Yargıtay Başkanlığı, 2 Eylül'de Beştepe'de gerçekleştirilecek ve 11 baronun katılmayacağını açıkladığı Adli Yıl Açılış Töreni'yle ilgili açıklama yaptı. Yargıtay, davetle ilgili eleştirel açıklamalar yapan barolarla ilgili "Ülkemizdeki tüm baro başkanları adli yıl açılışına davet edilmiştir. Davete nasıl karşılık verileceği baroların takdirinde olan bir konu olmakla birlikte, gönderilen davetiye vesilesiyle Yargıtay’ın siyasi etki altında olduğuna dair ithamlar ile başlayan bir dizi suçlamalar hiçbir insaf ve adalet ölçüsü ile bağdaşmamakta olup, üzüntüyle karşılanmıştır" denildi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda (Beştepe) 2 Eylül’de yapılacak adli yıl açılış töreni için gelen daveti reddeden barolara Yargıtay sert bir dille tepki gösterdi. Yargıtay Başkanlığı’nın açıklamasında, “Adli yıl açılış davetiyeleri dolayısıyla Yargıtaya yönelik haksız ve ölçüsüz eleştirileri yapan bazı baroların, yakın geçmişte tüm dünyanın kabul ettiği insan hakları metinlerine dahi karşı çıkması, feraset düzeylerinin açık bir göstergesi olup, bu tür ithamların toplumun vicdanında karşılık bulmayacağı şüphesizdir” ifadesi kullanıldı. Yargıtay’ın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı: “Kamuoyunun bilgisinde olduğu üzere adli yıl açılış törenleri, Yargıtay tarafından düzenlenmektedir. 2016-2017 yılından itibaren adli yıl açılışları “Millet Kongre ve Kültür Merkezi”nde yapılmaya başlanmış, bunun gerekçeleri ve süreci hakkında 29.08.2016 tarihinde basın açıklaması yapılarak kamuoyu bilgilendirilmiştir. 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni hazırlıkları kapsamında, yargının kurucu unsurlarından biri olan savunma mesleğine duyulan saygı ve gösterilen önemden dolayı tüm baro başkanlıklarına davetiye gönderilmiş olup, ayrıca Türkiye Barolar Birliği Başkanı da avukatlar adına konuşma yapmak üzere davet edilmiştir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı ile çoğunluk baro başkanları kendilerine yapılan daveti kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Bazı barolar ise yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, yargı etiği ilkeleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi bir dizi başlık altında adalet sistemine ilişkin eleştirilerini dile getirerek, söz konusu davete iştirak edemeyeceklerini ifade etmiş ve görüşlerini de kamuoyu ile paylaşmışlardır. ‘İNSAF VE ADALET ÖLÇÜSÜYLE BAĞDAŞMAMAKTA’ 150 yıllık köklü bir kurum olan Yargıtay’ın iletişim stratejisi, yargıya ilişkin sorunların şeffaf ve önyargısız ortamlarda tartışılmasını öngörmektedir. Yargıya ilişkin etkinliklerin geniş katılımlı, demokratik ve kapsayıcı olmasına özel önem verilmekte olup, ülkemizdeki tüm baro başkanları adli yıl açılışına davet edilmiştir. Davete nasıl karşılık verileceği baroların takdirinde olan bir konu olmakla birlikte, gönderilen davetiye vesilesiyle Yargıtay’ın siyasi etki altında olduğuna dair ithamlar ile başlayan bir dizi suçlamalar hiçbir insaf ve adalet ölçüsü ile bağdaşmamakta olup, üzüntüyle karşılanmıştır. Yargıtay hem yurt içinde hem de yurt dışında önemli reformları gerçekleştirmiş ve insan haklarına evrensel düzeyde katkı sağlamıştır. Bu suçlamaları yönelten baroların bir kısmının, Yargıtay’ın öncülüğünde geliştirilen Yargıda Şeffaflığa İlişkin İstanbul Bildirgesi (İstanbul Bildirgesi) dolayısıyla Yargıtay’a yönelik eleştirileri halen kamuoyunun hafızasında olup, 9 Kasım 2018 tarihli basın açıklaması ile halkımız bu konuda bilgilendirilmişti. O tarihten sonra İstanbul Bildirgesi 13-24 Mayıs 2019 tarihleri arasında yapılan Birleşmiş Milletler Suçun Önlenmesi ve Ceza Adaleti Komisyonu’nun 28. Oturumunda kabul edilmiş, 23 Temmuz 2019 tarihinde de Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konsey’de onaylanmıştır. Dolayısıyla adli yıl açılış davetiyeleri dolayısıyla Yargıtay’a yönelik haksız ve ölçüsüz eleştirileri yapan bazı baroların, yakın geçmişte tüm dünyanın kabul ettiği insan hakları metinlerine dahi karşı çıkması, feraset düzeylerinin açık bir göstergesi olup, bu tür ithamların toplumun vicdanında karşılık bulmayacağı şüphesizdir.” BİLDİRGEDEKİ İFADEYE İSTANBUL BAROSU TEPKİ GÖSTERMİŞTİ Yargıtay’ın açıklamasında bahsedilen İstanbul Bildirgesi’ndeki, “Mahkemeler, avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir” ibaresi, İstanbul Barosu ile birçok avukat tarafından eleştirilmişti. İstanbul Barosu’nun açıklamasında, bu cümlenin, Avukatlık Kanunu’na açıkça aykırı olduğu belirtilerek, “Avukatlık yetkisinin, bu sıfatı taşımayanlar tarafından kullanılmasının cezai yaptırımlar içerdiği açıkça düzenlenmiş olmasına karşın, Yargıtay gibi bir kurumsallıktan yapılan bu açıklama, ciddi bir kaygının davetiyesidir” denilmişti.