Doğrusu yeryüzünde tarih boyunca sürekli yol ayrımı aşamasına geldiği duygusuna kapılan ve bu olguyu ortak paydaya dönüştüren, başka bir halka rastlamak çok zor. Ancak bu kez durum geçmiştekinden hayli farklı. Önümüzdeki seçimler; salt iktidarı değil rejimin niteliğini de belirleyecek oylamaya dönüştü. Kamu Kuruluşlarının yeterlikleri ve iktidar yandaşları için gelir kaynağı amaçlı kullanılmaları, AKP’ye özgü bir durum değildi, Önceki dönemlerde tartışmalı olaylar yaşandığı belleklerimizde yerlerini koruyorlar.. Ancak geçmişte yaşadıklarımız; AKP’nin 20 yılı aşan iktidarındaki çöküşe, 100 yıllık cumhuriyet tarihimizde hiç rastlanmadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Altılı Masa adı verilen siyasal çatının son toplantısının ardından yapılan açıklamalar, kural dışı uygulamalarla çökertilen, Cumhuriyetin kurumsal yapısının geçmişte başvurulan yöntemlerle ayağa kaldırılamayacağını muhalefetin de kabul ettiğini gösteriyor. CHP ve İYİ Parti liderlerinin girişimleriyle kurulan, “Altılı Masa” Millet İttifakı’na evrildiğini gösteren, önemli bir adım attı. Etkinlik açısından tarihinin en zayıf dönemini yaşamak zorunda bırakılan TBMM’de, sergilenen muhalefet çizgisinin dışına çıkılacağı anlaşılıyor. Millet İttifakı bir yıl sonra gerçekleşen son liderler toplantısının ardından, ağır hasar gören kurumların yeniden yapılanması ve ekonominin kurtarılmasına, gelecek seçimlerde yürürlükteki anayasaya uygun aday gösterilmekle başlanması gerektiğini açıkladı. İttifak Partileri; görevdeki Sayın Cumhurbaşkanının, bir kez daha aday olamayacağına ilişkin tavırlarını açıkça ortaya koydular. Türkiye’nin “Yol Ayrımına” geldiğinin, bir kader seçiminin arifesinde olduğumuzun altını çizdiler. Doğrusu yeryüzünde tarih boyunca sürekli yol ayrımı aşamasına geldiği duygusuna kapılan ve bu olguyu ortak paydaya dönüştüren, başka bir halka rastlamak çok zor. Ancak bu kez durum geçmiştekinden hayli farklı. İktidarda 21. yılına giren AKP’nin, başarısızlığın öz eleştirisini yapmak yerine, sorumluluğu “Dış Güçlere” yükleyen yaklaşımına, Millet İttifakı’nın seçmene çözüm için bir eylem planıyla cevap vermeye hazırlandığı anlaşılıyor. Cumhuriyetin 100.Yılı dolarken, yeni dünya düzenine uyumu hedefleyen bir paradigma üretmek için çabalamayan, çözüm yerine sorunları zamana yayan siyaset anlayışı dışına çıkan muhalefetin,” yol ayrımından söz eden yaklaşımı, çözüm yolunda umut veren bir gelişme.
AKP’nin uygulamalarının benzerlerini önermek yerine, gerçek alternatif olduklarını gösterecek, cesur bir siyasal programla seçmenin karşısına çıkmak ilk adım için yeterli. Elbette farklılıkları sindirmek ve bu amaçla uzlaşmak koşuluyla..
Kitle iletişiminin geleneksel yöntemlerle yapıldığı dönemlerde, tek başına yolsuzlukları gündeme getirerek, muhalefet etmek -belki- olağandı. Ancak Cumhuriyetin yüzüncü yılına giren Türkiye’de biriken sorunların çözümü, toplumun çoğunluğunu arkasına alacak yeni bir programa ihtiyaç gösteriyor. Kuşkusuz yolsuzluk dosyaları, kural dışı davranışlar, yıpratılan kurumsal yapı, maliye, milli eğitim, çevre, ulaştırma, dış politika, adalet ve güvenlik politikalarındaki yozlaşma ve yağmacılığı çağrıştıran ihale haberlerini, her fırsatta seçmenle paylaşmak, günlük siyasetin ayrılmaz parçasıdır. Sorunlara bir türlü çözüm getiremeyen kurumların, yapılanmalarını sorgulamak kadar çözüm getirmek de yaşamsal önem taşıyor. Çevremizde -kuzey ve güney sınırlarımızda- genişleme olasılığı giderek artan savaşları göz önüne alan yeni dış politika çizgisini belirlemek, dış ilişkileri bozuk saat sarkacının kararsız salınımlarına döndüren, AKP’nin inisiyatifine bırakılmayacak kadar önemli ve acil. Kamuoyu desteğini alan, ülkeyi Cumhuriyetin gelecek yüzyılına hazırlamayı hedefleyen bir paradigma, pek ala bulunduğumuz yüzyılın yol haritası olabilir. Gelişen dünya düzenini değerlendiren, çoğulcu demokrasi, evrensel hak ve özgürlükler temelinde, bilimin ışığında, düşünce ve inanç özgürlüklerinin sınırlanmadığı bir Türkiye’yi hayal etmek bile ne denli heyecan verici değil mi? AKP’nin uygulamalarının benzerlerini önermek yerine, gerçek alternatif olduklarını gösterecek, cesur bir siyasal programla seçmenin karşısına çıkmak ilk adım için yeterli. Elbette farklılıkları sindirmek ve bu amaçla uzlaşmak koşuluyla..