AB komitesinin üzerinde uzlaşmaya vardığı yasa, özellikle kripto para piyasalarının en büyük değer önermelerinden biri olan anonimliği azaltmayı, bu şekilde devlet denetimini arttırmayı ve yaptırımlara giden yolun açılmasını sağlıyor.
Loading...
AB Ekonomik ve Mali İşler Komitesi geçtiğimiz hafta, uzun süredir beklenen Kripto Varlık Piyasaları (Markets in Crypto Assets - MiCA) yasasının üzerinde uzlaşmaya varılan taslağını yayınladı. Bu yasanın pek çok farklı ülkenin yasal hazırlıklarına zemin teşkil etmesi bekleniyor. Dolayısıyla etki alanı AB’nin çok ötesine uzanan, piyasaları etkileme kapasitesi yüksek bir yasadan bahsediyoruz. Bu durum, taslağın önemini arttırıyor.
Kripto piyasaları merkeziyetsiz ve otoritesiz piyasalar olması ve yüksek volatiliteleri nedeniyle bir süredir “Vahşi Batı” anolojisi ile anılmaya başlandı. Devletler de başta para politikasını dengesizleştirici yöndeki etkileri ve para çıkarma tekelini kaybetmiş olmaları dolayısıyla, ellerindeki regülatif imkanlar dahilinde bu “vahşi” piyasaları kontrol altına almaya çalışıyorlar. Bu kontrol gereksiniminin devletler tarafından dile getirilen nedenleri, tüketiciyi korumak ve illegal para transferlerinin önüne geçmek gibi vatandaşları ve piyasaları korumaya ilişkin nedenler. Oysa bu isteğin arkasındaki en temel motivasyon, tek muktedir konumundaki devletin, bir an önce kontrol yitiminin önüne geçme arzusu.
Bu çerçevede yasa, özellikle kripto para piyasalarının en büyük değer önermelerinden biri olan anonimliği azaltmayı, bu şekilde devlet denetimini arttırmayı ve yaptırımlara giden yolun açılmasını sağlıyor. Görünürde bu anonimlik sağlama çabasının en önemli nedeni kara para aklama ve terörizmin finansmanının önüne geçilmesi iken, Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte gündemden düşmeyen, yaptırımlar karşısında kullanılmaya başlanan alternatif para akışı mekanizmalarının bloke edilmesi de en önemli motivasyonlardan biri.
MiCA, kripto ve dijital varlıkların nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin kuralları ve denetleme hükümlerini, ve tüketiciyi koruma ve çevreye duyarlı piyasalar oluşturma konularında önlemleri içeriyor. MiCA ile birlikte teklifi sunulan Kara Para Aklamayı Önleme (AML) yasasının bir eki ile de, fonların kripto varlıklara transferine ilişkin düzenlemeler getiriliyor. Buna göre mevcut yasadaki fon transferine ilişkin bilgilerin açıklanmasına dair kural, kripto varlıkları da kapsayacak şekilde genişletiliyor. Bunun anlamı şu: Kripto varlıkların transferine ilişkin hizmetler sunan şirketler, transferin göndericisi ve lehdarı hakkındaki ayrıntıların toplanmasını ve erişilebilir hale getirilmesini sağlamak durumunda olacaklar.
Finansal şeffaflık adına önemli bir adım kabul edilen bu düzenleme, kripto varlıkların temel ilkesi olan anonimliği ortadan kaldırılıyor. Bu, yıkıcı bir etki.
Yine beklenen bir düzenleme de kripto varlık hizmet sağlayıcılarının (borsalar ve kripto varlık alım-satımı yapabildiğiniz her türlü platform) ulusal otoriteler tarafından “yetkilendirilmeleri” zorunluluğu. Yatırımcıları uygun şekilde korumadıkları veya piyasa bütünlüğünü ya da finansal istikrarı tehdit ettikleri görülürse, Avrupa Menkul Kıymet ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), kripto platformlarının faaliyetlerini yasaklayabilecek veya bu faaliyetlere kısıtlama getirebilecek. Diğer yandan, piyasaya yeni bir coin sürecek olan tüm şirketlerin de kendileri hakkındaki oldukça detaylı bir bilgi dosyasını ESMA’ya sunmaları beklenecek. Bu, yatırımcıyı koruma açısından önemli ve gerekli bir adım. Son olarak bu hafta içinde tanık olduğumuz vakada, ABD merkezli kripto para aracı kurumu Voyager Digital, tüm alım satım işlemlerini durdurduğunu açıklamış ve ardından iflas başvurusu yapmıştı. Yatırımcıların portföylerine erişiminin ne şekilde sağlanacağı ise henüz net değil. İrili ufaklı pek çok hizmet sağlayıcının hareket ettiği, yüksek belirsizlik ve risklerle çalışan bir piyasada yalnızca yetkilendirilmiş kuruluşların işlem yapmasının sağlanması, devlet tarafında tüketiciyi koruma anlamında atılmış önemli bir adım. Ancak, piyasalarda kimin hareket edebileceğini kontrol etme gücünün devlete verilmesi, devletin borsalar üzerinde sınırsız bir güç sahibi olması anlamına da geliyor.
Yetkilendirilme şartları arasında -talebe istinaden ya da düzenli olarak- kullanıcıların kimlik bilgilerinden, transfer detaylarına kadar pek çok bilginin devletle paylaşılması zorunluluğunun olması sanırım kimseyi şaşırtmaz. Bu da devletin piyasalar üzerinde tam kontrol sahibi olması anlamına gelir, ki yine bu da, kripto varlıkların felsefesine tümden aykırı bir durum.
Henüz geleneksel anlayış ve devlet yapılanması ile teknoloji yoluyla önümüze serilen alternatif dünyalar arasındaki mücadelenin çok başlarındayız. Kripto paralar sadece bir başlangıç, farklı alternatiflerin yaratılması ise an meselesi...
MiCA ile devreye girecek olan tedbirlerden bir diğeri de stabil kripto paralarla ilgili (stabil kripto paralar, Terra Luna ve TerraUSD kriziyle ilgili detaylara
buradan ulaşabilirsiniz.) Geçtiğimiz aylarda, değeri 1 dolara sabitlenmiş olan stabil kripto paraların çıpasını kaybetmesi ve %99’a varan değer düşüşleri sonrasında piyasalarda meydana gelen deprem ve güven kaybı, telafisi mümkün olmayan zararlara sebep oldu. Bu durumun yarattığı kayıplardan yatırımcıyı korumak amacıyla MiCA, piyasaya stabil kripto para sürecek olan şirketlerin bir “white paper” yayınlamasını, yasanın gerektirdiği şekilde yetkilendirme ve kayıtlanma süreçlerinden geçmelerini, ihraç ettikleri stabil kripto paraların karşılığı olacak miktarda rezerv tutmalarını zorunlu tutarken, yaygın olarak kullanılan stabil kripto paralarda günlük 200 milyon Euro'luk bir işlem üst sınırı da getiriyor. Bu önlemler uzun vadede yatırımcının kaybettiği güvenin tazelenmesini sağlayabilir ve bireysel yatırımcıyı olası zararlardan nispeten korur; ve fakat bu düzenlemenin getirdiği değişim, kripto piyasalarının, geleneksel piyasalara bir adım daha yaklaşmasına neden olur.
MiCA ile ilgili en çok merak edilen konulardan biri de NFT’leri kapsayıp kapsamayacağı konusuydu. Şu andaki taslakta yer alan kripto varlık tanımı altında değerlendirilemeyecek olan NFT’ler, yasanın kapsamı dışında bırakıldı. Dolayısıyla henüz bu alanda bir düzenleme ya da kısıtlama söz konusu değil. Öte yandan Avrupa Komisyonu’nun, ihtiyaç duyulması durumunda gelecekte NFT’ler için de bir regülasyon hazırlığına girebileceği belirtiliyor.
Yasanın öncelikle Avrupa Parlamentosu’nun onayından geçmesi gerekiyor. Tahmini olarak 2024 yılında yürürlüğe girecek olan yasa, yazının başında da bahsettiğimiz üzere pek çok ülkenin hazırlıklarına da yön verecek. Dolayısıyla Türkiye dahil olmak üzere farklı ülkelerde karşımıza, muhtemelen benzer düzenlemelerle kripto piyasalarını geleneksel piyasalara yakınsatacak yasalar çıkacak. Bunun sonucu, küresel düzeyde değer önermesini ve dolayısıyla işlevini kaybeden kripto piyasaları olacaktır.
Henüz geleneksel anlayış ve devlet yapılanması ile teknoloji yoluyla önümüze serilen alternatif dünyalar arasındaki mücadelenin çok başlarındayız. Kripto paralar sadece bir başlangıç, farklı alternatiflerin yaratılması ise an meselesi...