Yerel seçimler ve seçim işbirlikleri

Abone Ol
Son seçimlerdeki İttifakı seçmenlere hata olarak takdim etmek yerine, “Milletiyle beraber, İlelebet Muzafffer” sloganın ancak yerel seçimlerdeki işbirliğiyle adım adım hayata geçirilme potansiyeli olduğu 14 Mayıs seçim sonuçları veri alınarak üretilen senaryolarda dahi görülebilir. Türkiye siyaseti Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte seçim ittifaklarıyla yasal olarak tanıştı. Parlamenter sistem deneyimimizde 1950’den 1960’a sadece bir seçim ittifakı gerçekleşirken, 1957 sonrası yasal temeli olmamakla birlikte, yerel ve genel seçimlerde fiili olarak uygulanan seçim ittifakları (pre-electoral coalition) siyaset bilimi literatüründe  seçimlerden önce birden çok partinin seçim stratejilerini koordine etmeye karar vermesi  şeklinde tanımlanmakta olup[1], ittifakların temel amacı, partilerin ittifaklarda biraraya gelmesiyle oluşacak oy artışının sandalye maksimizasyonu sağlaması, böylece seçimlere tek başına katılmaya kıyasla, elde edilecek vekillik, başkanlık, meclis üyeliği sayısında artış gerçekleşmesidir. Seçim ittifakları dünyanın farklı ülkelerinde yaygın biçimde uygulanmaktadır. Nitekim, 1946-2002 yılları arasında yapılan seçimlerde 19 Batı Avrupa ülkesinde 186, 1990-2012 yılları arasında 11 post-komünist ülkede 117 seçim ittifakı yapılmıştır. Türkiye’de ise 1960-1980 döneminde ittifaklar olmasa bile, 1977 seçimlerinde bazı MHP’liler  AP listesinden aday gösterilmişler, 1983 seçimlerinden 2018’e dek 13 ittifak gerçekleşirken, bugüne dek partiler arasında 20’nin üzerinde ittifak yapılmıştır. Yine, 2018’e dek yapılan ittifaklarda küçük partiler seçime katılmayıp, adaylarını ‘çatı parti’ listesinden göstermişlerdir. Dolayısıyla, dolaylı yoldan ortak aday listesi hazırlama temelli işleyen bir ittifak sistemi mevcuttu[2]. 2018 genel seçimleri öncesinde 2839 sayılı yasanın 12.maddesinde gerçekleştirilen düzenleme ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 90.maddesi yürürlükten kaldırılmasıyla, siyasi partilerin genel seçimlerde yasal olarak ittifak yapmalarının yolu açılmıştır. Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra 2018 ve 2023 genel seçimlerinde işletilen ittifak sistemi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de partilerin ortak aday göstermelerinin önünü açmıştır.
Genel seçim ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde özellikle Millet İttifakı’nda yeralan partilerin türdeş olmayan kimliklerine rağmen aynı ittifak içinde yer almaları, seçim kazanmaya yetmese de, demokrasinin büyük ödülünü almışlardır denilebilir.
SEÇİM İTTİFAKLARININ SONUÇLARI Genel seçimlerde son düzenlemeyle yüzde 7’ye düşürülse bile, baraj uygulaması nedeniyle parlamentoya temsilci sokamayan siyasi partilere ittifak sistemi bir başka partinin listesinden adaylarını gösterme ya da belirli seçim çevrelerinde ittifak yapmalarına imkan sağlayarak, seçim sisteminde yüksek baraj uygulamasının yol açtığı temsilde adaletsizliği belirli ölçüde onarma imkanı getirmiştir. Nitekim özellikle 14 Mayıs milletvekili genel seçiminde tek başına seçime girse barajı geçemeyecek partiler hem Cumhur hem de Millet İttifakı listelerinden gösterdikleri adaylar ya da kurumsal ittifaklar suretiyle parlamentoda temsil edilme imkanı buldular. Bu yönüyle ittifak sisteminin yüksek baraj uygulaması nedeniyle açığa çıkan temsil adaletsizliğini azaltma gibi bir işleve sahip olduğu açıktır. Diğer yandan, ittifaklar özellikle politik kutuplaşmanın yoğun olduğu sistemlerde farklı ideolojik bloklarda konumlanmış partilerin ideolojik kimliklerine takılmadan, belirli amaçlar doğrultusunda farklı kimlikleriyle ideolojik olarak türdeş olmayan partileirn kurduğu ittifaklarda yer alıyorsa, seçmen tabanındaki kutuplaşmanın yumuşamasına da yardımcı olabilmektedir. Nitekim, genel seçim ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde özellikle Millet İttifakı’nda yeralan partilerin türdeş olmayan kimliklerine rağmen aynı ittifak içinde yer almaları, seçim kazanmaya yetmese de, demokrasinin büyük ödülünü almışlardır denilebilir. O ödül; farklı seçmen gruplarının bir yandan elitlerin diyaloğu, diğer yandan söylemleri, ortak amaçlarıyla, seçmenlerin biribirlerini tanıyarak yakınlaşması gibi bir sonuç doğurmuştur. Ödülün sayısal karşılığı DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi dışındakiler için olmasa da, demokrasi ve uzlaşma kültürünün güçlenmesine katkı yapması anlamında manevi katkısı büyük oldu. İttifakların seçmenlerin birbirini tanıyarak yakınlaşmasına yol açtığı pozitif etki, özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde beklenen başarı sağlanamaması nedeniyle Millet ittifakı siyasal elitleri arasında adeta hesaplaşma arayışına yol açmış, elitler tabanda inşa ettikleri duygusal yakınlaşmayı tavanda sürdüremedikleri gibi, aralarındaki psikolojik mesafe açılmıştır. Bu durum doğaldır ki elitleri izleyen tabanın da rakip partiler ve seçmenlerine olan sosyal, psikolojik mesafeyi yeniden üretme potansiyeli yaratma gücüne sahiptir.
Siyasetin ortaklar arasında da Türkiye tipi “salt bir fazlasını kapma gibi taşra kurnazlığında” işlediği bir sistemde ilkeli pazarlıkların zayıf kaldığını bazı partiler örneğinde son seçim sürecinde izledik.
AKŞENER’İN KONUŞMASI VE SEÇİM İŞBIRLİKLERİNİN GELECEĞİ Akşener’in Büyük Taarruz’un 101.yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada özellikle Cumhubaşkanlığı seçim sürecindeki adaylık ve aday  belirleme yöntemi üzerinden kimi ittifak ortaklarına yüklenmesi doğaldır ki önümüzdeki süreçte aynı ittifakta yeralmış rakip partilerin tabanları üzerinde üreteceği etkiyle yerel seçimde olası işbirliklerini  zora sokmuştur. Akşener’ın konuşmasında dolaylı olarak dile getirdiği ittifakların parti kimliklerini aşındırma, siyaseti ilkesizleştirme, salt aritmetik pazarlığa indirgenen ittifak siyaseti değerlendirmesinde haklı noktalar tabii ki mevcut. Fakat, bu ittifakların doğasından değil, Türkiye’de elitlerin pazarlık anlayışının sorunlu olmasından, aritmetik bireysel kazançlara indirgenmiş ittifak anlayışlarından kaynaklanmaktadır. Oysa ki siyasetin doğasında olan ittifaklar ilkesel temellerde kurulduğu takdirde, aritmetik kazançla toplumsal yarar arasında denge kuran sonuçlar üretebilmektedir. Siyasetin ortaklar arasında da Türkiye tipi “salt bir fazlasını kapma gibi taşra kurnazlığında” işlediği bir sistemde ilkeli pazarlıkların zayıf kaldığını bazı partiler örneğinde son seçim sürecinde izledik.
14 Mayıs seçim sonuçları veri alınarak üretilen senaryolarda dahi görülebilir. Bu seçim sonuçları veri alındığında, partiler tek başına yerel seçimlere katılsalar, ilçe belediye başkanlıkları örneğinde 922 ilçenin 196’sında CHP, ancak 4 ‘ünde İYİ Parti ilçe belediye başkanlığı kazanıyor. Oysa ki, İYİ Parti ile CHP’nin seçim işbirliği yapması halinde AKP ve MHP’nin de işbirliğine gitmesi durumunda bile kazanılan ilçe belediye başkanlığı sayısı 213’e ulaşıyor.
Türkiye’de ittifakların parti kimliklerini aşındırdığına ilişkin değerlendirmede de haklılık payı olmakla birlikte, bunun nedeni yine ittifakların doğası olmayıp, özellikle Millet İttifakı partilerinin Cumhur İttifakının gerçek-ötesi tarzındaki algı operasyonlarına karşı güçlü söylem ve strateji üretememeleriyle ilgilidir. Akşener’in “sesinizi duymakta başarılıyız, duyurmakta başarısısız” ifadesiyle kastettiği; seçmenin başka bir Cumhurbaşkanı adayı istedikleri şeklindeki mesajı ittifak ortaklarına aktaraması ise, mesajın nakil başarısızlığı üzerine düşünmekten ziyade, Millet İttifakı ortaklarına yapıştırılmaya çalışılan hayali etiketi neden, nasıl yırtıp atamadıkları üzerine düşünmeleri daha önemlidir. Türkiye’nin seçmen sosyolojisi halen İYİ Parti tarafından doldurulma potansiyeli olan bir birikime sahiptir. Bu birikimi harekete geçirmek için nasıl bir ideolojik hat üzerinde konumlanıp, yürünmesi gereğine halen karar verememiş bir İYİ Parti mevcut. Akşener’in konuşmasından anlaşıldığı kadarıyla, parti yerel seçimlerde stratejik kazanç getirecek seçim çevrelerinde aday temelli işbirliklerine kapalı değil. Bu işbirliğini “verdiği kadar alma temelli” kurgulaması İYİ Parti’nin en doğal hakkı. Son tahlilde son seçimlerdeki İttifakı seçmenlere hata olarak takdim etmek yerine, “Milletiyle beraber, İlelebet Muzafffer” sloganın ancak yerel seçimlerdeki işbirliğiyle adım adım hayata geçirilme potansiyeli olduğu 14 Mayıs seçim sonuçları veri alınarak üretilen senaryolarda dahi görülebilir. Bu seçim sonuçları veri alındığında, partiler tek başına yerel seçimlere katılsalar, ilçe belediye başkanlıkları örneğinde 922 ilçenin 196’sında CHP, ancak 4 ‘ünde İYİ Parti ilçe belediye başkanlığı kazanıyor. Oysa ki, İYİ Parti ile CHP’nin seçim işbirliği yapması halinde AKP ve MHP’nin de işbirliğine gitmesi durumunda bile kazanılan ilçe belediye başkanlığı sayısı 213’e ulaşıyor. Tablo ortada. Karar partilerin, Söz Milletin! [1] Bkz. S.N.Golder; Pre-Electoral Coalition Formation in Parliamentary Democrasies”, British Journal of Political Science, 36(2), 2006, pp.193-212. [2]  Özhan Demirkol, Aslıhan Çoban Balcı; “Pre-Electoral Coalitions in Turkey:1950-2018, Cumhuriyet University Journal of Economics and Administrative Sciences, 2021, 22(2).pp. 351-352,354.