Yeni sorumuz: Maradona mı, Messi mi?

Abone Ol
Messi mi, Ronaldo mu? Dünyanın en iyi oyuncusu belli artık. Bu soru sorulmayacak. Messi mi, Maradona mı? Tarihin en iyi oyuncusu hangisi?

Loading...

Yaklaşık 688 milyon kişinin izlediği bir maç hakkında ne yazabilirim bilmiyorum. Belki veciz sözlerle anlatmak gerekir, ona da benim Türkçem yetmez… İlk devrenin ve ikinci devrenin sonuna 7’şer dakika duraklama süresi eklenmişti. Maçın normal süresi berabere bitince 30 dakika uzatma oynandı, ona da 4 dakika duraklama eklendi. Toplamda 138 dakikalık uzun metrajlı bir Hollywood filmi izledik sanki. Penaltılar da 7 dakika sürdü ve devreler arasındaki mola sürelerini de eklersek toplamda 160 dakika ekrana çakıldık kaldık. Kupa törenini eklemeyeceğim, zira Fransa’yı tutanlar izlememiş olabilirler… Arjantin’in şampiyonluğunu ilan ettiği o an maçı birlikte izlediğimiz arkadaşa dönüp dedim ki, “38 yaşındayım, bu benim 94’ten beri izlediğim en güzel Dünya Kupası’ydı”. O da bana şöyle cevap verdi, “Abi valla ben de 20 yaşındayım, bu benim de izlediğim en güzel Dünya Kupası”. İster istemez birazcık güldüm tabii. Sonra telefonu elime aldım ve şu tweetleri gördüm: 90’dan beri gördüğüm en iyi, 86’dan beri gördüğüm en güzel… Yani şimdi eski kuşaklar da bana gülmesinler lütfen. Ne yapalım, 86’ya yetişemedik işte! Maçtan önce sosyal medyada dolaşan bir harita, dünyadaki büyüüüük çoğunluğun Arjantin’i tuttuğunu gösteriyordu. Sanıyorum çoğumuz mutlu bir sabaha uyanmışızdır. Gerçi Arjantin’de henüz sabah olmadı. Fransa’ya da birkaç hafta güneş doğmaz.
İlk devrenin ve ikinci devrenin sonuna 7’şer dakika duraklama süresi eklenmişti. 30 dakika uzatma oynandı, ona da 4 dakika duraklama eklendi. Toplamda 138 dakikalık uzun metrajlı bir Hollywood filmi izledik sanki.
Gel gelelim Arjantin’in 80. dakikaya kadarlık üstünlüğünü saymazsak, Fransızlar da pekala kupayı hak ettiler bence, o yüzden üzülmeleri normal… Neyse artık şakayı bir tarafa bırakayım da vazifemi yapayım ve dün kimin, neden şampiyon olduğunu özetle anlatayım. FİNALİN ÖZETİ Arjantin turnuvanın başında berbattı. Messi hariç hep vasattı. Ancak tangocular her maç üstüne koyarak ilerlediler. Son iki maçta takım olmuşlardı. Üretkenlik anlamında değilse de, sertlik, iştah bakımından... Fransa ise Arjantin'in aksine daha ilk maçında final oynayacağını belli etmişti. Ama Maviler son iki maçta, yani İngiltere ve Fas maçlarında nispeten kötüydüler. Arjantin, Fransa maçına Hırvatistan maçıyla aynı 11'le çıktı; Angel Di Maria hariç... Zaten ilk yarıyı da Di Maria çözdü. Arjantin'in hocası Lionel Scalloni maça Fransız rakibi Didier Deschamps'tan daha iyi hazırlanmış. Küçük bir sürprizle fark yaratmayı başardı.
Scalloni öne geçince defansif değişiklikler yapıyor. Avustralya, Hırvatistan maçlarında da gördük. Di Maria'yı çıkarıp Acuna’yı oyuna soktu. Öte yandan Deschamps risk alıp 4-2-4’ye döndü. Az kalsın maçı çeviriyordu.
Fakat Scalloni garantici bir teknik adam. Takımı öne geçtiğinde defansif değişiklikler yapıyor. Mesela Avustralya maçına 4-4-2'yle başlayıp 5-3-2'ye dönmüştü. Hırvatistan maçına da 4-3-3 başlayıp, 5-3-2'ye dönmüştü. Bu maçta da kendisinden bekleneni yapacaktı elbet… Nitekim 2-0 öne geçince hücumcu Di Maria'yı çıkarıp sol bek Acuna onun yerine koydu. Öte yandan Deschamps risk aldı, Kolo Muani, Thuram, Camavinga ve Coman'ı sahaya sürerek 4-2-3-1’den 4-2-4’e döndü. Ve Fransa az kalsın maçı çeviriyordu… Arjantin sert, temaslı, bol faullü oynadı. Böylece Fransa’nın oyununu bozdu. Fransızların 68. dakikaya kadar şutu dahi yoktu. Fakat 80 ve 81. dakikalarda Kylian Mbappe’nin ayağından buldukları iki golle maçın kimyasını değiştirdiler. Yani 80 ve 100. dakikalar arasındaki 20 dakikalık bir bölümde Fransa maçın dominant tarafıydı. 120 +’larda bile maç iki taraf arasında gitti geldi. Fransa'nın kaderini iki topçu belirledi. Kolo Muani bire birde düzgün vurabilseydi, Fransa kupayı alırdı. Yahut kaleci Lloris penaltılarda bu kadar kötü olmasaydı, Fransa şampiyon olabilirdi. Yüzde yüz kararlılıkla sahada olan Arjantin, Fransa’yı mağlup etti. Messi topla çok kolay buluştu ve Fransızlar buna yönelik özel önlem almadılar. Nitekim bazı istatistikler Mbappe’yi önde gösterse de ısı haritaları Messi’nin daha geniş alanda oynadığı ortaya koyuyor. Sonuçta Messi, 80’de yorulan Arjantin’i sahada tuttu. Uzatmalarda takımını tekrar öne geçirdi. Penaltılarda da görevini yaptı. Kariyerindeki eksik parçayı tamamladı. Dünden beridir Cristiano Ronaldo’yla değil, Diego Armando Maradona’yla karşılaştırılıyor. Kupayı kaldırırken Maradona’nın yaptığı gibi önce bir öptü. Maç sonu röportajında kazandığı kupa için “tanrının hediyesi” diyerek Maradona’ya gönderme yaptı. Dünya Kupası’nda attığı gol sayısıyla Maradona’yı da Pele’yi de geçti. Messi’nin bu turnuvada kırdığı rekorları Mbappe’nin kısa sürede geçeceği anlaşılıyor. Yine de “Messi mi, Maradonu mı” sorusu yeni bir versus olarak önümüzde duruyor.