Yüksel Işık yazdı | Devlet A4'e bakar

Abone Ol
Her ağacın kurdu kendinden olur” derler; öyleymiş! HDP’li belediyelere yönelik kayyum operasyonunu daha az “hasar” ile atlatan Erdoğan’ın “tartışılmaz” kabul edilen otoritesini, tartıştıran ise AKP’li belediyelerin içini kemiren “kurtçuklar” oldu. “Kurtçuk” meyvenin içinde yer yapmışsa onu diğerlerinden izole etmek, çoğu zaman yeterli olmayabilir. İlgilisi bilir; elmadaki kurdun diğerlerine sirayet etmesi engelleyebilmek için budama, seyreltme gibi yöntemlere başvurulur. Seyreltme, elle yapılabildiği gibi kimyasal maddelerle de yapılabilmektedir. İSTİFANIN REEL POLİTİĞİ! Topbaş ile başlayan “kurtçuklu meyveler”i “elle seyreltme” süreci, Gökçek’te tıkanınca defalarca “kimyasal seyreltme” yöntemine başvurulacağı tekrarlanmıştı. Erdoğan, “sonucuna katlanırlar” derken, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da gösterdiği sopadan sonra  “Genel Başkanla zıtlaşmanın reel politiğe uygun olmayacağı değerlendirmesini yapacakları kanısındayım” diyerek havucu da eksik etmemiş. Daha bu sözlerin mürekkebi kurumadan Gökçek, Cumartesi istifa edeceğini açıkladı; böylece “kurtçuk seyreltmesi” için “görevden alınma, kayyum” gibi kimyasal yöntemlere başvurulmasına gerek kalmadı. Peki niçin bu kadar ayak sürüdü? “İstifaya zorlanma”yı beklemediği için! Direttiği iddia edilen “ayak” da, bu ani süreç öncesinde nasılsa “islim arkadan gelir” denilerek yapılan işlere resmiyet kazandırmak için aldığı “mola”dan ibarettir. Bilen bilir; Gökçek’in belediyesinde önce bütün işler yapılır, sonra “A4’te temize çekilir”. 15 yıldır neredeyse bütün kamuya sirayet eden bu yöntem sayesindedir ki herkesin bildiği pek çok “sır” kitabına uygun hale getirilir. Çünkü oluşan geleneğe göre herhangi bir yolsuzluk, rüşvet, kayırma veya suiistimal olup olmadığına “A4 üzerinden bakılır.” A4, simgesel bir kavramdır ve devlet denetimlerinin tümünün şekilsel olduğu anlamına gelir. İster Sayıştay isterse de Mülkiye Müfettişleri denetlesin; bütün denetim elemanları, belgelere, mevzuatın öngördüğü şekil şartları çerçevesinde bakarlar. Şekil şartları yerine getirilmişse “denetim raporu” olumlu olarak yazılır; işte bu nedenle “devlet A4’e bakmakla yetinir”. Demek ki “A4’ler”in düzenlemesi bitmiş; Gökçek, rahatlamış ve “reel politikanın gereği olarak lideri ile zıtlaşmaktan” vazgeçip istifa kararı almış. Eli ne kadar güçlü, kendisine bağlı seçmen ne kadar fazla olursa olsun, Gökçek’in yeniden vitrine çıkacağı siyaset döneminin kapandığı; O’nun artık bundan sonra anlamsız tartışmaların yapıldığı televizyon programlarına çıkmaktan başka şansının kalmadığı anlaşılıyor. BURASI İSVİÇRE DEĞİL, ANCAK… 1994’den bu yana Gökçek’in“kazandığı” seçimler ile “şaibe”nin hep iç içe olduğunun da, buranın “İsviçre” olmadığının da herkes farkında. Mevzuatın sandığa atılana değil, sandıktan çıkana baktığını bilen biri olarak, istenilen “A4’ler”i hazır hale getirme konusunda “uzmanlaşmıştı”. O’nun bu “uzmanlığı” nedeniyle Ankaralıların neredeyse tamamı, Gökçek’in aslında sandık iradesiyle başkan olmadığı kanaatine sahip. Bu süre içinde şehri yaşanmaz hale getirmesi; ilgili ilgisiz her konuya taraf olarak herkesin öfkesini çekmesi de cabası!  Zorla istifa ettirilmesi sürecinde “seçimle gelen seçimle gider” ilkesi hatırlatılmasına “dudak bükülmesi”nin nedeni de bu öfkedir. Ancak bilinenin aksine “her istisna kuralı bozar”! O halde soralım; niçin istifa ettirildi? Acaba iktidar, Gökçek’in kazandığı varsayılan seçimlerden biri ya da bir kaçında “hile” mi tespit etti? Yahut şehir plancılığı ilkelerine aykırı davranıp haksız rant elde ettiğine ilişkin “kanaatleri” güçlendiren yeni bir belgeye mi ulaştı? Ankara’yı “parsel parsel” sattığı FETÖ’cülerle “özel ilişkisi” olduğu mu ortaya çıktı? Değilse Ankara’nın son 23 yılında, hem seçim hilelerine hem de ranta el konulmasına ilişkin o kadar çok örnek orta yerde dururken “lider istedi” diye biri istifaya zorlanamaz; velev ki o kişi, hak etmediği bir koltukta oturuyor olsa bile! Gökçek’e, “içinde bulunduğu ağacı kemiren kurtçuk” muamelesi yapılması kendisini ilgilendirir; Ankaralıları ilgilendiren şey ise o istifanın arkasına gizlenen şeyin ve Gökçek’i halktan kaçırmasının nedenidir. Bu aceleciliğin arkasında ne var? Her ne ise bilmek, Ankaralıların hakkıdır!