Zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür…

Abone Ol
Sayın Şimşekin geçmiş dönem tecrübeleri, ekonomi ve finans alanındaki bilgisi, içinde bulunduğumuz karanlık tabloda ışığı gösterebilecek bir iyimserliği topluma ve yabancı yatırımcılara sağlamış gibi görünüyor. Seçimler bitti ve olağan gündemimize döndük. Seçim sonrası kurdaki yukarı yönlü hareket yine hayat pahalılığını ve gelecek zamları düşündürmeye başladı. Seçim sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna Mehmet Şimşek’in geçeceği ile ilgili yapılan haberler gerçek oldu ve Sayın Şimşek ekonominin başına geçti. Yurtdışı yatırımcılar tarafından bilinirliği ve kredibilitesi yüksek, ekonomi ve finans alanındaki bilgisi tartışma götürmez olan Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığı devir teslim töreni sırasındaki söylemleri herkes için bir umut ışığı oldu. Mehmet Şimşek’in bu törende yaptığı konuşmasının önemli olan kısmı, noktası virgülüne dokunmadan şöyle. Hükümetimizin temel hedefi toplumsal refahı artırmaktır. Önümüzdeki dönemde bu hedefe ulaşmada, şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiyenin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır. Küresel zorlukların, jeopolitik gerginliklerin arttığı bir konjonktürde, kurumsal kalite ve kapasitemizi güçlendirerek makro finansal istikrarı önceliklendireceğiz. Vakit kaybetmeden Orta Vadeli Program çalışmalarına başlayacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme için mali disiplinin tesis edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedefimiz olacaktır. Orta vadede enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesi, her alanda öngörülebilirliğin artırılması, cari açığı azaltacak yapısal dönüşümün hızlandırılması ülkemiz için hayati önem taşımaktadır. Uygulanacak maliye politikası ve yapısal reformlarla, Merkez Bankamıza enflasyonla mücadelede destek olmak temel politikamız olacaktır. Bu öncelikler çerçevesinde çalışmalarımızı eşgüdüm içinde ilgili bakanlıklar ve kurumlarımızla güçlü bir koordinasyon sağlayarak yürüteceğiz. Bu yoğun dönemde en büyük yardımcım bakanlığımızın değerli kadroları olacaktır. Hem başbakan yardımcılığı hem de Bakanlık yaptığım dönemden biliyorum ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı güçlü insan kaynağı ve liyakatli kadrolarıyla her zaman ön planda olmuştur. Attığımız her adımın, aldığımız her kararın ülkemize duyulan güveni ve istikrarı güçlendirmeye devam ettirmesi önem arz etmektedir…….” Bu konuşma birçok mesajı içeriyor ve ileriye dönük birçok beklentiyi de içinde barındırıyor. Özellikle, adına Yeni Ekonomi Programı denilen ve enflasyonu son 21 yılın zirvesine taşıyarak hemen hemen tüm makroekonomik dengeleri bozan programın, hiçbir rasyonelliğe dayanmadığını bu konuşmadan anlamak ve Mehmet Şimşek’in de aynı görüşte olduğunu anlamak mümkün. İkinci önemli nokta küresel zorlukların ve jeopolitik zorlukların farkındalığı ile kurumsal kalite ve kapasitemizin yükseltilmesi vurgusu. Bu noktadaki beklentim Sayın Şimşek’in ekonomiyi ve özellikle fiyat istikrarını etkileyebilecek kurumların çalışma prensipleri ile ilgili atılacak adımlarda cesurca davranması olacak. Ekonomiyi ilgilendiren kurumlar denildiğinde akla gelen en önemli kurumların başında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Borsa İstanbul (BİST) geliyor.
Yapılan açıklamadan anlaşılan üçüncü önemli nokta henüz bir plan ve programın olmadığıdır. Çözülmesi son derece ivedilik isteyen büyük sorunların beklediği Türkiye ekonomisi için geçen her dakika altın değerindedir.
Kurumların bağımsız olarak çalışmasının ve liyakate dayalı kadrolarla işlerlik kazanmasının öneminin ne kadar hayati önemde olduğunu son beş yıllık süre içinde yaşayarak öğrendik sanırım. Bu çerçevede TCMB’nin bağımsız olarak Para Politikasını belirlemesi ve fiyat istikrarının sağlanabilmesi için rasyonel zemine dönülmesine bu noktadan başlanması gerektiği çok açıktır. TCMB başkanı olarak atanan Hafize Gaye Erkan’nın geçmiş dönem tecrübeleri, ekonomi ve finans alanındaki bilgisi liyakate dayalı bir atamanın yapıldığını işaret etmektedir. Bağımsız karar alabilme konusundaki uygulamaları da yakından takip ederek nasıl adımlar atılacağını önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. Daha henüz çok erken olmasına rağmen TL’nin seçim sonrasında %17’lik değer kaybı sonrasında, eski sistemde olduğu gibi, Kamu Bankaları vasıtasıyla belirli seviyelerden şeffaf olmayan yöntemlerle müdahale ediliyor olması, bankalara günlük olarak kurumların döviz ihtiyaçları için satış limiti konuluyor olması, rasyonel zemine dönüş anlamında ne kadar doğru mesaj verdiği sorgulanmalıdır. Bakan olarak Sayın Şimşek’in atandığının belli olmasının hemen sonrasında pozitif anlamda tepki vermiş olan Türkiye risk priminin, bir günde kaybedilen 2 milyar dolar üzerindeki rezervle birlikte ortaya koyduğu negatif tepki bir sinyal niteliğindedir. Seçim sonrasında 665 civarındaki 5 yıllık Türkiye kredi temerrüt takas oranı (CDS) atamanın yapılması sonrasında 480’li seviyelere indikten sonra, TCMB’nin kamu bankaları vasıtasıyla 2 milyar dolar rezerv kaybettiğinin anlaşılması ertesinde yeniden 520’li seviyelere çıkmıştır. Bunun yanında yapılan atamalar içinde BDDK başkanlığına getirilen ismin TCMB başkanı Şahap Kavcıoğlu olması, Sayın Şimşek’in kadro kuruluşunda tam yetkili olup olmadığı hakkında şüphe uyandırmıştır. TCMB’nin uygulayacağı para politikasının reel ekonomiye aktarılacağı en önemli kurumlar bankalardır. Bu noktada bankaların düzenleme ve denetiminden sorumlu kurum olan BDDK’ın yönetimine getirilen Sayın Kavcıoğlu’nun TCMB’deki başarı karnesi kamuoyunun takdirindeyken, bu atamanın verdiği sinyal de kafa karıştırmaktadır. Sayılan diğer kurumlarda yeni atama yapılıp yapılmayacağı, kurumların fonksiyonel olarak nasıl çalışacağını da hep birlikte ilerleyen dönemlerde yakından izleyip göreceğiz. Bu noktada TÜİK’in de hayati önemde olduğunun altını çizmeden geçmeyelim. Yapılan açıklamadan anlaşılan üçüncü önemli nokta henüz bir plan ve programın olmadığıdır. Çözülmesi son derece ivedilik isteyen büyük sorunların beklediği Türkiye ekonomisi için geçen her dakika altın değerindedir.
Ortaya konulacak programın kredibilitesini tamamlayacak hatta tam olarak güven oluşturacak en önemli nokta hesap verilebilirliktir. Sayın Şimşek bu konuşmasında değinmese de daha sonra yayınladığı mesajlarda hesap verilebilirliğin önemine vurgu yapmıştır.
Ortaya konulacak programın kredibilitesini tamamlayacak hatta tam olarak güven oluşturacak en önemli nokta hesap verilebilirliktir. Sayın Şimşek bu konuşmasında değinmese de daha sonra yayınladığı mesajlarda hesap verilebilirliğin önemine vurgu yapmıştır. Geçtiğimiz dönemde uygulanmış politikalar neticesinde artan yoksulluk, rekor kıran enflasyon, bozulan gelir dağılımı ve yine rekorlar kıran servet transferi nedeniyle toplum ağır bir bedel ödemiştir. Toplum bu bedeli öderken, bu politikaları uygulayanların hiçbir şey olmamış gibi hesap vermeden yoluna devam etmesi vicdanlarda önemli bir yara açacaktır. Bu nedenle atılan her adımın, alınacak her kararın ülkemize duyulan güveni artırması ve istikrarı güçlendirmesi için hesap verebilirlik ilkesinin uygulanması da olmazsa olmazdır. Umut zorlukların ortasında bile ışığı görebilme yeteneğidir, ancak bir strateji olamaz Sayın Şimşek’in geçmiş dönem tecrübeleri, ekonomi ve finans alanındaki bilgisi, içinde bulunduğumuz karanlık tabloda ışığı gösterebilecek bir iyimserliği topluma ve yabancı yatırımcılara sağlamış gibi görünüyor. Fakat bu kadar ağır ekonomik bir tablodan çıkışın bir stratejisinin olması gerekliliği çok açık. Bu stratejiyi Türkiye’yi içine düştüğü çukurdan çekip çıkaracak güçlü bir zincir gibi olmalıdır. Bu zinciri oluşturan halkaların bağımsız kurumlar, kurumlara yapılacak liyakatli atamalar, ekonomik program ve planlar, şeffaflık, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik, çağdaşlık ve güncellik olduğu akılda tutulduğunda zincirin gücünün en zayıf halka kadar olacağı da son derece açık olacaktır. Halkaları güçlü bir zincirin düştüğümüz bu derin kuyudan bizleri çıkartabilmesi umutlarını taşıyacağız...