Yarının iktidarı ve eski defterler

Abone Ol
DEVA teşkilatında farklı kimlikli, sosyal - siyasal geçmişleri ayrık kişiler birlikte yer aldı. Bu farklar uzlaşmayı gerekli kılan bir yük de oluşturdu. DEVA'daki açmazın çözümü CHP’dedir. CHP seçmenini diğer gruplarla uğraşmaktansa, kendi dertlerine odaklanmaya yönlendirmelidir. İBB’nin düzenlediği 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında belediye personelinin vals gösterisi, sosyal medyada tartışma yarattı. Belki sosyal medyada kalacak olan tartışma Ali Babacan’ın 5 Eylül Pazar günü DEVA Partisi Avcılar İlçe Başkanlığı’nın açılışında söylediği sözlerin ardından farklı boyutlara taşındı. Babacan’ın kullandığı ifadeler konunun sosyal medyada tekrar tartışılmasına sebebiyet verdi, “Ülkemizi rövanştan beslenen azgın bir azınlığa bırakmamakta kararlıyız. İktidar değiştikten sonra böyle bir şeye izin vermeyiz. Bakıyoruz neredeyse her milli bayramımızda Türkiye’nin dindar insanları adeta bir sınava çekiliyor. Gözümüzden kaçmıyor. Biliyorsunuz, laiklik ilkesini yıllarca çarpıtan zihniyet, hak ve özgürlükler üzerinde kurduğu baskıyla laiklik kavramını lekeledi. Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayanlar yanlış anladıkları laiklik kavramının arkasına yıllarca saklandılar. Şimdi görüyoruz ki aynı zihniyet arada sırada inançlı vatandaşlarımıza da göndermeler yapıyor. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Kimse kusura bakmasın, milli günlerimiz üzerinden bu ülkenin dindar vatandaşlarına göndermeler yapılmasına izin vermeyiz.” Bu açıklamalar üzerine gelişen tartışmalar DEVA Partisi, Millet İttifakı ve genel Türkiye siyaseti bağlamında ayrı ayrı değerlendirilebilir. DEVA PARTİSİ’NİN SORUNLARI DEVA Partisi kurulduğu günden bu yana teşkilatlanma sıkıntıları yaşadı. Kuruluş tarihi sürekli ertelenen DEVA Partisi, teşkilatında yer verdiği kişiler üzerinden çok tartışıldı. Ali Babacan’ın kişisel tercihlerinin öne çıktığı tartışmada bazı tecrübeli eski AKP’li siyasetçiler ile birlikte yola çıkılırken; kimileri iktidardan kopsalar da DEVA’da kendilerine yer bulamadılar. Özellikle online başvuru gibi alışılmadık metotlarla gerçekleşen teşkilatlanma sürecinde DEVA teşkilatında farklı kimlikli, sosyal ve siyasal geçmişleri ayrık kişiler birlikte yer almış oldu. Bu farklılıklar kendi başına bakıldığında DEVA Partisinin güçlü yanı gibi görünse de yönetilmesi gereken ve netameli süreçlerde uzlaşmayı gerekli kılan bir yük de oluşturdu. AKP’den ayrılan kadroların yoğun olarak bulundukları DEVA Partisinin kadroları aşması gereken ilk mesele Şeyh Said anmasında yaşandı. DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı Cihat Ülsen’in “Şeyh Said ve arkadaşlarının İstiklal mahkemelerince idam edilişinin 96 yıldönümü. İstiklal mahkemelerinin tüm kurbanlarını rahmetle anıyorum. Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması için iktidarı harekete geçmeye davet ediyorum”  tweetine, DEVA Partisi Dijital Dönüşüm ve Teknoloji Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın “Cumhuriyet hükümetine karşı silahlı isyan başlatmış bir kişiyi anmak ana akım bir siyasi partinin işi olamaz. DEVA Partisi’nin kuruluş iddiası nettir” diyerek cevap verdi. Böylelikle partinin önde gelen figürleri arasında derin bir duruş farklılığı ortaya çıktı. DEVA içinde eski AKP’liler ve siyasete yeni başlamış figürler arasında başlayan gerginliği daha da arttıran ise Millet İttifakı sözcülerinin düzensiz göçmenler konusunda yükselen itirazları oldu. DEVA’nın eski AKP’li kadroları Kılıçdaroğlu’nun sınır güvenliği ve sığınmacılar hakkında attığı tweetlerle birlikte muhalefet bloğuna karşı bir yabancılaşma hissettiler. Bu yabancılaşma partinin içindeki meselelerinde köpürmesine katkıda bulundu. Anketlerde DEVA’nın yatay seyreden oy oranlarıyla birleşen bu atmosferin sonunda Babacan’ın çıkışı geldi. MİLLET İTTİFAKI VE İSLAMİ HASSASİYET Popülist iktidar Türklük ve Sünnilik gibi kimlikler üzerinden siyaset yaparken muhalefetin bu kimlik siyasetinin sertliğini yumuşatmasının aracı olabilecek Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinin mevcut sistemde yaşadıkları varoluşsal kriz kolay çözülebilir değil. Bu partilerin güçlenmesinin, AKP’den seçmen çekmesinin doğal sonucu CHP-İYİ Parti ittifakının seçim kazanması. İslami, muhafazakâr kaygılarını ön plana alarak oy verecek bir dindar seçmenin, bu kaygılar sonunda tercihi İslami duyarlılığı yüksek küçük partileri büyütmektense en büyük İslamcı partide toplanmak olacaktır. Bu açıdan bu partilere AKP’den seçmen kayışının İslami kimliğin yaşayacağı bir temsil probleminden ziyade teknik, ekonomik, belki kişisel sebeplere dayanması muhtemeldir. Tabii bu muhalefete dönecek seçmenin yaşayacağı güven problemi bir anda yok olmaz ancak bu güven probleminin muhatabının muhalefetin büyük parçaları olan CHP ve İYİ Parti oldukları açıktır. DEVA’nın bu seçmen açmazının çözümü kendi eylemlerinden evvel CHP’dedir. Bu noktada başta CHP’nin seçmenini diğer seçmen gruplarıyla uğraşmaktansa; kendi dertlerine odaklanmaya yönlendirmesi bütün bu tartışmalardan daha fazla neticeye yönelik olacaktır. DÖNÜŞEN TÜRK TOPLUMU Bütün bunların yanında Türk toplumunun sabit kalmadığı, sürekli yeni temaslarla birbirini tanıyan kesimlerin de sürekli bir öğrenme süreci içinde olduğu unutulmamalı. Üniversitelerde kalkan başörtüsü yasaklarının sonuçlarını ne kadar az sayıda kişinin tahmin ettiği unutulmamalı. Temas eden farklı toplum kesimleri, kimilerinin zannettiğinin aksine çatışmadılar aksine yumuşadılar. Üniversitedeki yan yana gelişlerden bir çatışma değil aksine toplumsal bir barış nüvesi vücuda geldi. Toplumun tecrübesini bir kenara itip eski korkuları birer sabit gibi zamanın etkisinden azade görmek de yanlış olacaktır. Bugün toplumumuz 20 sene öncesine göre birbirinden çok daha farklı alt gruplardan oluşsa da birbiriyle 20 sene öncesine göre çok daha fazla noktada temas ediyor, birbirini tanıyor. Kendi gettosunu kurmaya çalışan, radikal numuneler 20 yıllık muhalefetin verdiği öfkenin kimi zaman sözcüsü olabilmiş olsalar da arkalarında toplumsal bir hareket ya da yönelim olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Yarının toplumu daha iç içe, farklılıklara daha alışık bir toplum olacaktır. Türkiye’ye ve topluma güvenmemiz gerekir. Bu gidişin durması için bir sebep yoktur.