Zaman daralıyor…

Abone Ol
Toplumun ikna edilmesi için de zaman daralmakta. Sürecin yönetiminde sorumluluk her zaman olduğu gibi liderlerin omuzlarında. Ha yıkıldı ha yıkılacak diye beklenen 6lı Masanın kriz üreten değil, krizlere çare üreten bir masa olduğunu anlatma zamanı.    Seçimlerin yasal olarak öngörülen 18 Haziran 2023 öncesinde yapılacağı neredeyse kesinleşti. Kesinleşmemiş olan kısım seçimlerin tam tarihi. Her ne kadar iktidar kanadından yapılan son açıklamaya göre 14 Mayıs 1950 seçimlerine gönderme içeren 14 Mayıs 2023 tarihi ortaya atılmış olsa da, bu konuda kesin bir karar henüz ortada yok. Bu tarih, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Ocak’taki AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağını açıklaması ile ortaya atılmış oldu. Öncelikle açıklanan tarih oldukça manidar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs tarihini “Yeter, Söz Milletindir” sloganıyla seçimi kazanan Demokrat Parti benzeri bir zafer kazanacakları iddiasıyla belirlediklerini belirtmişti. Tarihin seçiminde bilinçli bir ironi var mı anlamak zor. İroni varsa bunun mevcut iktidar aleyhine iki yönlü ironi içerdiğini anlayamamış olmaları da ilginç. CHP’nin 1923-1950 arasındaki tek parti iktidarına dur diyen bir sloganı mevcut iktidarın kimin iktidarına karşı kullanacağı merak konusudur. Bundan önceki 21 yıl boyunca tek başına iktidar olan ve eleştirdikleri CHP tek parti döneminin uygulamalarına öykünen bir iktidar kime dur diyerek yola çıkacak. Sloganın içerdiği ikinci ironi ise söz ve yetkinin millete verilmesidir. Bu kısımdaki millet ifadesi muhalefet ve halk tarafından rahatlıkla Millet İttifakı olarak okunabilir. Sloganın sahibi olan Demokrat Parti’nin 73 yıl sonraki düşünsel ve ideolojik mirasçısı olan ve aynı ismi taşıyan partinin 6’lı Masa’nın ortaklarından olduğunu hatırlatmak gerekir. Sonuçta hem seçimin tarihi hem de atıf yapılan slogan Muhalefete atılan bir pas olarak yorumlanabilir. Muhalefetin bu pası gole çevirip çeviremeyeceğini seçimlerde hep birlikte izleyeceğiz.
İktidar kanadının tek başına belirlemiş göründüğü tarihin hayata geçirilebilmesi için, eğer muhalefet Mecliste iktidarın bu teklifine onay vermezse, Cumhurbaşkanının 8 Mart 2023te TBMMyi fesih yetkisini kullanacağı kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır.
2023’te yapılacak seçimlerin tarihi konusunda rivayet muhtelif görünmektedir. Çünkü muhalefet önceki açıklamalarında 6 Nisan’dan sonraki bir tarihe yönelik olarak Meclis’e getirilecek tekliflere destek vermeyeceklerini ifade etmişti. Diğer yandan 6 Nisan 2022’de Anayasa’da seçimle ilgili yapılmış olan değişikliklerin 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde uygulanamayacağına dair hukuki uyarılar bulunmakta. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin bir erken seçim olup olamayacağı yorumuna bağlı olarak mevcut Cumhurbaşkanının yeniden aday olup olamayacağı da tartışmalı duruma düşecektir. İktidar kanadının tek başına belirlemiş göründüğü tarihin (erken seçim olup olamayacağı, mevcut cumhurbaşkanının tekrar aday olup olamayacağı tartışmalarını hukukçulara bırakarak) hayata geçirilebilmesi için, eğer muhalefet Meclis’te iktidarın bu teklifine onay vermezse, Cumhurbaşkanının 8 Mart 2023’te TBMM’yi fesih yetkisini kullanacağı kamuoyunda tartışılmaya başlanmıştır. Eğer 8 Mart’ta Cumhurbaşkanı TBMM’yi feshederse, bu fesih kararının 9 Mart’ta Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından 60 günlük süreç resmen işlemeye başlayacaktır. Söz konusu sürenin sonundaki ilk Pazar günü de 14 Mayıs’a denk gelmektedir. Daha önce 6 Nisan’dan sonraki bir tarihe destek vermeyeceklerini açıklayan muhalefet liderlerinden, 14 Mayıs açıklamasından sonra bu tarihe karşı çıkmayacaklarını yönünde açıklamalar gelmiştir. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; “Sandıklar gelecek. 14 Mayıs’ta seçim olacak. Sandığa gideceğiz. Allah’ın izniyle yeni bir başlangıç yapacağız. Güzel bir başlangıç yapacağız. Türkiye’yi büyüteceğiz” demiştir. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise resmi twitter hesabından “Mayıslar bizimdir” paylaşımı yapmıştır. Demokrat Parti genel başkanı Gültekin Uysal ise videolu bir mesaj yayınlayarak, twitter hesabından “Yolsuzluklara, yasaklara, yoksulluğa yeter demek için. Tek adam rejimine yeter demek için 14 Mayıs’ta yine, yeniden buradayız! Yeter Söz Milletindir” demiştir. Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu, “Onlar hangi planları yaparlarsa yapsınlar, biz daima seçimlere hazırız” mesajı vermiştir. 6’lı Masa dışındaki HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise BBC Türkçe’ye vermiş olduğu demeçte, 14 Mayıs’ın kendileri için sürpriz olmadığını, herkesin bildiği bir sır olduğunu, partisinin seçimlere hazır olduğunu belirterek, “14 Mayıs ile ilgili çeşitli amaçları olabilir. Tarihe referans, Cumhurbaşkanlığı adaylığının tartışılmasının önüne geçmek, ittifak olarak güçlerin ortaya koymak gibi” açıklaması yapmıştır. Bu açıklamalara göre, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmış olan seçimlerin 14 Mayıs’a çekilmesi önerisinin TBMM’de gerekli 360 milletvekili tarafından onaylanacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Önümüzdeki seçimler ne yazık ki seçim sisteminin doğası gereği toplamı sıfır olan bir oyun üzerine kurulu. Sandıktan çıkanın yani kazananın her şeyi aldığı bir seçim olacak.
Eğer seçimler 14 Mayıs’ta yapılacak ise her halükârda Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim takvimini 21 Mart’ta başlatması, Cumhurbaşkanı adaylarının da son başvuru tarihinin 26 Mart olacağı öngörülmektedir. Bu takvim sürecinin işlemesi halinde, seçimlere 100 bin imza ile girmek isteyen adaylar için son tarih 5 Nisan olup, Cumhurbaşkanlığı seçimleri kesin listesinin Nisan ayının ilk haftasında YSK tarafından açıklanması gerekmektedir. Eldeki veriler seçimlere dair yol haritasında 6’lı Masa açısından zamanın hayli daraldığına işaret ediyor. Bu noktada iktidar kanadı tarafından yeni seçim tarihinin belirlenmiş olduğunu ve hızlı geri sayımın başlamış olduğunu söyleyebiliriz. Hızlanan süreçte 6’lı Masa ve muhalefetten beklenen odağını kendi içindeki tartışmalardan millete çevirmeleri ve milletin taleplerine duyarlı bir yol haritasını benimsemeleri beklenir. Önümüzdeki seçimler ne yazık ki seçim sisteminin doğası gereği toplamı sıfır olan bir oyun üzerine kurulu. Sandıktan çıkanın yani kazananın her şeyi aldığı bir seçim olacak. Oysa başından beri yazdığımız çizdiğimiz üzere bu seçimde sandıktan kimin çıkacağı yakıcı ve belirleyici bir soru olarak ortada durmakla birlikte, yönetilenlere ne olacağı sorusu daha önemlidir. Muhtemeldir ki, iktidar kanadı kendi elinde tuttuğu gücü devleştiren güvenlik ve istikrar söylemini ve bu söylemin ayrılmaz bileşenlerini (ölümü gösterip sıtmaya razı edecek türden kargaşa-kaos) toplumun önüne sürecektir. Buna karşılık muhalefetin özgürlük, eşitlik, adalet ve asıl önemlisi milli irade söylemini benimsemesi ve öne sürülen kargaşayı kendilerinin ortadan kaldırabilecekleri yönünde toplumu ikna etmeleri beklenir. Kutuplaştırıcı siyaseti karşısına birleştirici siyaseti ve toplumu hep birlikte refaha ulaştıracak ekonomik çözümleri topluma anlatma zamanı. Toplumun ikna edilmesi için de zaman daralmakta. Sürecin yönetiminde sorumluluk her zaman olduğu gibi liderlerin omuzlarında. Ha yıkıldı ha yıkılacak diye beklenen 6’lı Masa’nın kriz üreten değil, krizlere çare üreten bir masa olduğunu anlatma zamanı.