Loading...
Yalnız muhalefet ve umutsuz yabancılar
Sorunları ötelemeye alışmış Batılı idarelerin karşısında Erdoğan gibi uzun süre yönetimde kalan otoriter liderler uluslararası sistemin zaaflarını kendi çıkarları için pervasızca kullanma şansı buldular. Batı Erdoğan’ı eleştirse de bu eleştirilerin Erdoğan’a somut bir zararı olmadığı gibi muhalefete de somut bir katkısı olmadı.
Türkiye medyaya ciddi baskıların yaşandığı, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün değerlendirmesine göre 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 149. sırada bir ülke.[1] Tam da bu yüzden dünyanın Türkiye’ye bakışı, ilgisi muhalefet için önemli ve değerli. Ancak yine tam da bu yüzden yabancı medyanın Türkiye’ye ilgisi sathi, yetersiz ve etkisiz.
Yabancı Medya Etkisiz
Yabancı medyanın Türkiye’deki etkisizliğinin ilk sebebi, Batının dünyaya eskisi kadar özenilen, gıpta edilen bir paradigma sunmaması. CNN, BBC gibi kurumların 1980’lerdeki, 1990’lardaki gibi norm oluşturma güçleri yok. Bunun da çok sayıda sebebi var. Küresel gelir eşitsizlikleri, küresel yayıncılık sahasına Rus, Çin, Arap kanallarının girmesi, Batının vazettiği normlara kendisinin uymadığının görülmesi gibi faktörler ve yükselen milliyetçilikler Batı medyasındaki gerilemenin sebepleri arasında sayılabilir. Batı medyası diğer yandan AKP hükümetinin çok sayıda kısıtlamasına tabi, haberlerde kullanacakları eleştirel kalıpların sınırları var. Türkiye ise hala öyle ya da böyle Batı sistematiğinin bir parçası bu medyanın birlikte iş yapmak isteyeceği bir devlet. Batı medyasının Türk Hükümetini karşısına alma hevesi sınırlı. Diğer yandan Türkiye’de yayın yapan uluslararası medyanın çoğu kamusal yayıncılık yapıyor. Bu da bahsettiğimiz yayınları hantallık sorunu ile karşı karşıya bırakıyor. Bütün bunların yanında muhalefet de yabancı medyanın dilini, söylemini bilmiyor. Yabancı medya ile Türkiye muhalefeti olabileceği kadar anlaşamıyor, ortak kavramlarla düşünmüyor. AKP ise yabancı medya ile doğrudan konuşan uzmanlara sahip, Türkiye’de en çok yabancı destekçiye sahip parti de AKP. Ayrıca tüm dünyada kurumsallaşmış Müslüman Kardeşler ağları da AKP’yi etkin olarak destekliyorlar.
Yabancıların Gözünde Erdoğan
Tayyip Erdoğan’ın yönettiği Türkiye; ekonomik krizin vurduğu, insan hakları karnesi sınıfta kalmış, pasaportu değersizleşmiş bir ülke. Buna rağmen Erdoğan’a, Erdoğan’ın seçimi kazanacağına Batılı yorumculardaki inanç AKP’li yorumcuların inancına yakın. 11 Eylül sonrası Irak’ın hukuksuz işgalinin ardından normlarını, pusulasını yitirmiş, kalitesiz ve çapsız liderlerin idaresindeki dünya Erdoğan gibi otoriter liderler karşısında refleks gösteremiyor. Batının memurlaşmış siyaset sınıfı sorunlara doğrudan yaklaşamıyor. Sorunları ötelemeye alışmış Batılı idarelerin karşısında Erdoğan gibi uzun süre yönetimde kalan otoriter liderler uluslararası sistemin zaaflarını kendi çıkarları için pervasızca kullanma şansı buldular. Batı Erdoğan’ı eleştirse de bu eleştirilerin Erdoğan’a somut bir zararı olmadığı gibi muhalefete de somut bir katkısı olmadı. Örneğin, Erdoğan’a diktatör diyen zamanın İtalyan Başbakanı Draghi, aynı konuşmasında Erdoğan ile ilişkilerin kendilerinin İtalya olarak, Avrupa olarak nasıl çıkarına olduğunu anlatıyordu.[2] Erdoğan’ın otoriter ve tek adamcı idaresi tahmin edilenin aksine kimi Batı ülkeleri için kolay ve basit iletişim adına tercih sebebi bile olabilir.
Türkiye’de muhalefet daralmış, daraltılmış bir paradigma içinden siyaset yapıyor. Muhalefet Erdoğan’ı eleştirirken; kendisini sınava, imtihana sokan tarzda siyaset yapıyor. Türkiye’nin çıkarlarını Erdoğan’dan daha farklı, daha sofistike tanımlamaktansa Erdoğan ile millilik, yerlilik sınavlarına girmeyi tercih etti muhalefet. Erdoğan’ın popülist bir şekilde kurduğu hakikilik, özlük yarışlarına girmekten çekinmedi muhalefet. Genel olarak bakılırsa kendi gündemini dayatma konusunda zaaflar yaşayan muhalefet, Erdoğan ve Bahçeli’nin yerlilik testlerine fazla hevesle katıldı, katılıyor. Bu tartışmalardan muhalefet bir şey kazanmadığı gibi “Erdoğan’ın tartışmalarının dışında kalmak kimi zaman doğru strateji de olabilir. Tartışmadan kaçınılamadığı zamanlarda Erdoğan’ın norm koyucu olmadığının altı çizilmelidir. Hatta daha ileri gidilmeli ve seküler olmayan normların sürekli çatışma çıkardığı konusunda kamuoyu oluşturulmalıdır.”[3] Bu bağlamda yabancı medyayla da kendisini daha güvenle ifade eden bir muhalefete ihtiyacımız olacaktır.
Erdoğan ve siyasal İslamcı hareket kendi iktidarını mukadder görür. Onları için iktidaları Türkiye’de yaşanacak bir hadisenin ötesinde, İslam Alemi için anlamlı, önemli olacak şekilde anlamlıydı, anlamlı. Bütün bunların tam tersine özünde Batı karşıtı bir nüve olsa da İslam ve demokrasi hikayesini de yıllarca taşımayı olmayı başardı AKP iktidarı. Muhalefet ise kendi hikayesini çok yerel kurguladı. Ancak Türk muhalefeti 150 senelik sandık geleneğinin ve ısrarının taşıyıcısı, siyasal İslamcı sağ popülistlerle sandıkta zor şartlar altında mücadele edip dünyaya örnek olacak bir yönetim olarak da kendisini tanıtabilir. AKP’nin kadın haklarından, LGBTİ+ hareketine kadar elinden her temayı kendi siyasi çıkarlarına uygun kullanabildiği kadar muhalefet de uygun kullanabilmelidir. Türkiye’yi ne olursa olsun kısıtlı tanıyacak olan yabancı uzmanlar açısından AKP bir hikayenin parçası olmayı uzun süre becerebildi. Bugün Erdoğan ekonomik açıdan başarısız bir otoriter lider olarak tanımlanırken bile yabancı gazetecilere anlatabilecekleri bir hikayeyi sunmuş oluyor. Muhalefet de kendi hakiki hikayesini yazmakta cesur olmalı, yabancı basına kendisini doğrudan ve cesaretle anlatmalı. Muhalefet sadece Türkiye için değil tüm dünya için ilham kaynağı olabilecek birikimi yaratabilir. Bu birikimden korkmak için sebep yok. Muhalefetin potansiyel iktidarı, tüm Dünyaya fikren ve fiilen ne kadar taşınırsa Türkiye’de de o kadar güçlenecektir. Bunun için de Türkiye muhalefeti bu hikayeye önce kendisi inanmalı, sonra da dünyayı inandırmalıdır.
---
[1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-61307115
[2] https://www.gazeteduvar.com.tr/italya-basbakani-draghi-erdogana-diktator-dedi-haber-1518687
[3] https://daktilo1984.com/yazilar/suni-gundem/