Yaşam bir ilişkilendirmedir
İlişki nesnenin bittiği yerde başlar, diğer nesnenin başladığı yerde biter. Algılanma biçimi bütüne ilişkin fikrin oluşumudur. Dünyayı görünmez bağların yorumları olan fikirler aracılığıyla görürüz. Yaşam, parça bütün arasındaki ilişki biçimlerine ilişkin ürettiğimiz fikirlerdir.
Bir futbol takımını ele alalım. On bir oyuncusunun (parçalar) pozisyonlarını değiştirip, pas ilişkilerini yeniden tanımlarsanız, bu artık başka bir takımdır (bütün). Oyuncular da ilk takımı oluşturan parçalar değillerdir; dönüşmüşlerdir. Forvet, bu yeni bütünde sağ bek olmuştur.
İLİŞKİ
İlişki, bütünü, parçaların toplamı olmanın ötesinde bir yapı olmaya zorlayan güçtür. Bütün, parçaların ne olduğundan çok parçalar arası ilişkinin niteliği ve sonucudur. İlişkinin niteliği parçalara atanan anlamları da sürekli büker. Parçanın ve bütünün ne olduğunu ilişki belirler.
İlişki, bir nesnenin kendi başına sahip olduğu bir özellik değildir. O ancak nesne, başkalarıyla birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkar. Bu yüzden ilişki parçaya değil, bütüne ilişkindir; bütünü oluşturan parçalar arasındaki her türlü etkileşimdir. İlişki, nesneler arası ve bağlamsaldır. Bu yüzden nesnede yer almaz, nesnenin bittiği yerde başlar ve diğer nesnenin başladığı yerde biter: o nesneler arası kurulmuş bağlantıların niteliğini ve niceliğini belirleyen eklemlenme biçiminin adıdır. Bir atmosferdir; ele gelmekten kaçar. Gözlere ilk bakışta kapalıdır, fark edilmesi dikkat ve çaba gerektirir. İsabetli şekilde saptanması ise nadirdir. Yanılgılara, indirgemelere ve çarpıtmalara son derece elverişlidir. Ama olup biteni belirleyen de bizzat kendisidir.
FİKİR
İlişkinin algılanma biçimi de bütüne ilişkin “fikrin” oluşumudur. Bu anlamda nesnelere dair fikirler, soyutlamanın türevidirler: dünyayı, bütünleri kuran parçalar arası ilişkilerin yani görünmez bağların yorumları olan fikirler aracılığıyla görürüz. Yaşam, parçalar ile bütünler arasındaki ilişki biçimlerine ilişkin ürettiğimiz fikirlerdir; o, zorunlu olarak bir tahayyüldür.
Bu tahayyül, bir ideal form peşinde koşan ve onu bulduğunda katılaşan bir yaklaşım değildir. Zira parçalar arası ilişkiler, parçalara her bir dışsal müdahalede değişirler. İlişkilerin değişmesi ise hem parçaların hem de bütünün başka bir varlık olarak algılanmasına yol açar.
TÜM SİSTEMLER AÇIKTIR
Bütünün dışsal müdahaleleri reddeden bir kapalı sistem olmayı tercih etmesi dahi sistem içerisindeki ilişki biçimlerinin yeniden tanımlanmasını önleyemez. Zira parçalar arasında bir ayrılıp yeniden birleşme de tüm parçalar arası ilişkileri değiştirir. Hareket, parçalar arasındaki ilişkinin biçimini değiştirdiğinden, her hareket, bütünün yapısını da dönüştürür. Hareket, ilişkiyi, ilişki de bütünü ve parçaları yeniden üretir. Bu ilişki biçimi değişimi de hem parçaları hem de bütünü değiştirir. Böylece bir zamanlar dışa kapalı bir sistemi arzulayan bütün, dönüştüğü bütünlerden birisinde, belki de daha ilkinde dışa açık bir yapıya evrilir.
Bir futbol takımını ele alalım. On bir oyuncusunun (parçalar) pozisyonlarını değiştirip, pas ilişkilerini yeniden tanımlarsanız, bu artık başka bir takımdır (bütün). Oyuncular da ilk takımı oluşturan parçalar değillerdir; dönüşmüşlerdir. Bir önceki bütünde forvet olan bir parça, yeni bütünde sağ bek olmuştur. Tüm oyuncuların/parçaların yeri değiştirilip, yeni bir ilişki ağına sokulmaları takımı/bütünü de bambaşka ve yeni bir şey kılar. Bütünü tanımlamadaki ağırlık merkezi parçaların ne olduğundan çok, parçalar arası ilişkidir. Soyutlama, somut olanı aşar, ilişki biçimi, parçayı ve bütünü kendi algoritması bağlamında tanımlar.
ÖZET
1) Parçaların toplamının bütünü oluşturduğunu düşünürüz.
2) Oysa bütünü oluşturan parçaların toplamı değil, aralarındaki ilişkinin biçimidir.
3) İlişkinin niteliği, parçaların ne olduğu hakkındaki görüşümüzü de gölgeler ve değiştirir.
4) Sonunda ilişki, parçayı da bütünü de tanımlayan şeye dönüşür.
5) Parçalar bir araya gelmeden önce olmayan bütünü ya da henüz parçalanmamış bir bütünü belirleyen şey onun ne olduğu değil, ilişkiye geçiş biçimidir.
6) Soyut, somut olanı geçer.
7) Atmosfer ve bağlam egemen olur.