Yeni Türkiye için sanatçılar platformu
Bir grup sanatçı Yahudi halkını tanıtmak amacıyla "Artists4Israel" adlı bir STK oluşturdu. Sadece panel düzenleyip konuşmak yerine, fikirlerini dünyanın farklı ülkelerinde sanat yoluyla ortaya koyuyorlar. Bizde de böyle bir sivil girişim gerçekleştirilebilir mi?
Türkiye’de yıllardır süregelen “Sanatçı iktidara karşı olmalıdır” tezi, üzerinde tartışılmadan kabul edilen bir ezber haline gelmiştir. Bir ressam adayı olarak bunun çok yanlış bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Burada iki noktada hatalı bir bakış açısı var. Önce bunu tartışalım sonra da İsrail’den bir örnekle size sanatçıların sivil girişimleri konusunda anlatacaklarım olacak.
Öncelikle bu düşünce, iktidara gelen hükümetin mutlaka halkın aleyhine bir iş yapacağı ön kabulü üzerinden doğmuştur. Elbette bunun sol hareketin halkçı temayülünden kaynaklandığını buradan bir kere daha belirtmeme gerek yok. Doğrudur, Avrupa’da iktidara karşı olan Brecht gibi, Picasso gibi isimler hepimize örnektirler. Ancak burada esas sorular şunlar: Bir grubun iktidarda olması mı, yoksa iktidarda olan bu grubun halkın aleyhinde işler yapması mı önemlidir? Mesele basitçe bir grubun iktidarda olması mı sistemin kendisi midir? Eğer sistem eşitsizlik, adaletsizlik, hukukun işlevselleştirilmesi ilkelerine dayanıyorsa, iktidarda kimin olduğunun bir fark yaratmayacağı ortadadır. Sanatçının o veya bu partiye sadece iktidarda olması sebebiyle karşı olması, sanatçıyı fanusa yerleştiren, onu toplumun üstünde konumlandıran ve toplum dışılaştıran bir tutumdur.
Sanatçı tam tersi toplumun bir bireyi olarak, o toplumun bir ürünüdür. Dolayısıyla eleştirdiğimiz toplumun bir parçası olduğumuzu aklımızda tutmak gerekiyor. Bununla beraber, “Sanatçı mutlaka şunu şunu yapmalıdır” gibi kurallar olduğunu düşünmek yine modernizmin bizlere biçtiği rollere sığmaya çalışmak mecburiyetinde bırakıyor bizleri. Bana göre, bir insan sanatçı olsun olmasın, belli prensiplere sahip olmalıdır. Hiç kimse tarafsız olamaz. Tam tersine bir insan, insan haklarından, özgürlükten, adaletten, eşitlikten, hayvan haklarından, kadın haklarından, düşünce özgürlüğünden, demokrasiden yana olmalıdır; tarafı bu prensipler olmalıdır. Sanatçı da entelektüel altyapısı olan bir birey olarak mutlaka bu konularda daha fazla farkındalığa sahip olduğu için görüşlerini destekleyecek davranışları daha kolay ortaya koyabilir. Yoksa sadece muhalefet etmiş olmak için muhalefet etmiş olur ki bu, hiçbir prensip ve kavramla açıklanamaz.
AKİL İNSANLAR, ŞENER ŞEN, CEM YILMAZ
Hatırlarsınız, akil insanlar oluşturulduğunda yapılan seçimlere birçok eleştiri gelmişti. Bu eleştirilerin sebebi o isimlerin sadece iktidarın talebiyle oluşturulan bir gruba katılmalarıysa bunun bir haklı gerekçesi olamaz. Bir sanatçı iktidardaki partiye de oy verebilir ancak o süreçte yaşananlar, yukarıda bahsettiğim prensiplerle çelişiyorsa ve bir sanatçı bunlara gözlerini kapatıyorsa, bu eleştirilebilir bir durumdur.
Örneğin, Şener Şen’in bazı isimlerce yerden yere vurulması sadece cumhurbaşkanlığının verdiği ödülü almasıysa, bu yersiz bir eleştiridir. Ancak burada asıl eleştirilen nokta, toplumun teveccühünü kazanmasına sebep olan en önemli filmlerinin Kürtlerle ilgili olmasına rağmen, bu ismin AKP’nin Kürt politikasındaki eksikliklere ses çıkarmamasıysa, bu anlaşılabilir bir eleştiridir.
Benzer şekilde, her toplumsal olayda bir kere “Hadi bakalım Cem Yılmaz çıkarsana sesini” diyen bir sosyal medya güruhu var. Cem Yılmaz’ı çok önemli bir sanatçı sanan bu arkadaşlara soruyorum. Cem Yılmaz’ın değer sisteminin sizinle aynı olması mecburiyeti var mı? Yılmaz sizin hassas olduğunuz hiçbir konuya hassasiyet duymuyorsa, bu zorlama neden?
Dolayısıyla, sanatçıyı ululaştırıp, onu içi bomboş bir kap ve toplumun her kesimine karşı aynı mesafede duran bir insan gibi düşünmeye gerek yok. Sadece sanatçı değil, her insan bir dünya görüşüne sahiptir. Bunun isminin belirli bir şey olması gerekmez; herkesin bir değer sistemi ve prensipler bütünü vardır. Bunun olmaması da aslında olmamasının olduğunu gösterir. Bu yüzden burada mesele sanatçının topluma bir şey öğretmesi değil, genel olarak bir insanın belli prensipler peşinde olmasıdır. Sanatçılar da insandır ve çoğu zaman toplumlarından çok daha ileride olmayabiliyorlar.
ARTİSTS4ISRAEL ÖRNEĞİ
Türkiye’de tabii bir de içi boş kof hamaset problemi var. Bu yüzden sanatçıların nerede konumlanacaklarına karar vermeleri bu tartışmalar sebebiyle çok zor olabiliyor. Bunu size İsrail’deki bir örnekle anlatmak istiyorum. Neredeyse yüzlerce yıldır dünya genelinde Yahudilere karşı olumsuz bir bakış açısı hakimdir. Kuruluştan sonra da İsrail’e karşı hissedilen bu antipatiden her ülkedeki Yahudiler de nasibini almaktadır.
Bir grup sanatçı Artists4Israel isimli bir sivil toplum kuruluşu oluşturarak, dünyada Yahudi düşmanlığını ve İsrail’in kendini anlatamadığı konuları dünyaya duyurmak hedefiyle çalışmalar yapıyor. Sadece bir panel düzenleyip konuşmak yerine, fikirlerini dünyanın farklı ülkelerinde sanat yoluyla ortaya koyuyorlar. Hatta bu kuruluşun dünya çapında “Uluslararası Dürüstler” ile ilgili çok güzel bir projesi var. Biliyorsunuz, Soykırım Müzesi Yad Vashem Yahudi olmayıp Holokost’tan Yahudileri kurtaranlara “Uluslararası Dürüst” ünvanı vermektedir. Bizim ülkemizden de rahmetli diplomat Selahattin Ülkümen bu ünvana hak kazanmıştır. Neden biz bu kuruluşun duvar resmi projesine Ülkümen için başvurmuyoruz? Dünyaya böyle değerli diplomatlarımız olduğunu neden duyuramıyoruz?
Bununla beraber, asıl anlatmak istediğim nokta Artists4Israel’in bir kuruluş olarak niteliği. Bu platform salt siyonizmin savunucusu değil. Siyonizmi savunmak bir suç değil elbette, hatta Türkiye’de inanıldığının aksine, siyonizm bizdeki Kemalizme benzer nitelikte bir ulus devletçi görüştür. Yani Yahudiler için modern bir ulus devlet talebinin siyasal alandaki yansımasıdır. Buna rağmen, Siyonist bir dil dahi kullanmıyorlar. Bu platform aynı zamanda din ve milliyetçiliği araçsallaştıran bir tutuma da sahip değil. Hamaset ve manipülasyondan uzaktalar. Herhangi bir partinin sözcüsü değiller. Olmayan şeyleri olmuş gibi anlatmıyorlar, siyasi kazanım ve propaganda hesabı gütmüyorlar. Sadece Yahudilerden oluşmuyor, aralarında İsrailli Araplar da var.
TÜRKİYE İÇİN SANATÇILAR YAN YANA GELSE…
Bildiğiniz üzere, AKP döneminde Türkiye’nin dünyada imajı inişli çıkışlı bir grafik çiziyor ama belki bundan sonrası için daha olumlu bir imaj oluşturmak elimizdedir. O yüzden keşke bizde de böyle bir sivil girişim gerçekleştirilebilse diye düşünüyorum.
Türkiye genellikle pek çok konuda kendini anlatamayan bir ülke. Haklı olduğu konularda dahi bazen öyle haksız durumlara düşüyor ki, kendi kendimizi baltaladığımızı düşünüyorum. Bu yüzden belki bir sivil inisiyatif oluşturularak, Türkiye’nin gerçek yüzünü dünyaya anlatabiliriz. Ülkemiz kültürel manada inanılmaz zengin ve bizler çok dilli, çok kültürlü, çok hikayeleri olan bu toprakların çocuklarıyız. Demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe, hukuka, özgürlüğe inanan ve bu ülkeyi gerçekten seven sanatçıların bir araya gelmesi çok güzel sonuçlar doğurabilirdi. Plastik sanatlarla ilgilenen genç sanatçıların mutlaka bir şekilde bu ülke için emek vermek isteyeceklerine inanıyorum. Belki benimki şimdilik bir hayal ama İsrail gibi küçücük bir ülkeden birçok sanatçı bir araya gelip bunu yapabiliyorsa, biz neden yapamayalım? Pek çok genç sanatçının bu işe destek vereceklerine inanıyorum.