Asıl sınav 28 Şubat’ta mutabakat metninin açıklanmasıyla başlayacak. Başarabilirler mi? Bunun için tüm koşullar mevcut. Kararlı da olduklarına göre, Yarının Türkiye’si yarından da yakın olabilir.
Altı siyasi parti genel başkanının 12 Şubat akşamı başlayıp, 13’üne sarkan yemekli toplantı sonrası yapılan ortak açıklamaya yansıyan Türkiye tahayyülü, önümüzdeki süreçte muhalefetin siyaseti mutabakat, işbirliği, çoğulculuk temelinde işletme kararlılığını göstermesi açısından tarihi bir başlangıç.
Türkiye siyasal hayatı ideolojik pozisyonu farklı parti ve elitlerin bir araya gelişine zaman zaman tanık olmakta. Özellikle seçimlerin ardından politik, bürokratik koltuk paylaşımına dayanan açık ya da gizli pazarlıklar söz konusu bir araya gelişlerin ayırt edici özelliği. Bugün ise bu bir araya gelişin diğerlerinden farkı; şu ana kadar edindiğimiz izlenime göre herhangi bireysel, parti çıkar hesabına dayanmadan ülkeyi çöküşten kurtarmaya yönelik bir vizyonun inşası ve bunun kurumsal altyapısının onaylanması amaçlı ve sürdürülebilir nitelikte.
Açıklamada genel başkan yardımcılarının hazırlayıp liderlerine sundukları Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metnine dair uzlaşıya varıldığı, 28 Şubat’ta milletle paylaşılacağının ifade edilmesi en azından altı partinin Türkiye’nin nasıl bir sistemle yönetilmesi gerektiğine ilişkin görüş birliğinde olduklarını yansıtması bağlamında önemli.
Bu anlamda işlemeyen “a la Turca” başkanlık sistemine alternatif bir hükümet sistemi altı partili muhalefet eliyle topluma takdim edilecek. Altı partinin çoğunun yeni sisteme ilişkin hazırladıkları raporları ayrıntılı inceleyip, bu konuda yayına hazırlanan ortak karşılaştırmalı bir akademik çalışma yapmanın birikimiyle söyleyebiliriz ki, önerilen sistem, rejimi otoriterleştiren, şahsileştiren mevcut sistemle karşılaştırıldığında ülkenin önünü açacak bir sistem. Üstelik potansiyel olarak Türkiye’yi geçmişte parlamenter sistemin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle istikrarsızlaştırıcı değil, bizzat istikrara kavuşturacak mekanizmaları da içinde barındırıyor.
ALTILI ULUSAL MUTABAKAT VE YENİ BİR SİYASET AKLI
Partilerin önerecekleri sisteme dair iddiaları, neyi amaçladıklarını açıkça ilan etmekte: “
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni'ni hazırlayan partiler olarak bizler, etkin ve katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim, tarafsız ve bağımsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etme kararlığı içindeyiz”[1].
Yeni sistemin “özgürlükçü, demokratik, adil” olarak tanımlanması, mevcut sistemde esamisi okunmayan bu niteliklerin inşasına dair kararlılığın dillendirilmesi anlamında önemli ve metne yansıyan ezber bozucu iddialar. Altılı ulusal mutabakata dâhil olmamış partilerin de bu iddiaları sahipleneceklerine şüphe yok.
Metinde demokratik Türkiye inşasında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarının referans alınacağı mesajı, bu toprakların son yıllarda unuttuğu bir medeniyet projesini yeniden hatırlama iradesinin dışa vurumu anlamında kıymetli.
Metinde yaşanan toplumsal, ekonomik, siyasi sorunların en önemli nedeni haklı olarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi şeklinde tarif edilmekte. Satır aralarında öne çıkan “istişare, uzlaşı, işbirliği” kavramları muhalefetin Türkiye’de nasıl bir siyaset aklı ve pratiğiyle yola devam etmek istediğini ilan etmesi açısından da dikkate değer.
Cumhur İttifakıyla gittikçe otoriterleşen, içe kapanan Türkiye’ye karşılık, dillendirilen şu düşünce Millet İttifakı ve olası yeni bileşenlerinin geleceğe dair umutları yeşertmesi çabasını gözler önüne seriyor;
“…Tüm farklılıklarımızla beraber 'biz' düşüncesini, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye'yi inşa etmektir”.
Rejimin popüler makbul ‘şahsım’ sözcüğü yerine metindeki ‘biz’ vurgusu altı partili birliktelik ve mutabakatın işbirliğine dayalı kapsayıcı demokrasi idealinin mütevazi bir politik kodu olarak düşünülebilir. Tabii ki arzu edilen, süreç ilerlediğinde ‘bizin’ her türlü farklılıkları önce kucaklayacak, ardından kapsayacak somut birlikteliklere dönüşmesi. Bu sağlanabildiği takdirde, metindeki ‘herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir” iddiası başarıya ulaşabilir.
Metinde demokratik Türkiye inşasında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarının referans alınacağı mesajı, bu toprakların son yıllarda unuttuğu bir medeniyet projesini yeniden hatırlama iradesinin dışa vurumu anlamında kıymetli.
Süreç ilerlerken, politik mutabakatın orkestra şefinin de Cumhurbaşkanı adayı anlamında bunun ardından süratle belirlenmesi önemli.
Ekonomik, politik ikbal uğruna insanlığın evrensel ortak mirasına içkin ne kadar değeri varsa terkedilen bu ülkede medeni dünyanın normlarının bir kez daha hatırlanması, pratik siyasetin ötesinde farklılıklarıyla bir ortak yaşam idealine bu partilerin sahip çıkmasına işaret etmektedir. Yozlaşan siyaset ve bürokrasiyi şeffaflık, eşitlik, tarafsızlık ve liyakat temelinde yeniden yapılandırmanın hukuksal ve kurumsal mekanizmalarla yeniden tesis edileceğinin metinde vurgulanması, topluma ‘başka bir siyaset ve yönetim mümkün’ mesajını vermesi bağlamında ve toplumun hak ettiğine yeniden kavuşması çerçevesinde çarpıcı. Sistemle ilgili mutabakat metni paylaşıldığında, konuya ilişkin mekanizmaların kapsamlı biçimde tasarlandığı görülecektir.
SİZİN İÇİN ‘BİZ SİYASETİ’
Gelecek nesillere adalet, barış, refah ve huzur getirmesi inancıyla altılı mutabakatın hayata geçirmeyi taahhüt ettiği Güçlendirilmiş Parlamenter sistemle ‘Yarının Türkiye’sini’ inşa etmek bu yolda atılmış ilk politik harç olarak okunabilir. Bütün mesele süreç içinde Türkiye’nin sorunlarını dert edinmiş tüm politik aktörleri ‘BİZ’in bir bileşeni olarak kabul edip, ‘Ben’ egosundan arınarak harcın üzerine politik tuğlaları süratle koyabilmek.
Şunu da belirtmek gerekir ki vakit hızla geçiyor. Seçmen yeni sistem açıklandığında göz ucuyla tabii ki bakacak, fakat gözlerini dikeceği ve yanıt arayacağı nihai soru kendisine iktisaden ne yararı olacağı, sofrasına artı ne katacağı. Metinde “…
seçimlerden sonra uygulanmaya başlanacak politikalar konusunda ortak çalışma yapılabilecek alanlara ilişkin görüş alışverişinde bulunduk” şeklindeki ifadeden bu partilerin Türkiye’yi birlikte yönetmeye aday oldukları, seçim sürecinde toplumun önüne dertlerine derman olacak her türlü politika önermeleriyle çıkacakları mesajını vermekte.
Bu önermeler mevcut düzenin yıpratıp, yok ettiklerine karşılık, iktisaden ne kadar umut verici olursa, seçmenin desteği Yarının Türkiye’sini inşa için yanlarında olacaktır. Tabii ki neyin, nasıl yapılacağı tek tek anlayabilecekleri şekilde ve somut öneri, vaatlerle sunulduğu takdirde.
Süreç ilerlerken, politik mutabakatın orkestra şefinin de Cumhurbaşkanı adayı anlamında bunun ardından süratle belirlenmesi önemli. Nasıl yapılacağına ikna olan seçmen için kimin önderliğinde yapılacak sorusuna da biran önce yanıt vermek, Türkiye koşullarında seçmenin tercihinde elzem.
Yarının Türkiye’sini bugünden inşa etmeye sistem önerisiyle başlamak, 12 Şubat akşamındaki fotoğraf karesinin ardından imkân dâhilinde. Fakat asıl sınav 28 Şubat’ta mutabakat metninin açıklanmasıyla başlayacak. Başarabilirler mi? Bunun için tüm koşullar mevcut. Kararlı da olduklarına göre, Yarının Türkiye’si yarından da yakın olabilir.
---
[1] https://www.politikyol.com/6-muhalefet-partisinden-ortak-aciklama-mutabakat-metnini-28-subatta-aciklayacagiz/ Alıntı tarihi: 13 Şubat 2022.