Yüksel Işık yazdı | Kırk tarakta bezi olmak!

Abone Ol
Sen kendini pek akıllı sanıyorsun ama bendeki kurnazlık sende yok. Benim başım sıkışınca aynı anda yüz oyun oynarım.” “Haklısın” demiş Kedi, “sende oyun pek çok ama benim bir hamlem, senin yüz oyununu boşa çıkarır.” Tartışa konuşa ilerlerken, aniden karşılarına bir köpek sürüsü çıkmış: “Haydi, bakalım”, demiş Kedi; hızla tırmandığı ağacın tepesinde, “sıra sende Tilki kardeş”. Tilki kaçmış, köpekler kovalamış. Hangi deliğe girdiyse bulup çıkarmışlar. Tam kurtuldum derken, iki köpek çöküvermişler üzerine. MARİFET, YAPTIĞIN İŞİ İYİ YAPMAK! Demiş ki La Fontaiene, masalın sonunda: “Çok tarakta bezin oldu mu, kaçırırsın ipin ucunu. Marifet bin bir oyun bilmekte değil; yaptığın işi en iyi yapmakta”. Atalarımız, bu tarz durumları anlatmak için “yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder” demişler. İşsizliğin doruğa çıktığı günümüz koşullarında, çaresiz insanların, “ne iş olsa yaparım” demesi anlaşılabilir. Gökçek’inki anlamak için epey bir çaba göstermek gerekebilir. Yol arkadaşları tarafından Ankara’yı “parsel parsel” sattığı için Belediye Başkanlığından istifa ettirilince Ankara’nın üzerindeki “karabasan” birden kalkmıştı. O kadar ki kendi partisinden Mustafa Tuna bile Gökçek döneminde yapılan uygulamalara isyan etmiş; AKP gibi “kapalı kutu” konumundaki partinin katı kurallarına rağmen yapılanlardan “devede kulak” kadar kısmını kamuoyu ile paylaşınca yer yerinden oynamıştı. Masaldaki tilki gibi “aynı anda yüz oyun” oynamakla övünen Gökçek’in Tuna’yı sindirmiş olması yetmedi; Ankaralı, gerçeği öğrenmek ve geleceğine sahip çıkmak için 31 Mart’ta yurttaşlık görevine sıkı sıkıya sarılıp Mansur Yavaş’ı başkan seçti. Yavaş’ın başkan seçilmesinden sonra öğrenmiş olduk ki Ankara’da ne kadar problemli imar uygulaması varsa hepsinin altında Gökçek’in imzası var. Bu problemli dosyalardan elde edildiği varsayılan rantın parasal karşılığıysa milyar dolarları buluyor. “YARIM DOKTOR CANDAN, YARIM HOCA DİNDEN…” Ne zaman konu buralara gelse Gökçek, bir yolunu bulup, dikkatleri başka yöne çekmek istiyor. Sosyal medya hesaplarına bakıldığında görülecektir; bir gün kar yağışı nedeniyle “kıskançlıkla” izlediği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı eleştirmeye yelteniyor; ertesi gün Ankara’daki “normalleşme”den bahseden gazeteciye “ahkam kesiyor”; bir başka gün ise CHP yetkililerini ajite etmek için uğraşıp duruyor. “Kırk tarakta bezi var” yani! “Kırk taraktaki bez”, Ankaralının gerçeği öğrenmesini engeller mi? Elbette engelleyemez! Çünkü Ankara’nın başında “yaptığı işi iyi yapan” bir başkan var ve o, işini “halk için halkla beraber”, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemle, yani iyi yaptıkça “yarım doktorlar kimseyi canından; yarım hocalar da kimseyi dininden” edemeyecek. Demem o ki “duvar dibinde ot olacaksan bile oradaki en parlak ot sen ol” ama “kırk tarakta bezin olmasın.”