Loading...
İki metre yüksekliğindeki mevcut betonarme yürüyüş yolu, sarnıçta olumsuz yük yarattığı için kaldırıldı. Yerine, yerden 40 cm yükseklikte yürüme rampası konuldu. Bu detay sarnıçla ziyaretçi arasındaki mesafeyi yakınlaştırdı.İlk olarak, deprem güçlendirme çalışmaları yapıldı. İlerleyen aşamalarda, zeminde 50 cm yükseklikte dökülmüş betonun altından, yapının 1500 yıllık orijinal tuğla döşemeleri gün yüzüne çıkarıldı. Ayrıca 2 metre yüksekliğindeki mevcut betonarme yürüyüş yolu, sarnıçta olumsuz yük yarattığı için kaldırıldı. Yerine, yerden 40 cm yükseklikte yürüme rampası konuldu. Bu detay sarnıçla ziyaretçi arasındaki mesafeyi daha da yakınlaştırarak, orijinal tuğla zeminin de görünürlüğünü arttırdı. [caption id="attachment_214132" align="alignnone" width="500"]
İstanbul’da İBB’nin özenle yürütülen restorasyon çalışmalarına rastlıyoruz. Müze Gazhane, Metro Han, Bebek Sarnıcı vb. birçok örnekte de olduğu gibi tarihi mekanlar, restorasyon sonrası, kültür sanat etkinlikleri ile yeniden taçlandırılıyor.Yaşanan değişimler, toplumsal yaşama katılan tarihi binaların işlevselliği noktasında da kendini gösteriyor. Geç kalınmış olsa da her yönüyle kültürel mirasa yapılmış bu yapıcı hamle; uzun vadede “tarihi dokunun korunması” ve “toplumsal hayata yeniden” kazandırılması adına önemli bir adım. Müze Gazhane, Metro Han, Bebek Sarnıcı vb. birçok örnekte de olduğu gibi tarihi mekanlar, restorasyon sonrası, kültür sanat etkinlikleri ile yeniden taçlandırılıyor. Bu etkinliklere gösterilen ilgi, aynı zamanda, tarihi mekânların ruhuna uygun bağ kuran kamusal projelere olan ihtiyacın da bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Umarız bu çalışmalar, yerel yönetimlerdeki, yönetim ve yöneticilerin değişmesi ile sekteye uğrayıp açılışlar özelinde sınırlı kalmaz ve devamlılığını koruyan kültür politikalarına dönüşür. Kültürün, toprağa düşen tohumun tüm hücreleri ile topraktan beslenmesi gibi, ikamet edilen coğrafyanın yaşanmış tüm belleğine saygı duyup, öğrenmeye çalışmak; tanımlamak, ders almak ve korumak ile gelişip büyüyebileceğine inanlardanım. Şüphesiz ki bir bütünün parçası olabilmek için kendini var eden tüm detayları benimseyip sindirmek zor ve önemli bir süreçtir. Tabii toplumlar için yaşanan coğrafyanın tarihsel belleğine sahip çıkmak önemli bir bilinç gerektirmektedir. Bu bilinç ile yetişen toplumların, hayata, doğaya ve evrene bakışları daha olumlu olacağı gibi üretilen kültür nesnelerinde de gözle görülür farklılıklara yol açacaktır. Umarız doğru uygulamalar ile daha uzlaşmacı, uygar ve kültürel değerlere saygı bilincinin yaygınlaştığı bir toplumda, daha güzel günlere uyanırız. Ne dersiniz?