Yaşamdaşlık: Başka bir Türkiye ve dünya mümkün

Abone Ol
Bu anlamıyla yaşamdaşlık, sadece insan haklarını değil yaşam haklarını, tek doğruyu gücü ve çıkarı değil merakı, iyiliği, yaratıcılığı, ahlaki benliği, ötekine karşı sorumluluğu, alçak gönüllülüğü, dayanışmayı kendisinin tanımlayıcı nitelikleri olarak ele alıyor. Son yıllarda okuduğum en önemli, zihin ve ufuk açıcı, yaratıcı, öğrendiğiniz ama aynı zamanda sizi düşünmeye davet eden bir kitap, bir çalışma, bir çağrı. Türker Kılıç’ın, Yeni Bilim: BAĞLANTISALLIK, Yeni Kültür: YAŞAMDAŞLIK (Ayrıntı, 2021) kitabından bahsediyorum. Prof. Kılıç, beyin cerrahisi hocası ama aynı zamanda tıp ve bilim eğitimi konularında çalışıyor. Çok izlenen seminerler veriyor, 2020’de kurulan Nöro-İstanbul’un da kurucu başkanı.  2012’den beri Bahçeşehir Üniversitesi’nde çalışıyor. Kılıç’ın bu kitap çalışmasını herkese tavsiye ederim; rahat okunan, akıcı, çok uzun olmayan, başladığınız zaman bırakamadığınız (benim için öyle oldu) bir çalışma. Çalışma, ki beyin ve beyin nasıl zihin üretiyor üzerine de çok önemli bilgileri içeriyor; birbiriyle bağlantılı iki kısımdan oluşuyor. İlk kısımda, bilim, yöntem, bilgi kuramı alanında, benim de yakın olduğum, “Bağlantısallık”, ya da Kılıç’ın terminolojisiyle, “Bağlantısallık Bütünsellik” yaklaşımını tanıtıyor ve geliştiriyor. Benim akademik gelişmeme, toplumu ve dünyayı anlama çabama da çok katkı sağlamış olan Spinoza ve Mevlâna felsefesine referanslar içinde “yaşamı, bütün çeşitliliği içinde bilgi işleme merkezi” olarak yorumluyor ve çeşitlilik içindeki bağlantıları araştırıyor. Sadece bütünden parçaya ya da parçadan bütüne gitmek yerine, ikisi ve farlılıklar arasındaki bağlantısallığın araştırılmasına, dolayısıyla bağlantısal bütünsellik yöntemiyle “anlama, açıklama ve dönüşme” süreçlerine yaklaşmamız gerektiğini söylüyor. Bu yaklaşımın detaylı açıklaması ve açılımı için kitabın okunmasını tavsiye ederek, esas üzerinde durmak istediğim yaşamdaşlık kavramına dönmek istiyorum. YAŞAMDAŞLIK Kılıç, kitabının ikinci kısmında bu yazıda üzerine odaklanacağım yeni kültür olarak yaşamdaşlık kavramını tanıtıyor Bu yazı bir kitap değerlendirmesi değil.  Bir yönüyle öyle ama esas amacım, Kılıç’ın çağrısını ciddiye almamız gerektiğini ve yaşamdaşlık anlayışını geliştirmek için tartışmaya açmamızın çok yararlı olacağını önermek. Yaşamdaşlık anlayışı ve uygulamasını, Türkiye’de özlediğimiz demokratik ve adil yönetimin önemli ve kurucu boyutu olarak ele almamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. Yaşamdaşlık, Türkiye’nin yine gerek duyduğumuz yeni hikayesinin bir boyutu olarak ele alınmalı. “Vatandaşlık” ya da “Yurttaşlık”, devlet-toplum-birey ilişkilerini çalışırken ve tartışırken kullandığımız kavramlar.  Son dönemde, tarihe olan ilgiyle bu kavrama “Tarihdaşlık” da eklendi. Bu kavramlar içinde hakları ve özgürlükleri tartışırken, insanı odağa alan bir yaklaşım tarzı içinde olduk.  İnsan Hakları alanı örneğin insan-odaklı bir yaklaşımdı.  Çok önemli bir alan, doğru. Ama insan-odaklı anlayış, diğer canlıları yaşamın diğer alanları için de hatta yaşamın çeşitliliği içinde ikincil bir seviyede görüyor. Yaşamdaşlık, “zihnin ‘yaprak’ olmaktan çıkıp ‘ormanın’ bağlantısallığı içine yerleşmesi” anlamına geliyor. Kılıç, “insanlık aydınlanma ile birey...ulus-devlet ile yurttaş... sonra vergisini ödeyen vatandaş...neoliberal ekonomi ile global tüketici olmayı öğrendi...şimdi bağlantısal bütünlük bilimi ve kültürüyle de yaşamdaş olmayı öğrenecek” önerisinde bulunuyor. Yaşamdaşlık, “yaşam benim için var” önermesinden “insan yaşamın bir parçası olarak ve onun için var” önermesine geçişi içeriyor. “Orman-yaprak metaforu içinde, yaprağın, ormanın kendisi için var olduğu zannından kurtularak, kendisinin orman için olduğu gerçekliğini anlamasına” yaşamdaşlık diyoruz. İnsan, biyolojik çeşitlilik, hayvanlar, canlılar ve doğa ile birlikte yaşamın bir parçası, dolayısıyla onun için var. Bu anlamıyla yaşamdaşlık, sadece insan haklarını değil yaşam haklarını, ben değil biz-hepimizi hatta yaşamı, dönüştürmeyi değil dönüşmeyi, tek doğruyu, gücü ve çıkarı değil merakı, iyiliği, yaratıcılığı, ahlaki benliği, ötekine karşı sorumluluğu, alçak gönüllülüğü, dayanışmayı kendisinin tanımlayıcı nitelikleri olarak ele alıyor. YAŞAMDAŞLIK VE GELECEK SİYASETİ Covid-19 ile yaşadığımız “salgın dünyası”dan, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile yaşadığımız “ısınan dünyaya”; kimliklere indirgenmiş “kabile dünyası”ndan, isşizlik ve fakirliğin yarattığı “eşitsizlik dünyası”na kadar uzanan geniş yelpazede karşı karşıya olduğumuz ontolojik (varoluşsal) güvensizliklere ve risklere karşı mücadelemiz için yaşamdaşlık önemli bir açılım yaratma potensiyeli taşıyor. Glasgow’da süren küresel ısınmaya karşı mücadelenin kurallarını belirleme amacını içeren COP26 Toplantısı’nın içeriğinde de yaşamdaşlık anlayışının önemi görülüyor. Son dönmede yürütmeci başkanlık sistemiyle aşırı merkezileşme, güç yoğunlaşması ve neoliberal piyasa ekonomisi kışkacında sıkışmış Türkiye’nin de geleceğine umutla bakmak için yaşamdaşlık anlayışının benimsenmesi gerekiyor. Gelecek siyaseti, kimliklerin ötesinde “değerlere”, vatandaşlığın ötesinde “yaşamdaşlığa” ve sadece insan haklarına değil, yaşamdaşlık haklarına dönük olduğu zaman, başka ve adil bir dünya ve Türkiye yaratma sürecine katkı verecektir. Türker Kılıç, Bağlantısallık ve Yaşamdaşlık ile bizleri yeni bir kültüre davet ediyor. Özellikle muhalefet partileri olmak üzere daveti kabul etmekle işe başlayabiliriz.