıyla başlayan şöleni gördükçe "Neden bizde bunlar olamıyor" diye hayıflandık. En keyiflisi de yoldaşlara Türkiye'den geldiğimi söylediğimde platforma alınmamdı.
Hasta Luego.