Dışişleri Bakan Yardımcıları aynı kaldığı takdirde daha rasyonel bir dış politika beklemekteyim. Bununla beraber Erdoğan Soylu ve Akar’ı kabine dışı bırakarak da kendisi için hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını da bir kere daha gösterdi.Pek muhtemel 22’sindeki faiz kararı ile kurda ufak bir gerileme olsa da Dolar 25 bandında seyredecek. Buna doğrudan Mehmet Şimşek etkisi demesek de ekonomide rasyonel politikalara görece bir dönüş görebiliriz. Yeter mi ülkeyi refaha çıkarmaya sanmıyorum ama ufak da olsa bir değişim olacağını söyleyebiliriz. Yeni kabine için iktidar medyası ‘Erdoğan okulunun yeni öğrencileri’ diyor. Doğru Erdoğan bir siyaset erbabı ve bu bağlamda da onun tedrisatında yetişmek kimileri için önemli de olabilir. Ama bu kabine öyle bir kabine değil. Aksine yanında yetişenlerin daha görünür olduğu ve bağlamda da daha çok mesajın barındığı bir kabine. Misal bir yandan Turizm Bakan’ı ile yoluna devam ediyor çünkü Erdoğan yönetimi bu alanı doğrudan bir ekonomik gelir olarak görüyor. Aynı şekilde Sağlık Bakanı da kabinedeki yerini korurken hem Erdoğan ailesi ile kişilerin arasının iyi olmasının önemini gösterirken diğer yandan da sağlık ve ekonomiyi bir arada yürüteceğinin mesajını veriyor. En dikkat çekici iki atama ise Hakan Fidan’ın Dış İşleri Bakanı olması ve MIT Başkan’ı olarak da İbrahim Kalın’ın atanması. İlk başta bu iki ismin doğrudan batı ve özellikle de Amerika ile iyi ilişkiler kuracağını söyleyebiliriz. Ancak mevcut Türkiye’de hâlâ çok iyi işleyen bir kurum olan Dış İşleri Bakanlığı zaten çok uzun bir süredir Saray, MİT ve de Savunma Bakanlığı ile beraber hareket ediyordu. Hâl böyle olunca da aslında masada bir değişiklik yok. Sadece aynı kişiler masa etrafında farklı sandalyelere geçtiler. Buna karşın dediğim gibi, ben Dışişleri Bakan Yardımcıları aynı kaldığı takdirde daha rasyonel bir dış politika beklemekteyim. Bununla beraber Erdoğan Soylu ve Akar’ı kabine dışı bırakarak da kendisi için hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığını da bir kere daha gösterdi. Sonuç olarak yeni kabine kanımca ne bir değişimi ne de büyük bir devamlılığı işaret ediyor. Esasında Erdoğan’ın çoğunlukla yaptığı gaz-fren ve de zamanla sahadan oyuncuları kenara alma taktiklerinden birisi gibi. Sanılanın aksine ben ‘devlet’in Erdoğan sonrasına hazırlandığını düşünmüyorum. Aksine Erdoğan öncelikle yerel seçimlere sonrasında ise 2028’e hazırlanıyor.
Yeni kabine bize neler söylüyor?
Esasında Erdoğan’ın çoğunlukla yaptığı gaz-fren ve de zamanla sahadan oyuncuları kenara alma taktiklerinden birisi gibi. Sanılanın aksine ben ‘devlet’in Erdoğan sonrasına hazırlandığını düşünmüyorum. Aksine Erdoğan öncelikle yerel seçimlere sonrasında ise 2028’e hazırlanıyor.
Seçimler bir çoğumuz için hüsranla bitti. Hoş belki de ilk başlarda çok kızdığımız Özer Sencar gibi isimleri dinlemiş olsaydık ve Erdoğan’ın kendi yarışını kendisinin kurmasına izin vermeseydik her şey daha farklı olabilirdi. Ancak artık birçok şey için çok geç. Hiçbir seçimin telafisi yok ama bu seçimin telafisi imkân dahilinde bile değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlıksal bir sorunu olmadığı takdirde beş yıl daha koltuğunda oturacağını şimdiden öngörmek çok da zor gözükmüyor.
Bununla beraber muhalefet cephesinde de çok şaşıracak bir durum yok. Kemal Bey’in kurultayda çekileceğini söylemek hayal görmek olur. Bununla beraber İmamoğlu için de zor ve kritik günler kapıda. CHP’nin başına geçmesi neredeyse imkânsız. Mahalle seçimlerinden başlayarak delege düzenini değiştirecek bir gücü yok. İstanbul’u yeniden alma gibi bir durumu olur ise üzerinde sallanan yargı kararı başına inebilir.
Bu noktada Altılı Masa’nın da dağıldığını düşünürsek kendi başına siyasi bir harekete girişmekten başka bir şansı yok gibi duruyor. Tıpkı Erdoğan’ın çok öncelerde yaptığı gibi. Ama İmamoğlu’nun karşısında güçlü bir Erdoğan var ve İmamoğlu’nun ekibinin ne kadar politik olduğunu da bilmiyoruz. Başarabilir mi? İmkânsız değil ama kolay da değil.
Sonuç olarak 28 Mayıs sonrasında muhalefet hem zayıflamış hem de belirsizliklere bulanmış durumda. Hoş Türkiye çok mu dengede ve geleceği belli? Elbette değil ama hükümet kanadının daha belirgin olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda da hem yeni kabine hem de yeni bürokratik atamalar bizlere bir şeyler söylüyor. Eğer bunları görece doğru okuyabilirsek yarını bir nebze de olsun görebiliriz.
Öncelikle ekonomiden başlamak lazım. Bu yazıyı yazdığım sıralarda kur, sene başından bu yana dolar/TL'nin 24 seviyelerinde olması gerektiğini söyleyen ihracatçıları memnun edecek şekilde serbest bırakıldı. Sene başında 455 dolar olan asgari ücret bugün itibarıyla yaklaşık 366 dolar seviyesine geriledi. Kısacası ihracatçılar bir şekilde mutlu edilmeye çalışıldı.