Vaat İnceleme Platformu olarak, siyasi partilerin pek çok programından liderlerin kürsüdeki heyecanlı nutuklarına kadar sayıca vaadini inceledik. Post-truth’un (hakikat sonrasının) politik arenada ne denli geçerli bir siyasal araç olduğunu, gerçeklerin yerini nitelikli yalanlara bıraktığı bir ortamla karşılaştık. Vaat İnceleme Platformu’ndan Batuhan Köroğlu yazdı. Türk siyasal hayatının, şöyle bir gözlerimizi kapayıp son 50 yılını anımsadığımızda bazı şeylerin nasıl sürekli devir daim ettiğini görmek çok da zor olmayacaktır. Hele ki siyasi vaatler, adeta okul başkanlığı seçimleri gibi birbiriyle yarışıp vites artıran siyasiler ve bunun sonunda “Kim ne veriyorsa ben beş fazlasını veriyorum” ile sonlanan siyasi yol haritaları… Türkiye’de seçmen davranışlarını incelendiğinde sosyo-ekonomik faktörlerden, aile faktörüne pek çok unsurun oy tercihlerini şekillendirdiğini söylemek mümkün. Ancak, seçmen reflekslerinde geçişkenlik her ne kadar sınırlı olsa da bazı durumlarda bu geçişkenliği artıracak bir politik el anahtarı var; Vaatler… Türkiye’de siyasilerin vaatleri incelendiğinde, seçmenlerin oy tercihlerinde genellikle ekonomi faktörü belirleyici olduğu düşünüldüğünden her dönem farklı parti ve siyasetçilerin çeşitli vaatlerini görürüz.  Tabii bu vaatlerin ne kadar gerçekleştirilebilir olduğu açıkçası çok önemli değildir. Önemli olan, söylemsel iktidarı yakalayabilmek. Bu nedenle bizler, Çiller’in “her eve iki anahtar” vaadinden Uzan’ın “Mazot 1 TL olacak” vaadine kadar pek çok iddialı ifadeyi seçim meydanlarında gördük. Bu edilen koca koca laflar, geçmişte sorgulanmadığı gibi aslında nesilden nesille de aktarılmaya devam etti. Çünkü, demokrasilerde eğer ki hesap verilebilirliğiniz yoksa büyük laflar etmek çok karlıdır. Bu ifadelerle birlikte, çeşitli siyasilerde gördüğümüz, düşük gelir gruplarıyla ortaklık kurmak adına “Benim köylüm, benim çiftçim” hitapları, her seçim öncesi il olunacağı söz verilen onlarca ilçe ve yıllardır göklerde yükselecek yerli ve milli uçaklar… Bu çıkmaza bakıldığında siyasilerin bol keseden pek çok vaatte bulundukları fakat bu vaatlerin birçoğunun inandırıcı olmadığı apaçıktır. Türk siyasal hayatı bir çıkmaza girmiştir. Her ne kadar siyasal tarihimiz uçuk pek çok vaade şahit olsa da seçmenlerin hem iddialı vaatleri aynı zamanda vaatlerin gerçekleştirebilecek kapasitesi olan siyasetçileri tercih ettikleri bir gerçek. Bu nedenle, politika yapıcıların daha tutarlı ve ayakları yere sağlam basan ve ölçülebilir vaatlerde bulunması hepimiz için çok daha ferah bir politik ortamı yaratacaktır.
İktidarların yalnızca keyfiyetiyle değil vatandaşlarına hesap verebildiği bir ortamda, çok daha yere sağlam adımlar atan bir yönetime dönüştüğü açıktır. İşte Vaat, tam olarak bunun için kurulup, bu çıkmaza son verme hayaliyle yola çıkmış bir projedir!
İşte tam burada, bu çıkmaza bir son vermek adına, Vaat İnceleme Platformu geçtiğimiz ay, Türkiye’de siyasi partilerin geçmiş ve geleceğe yönelik vaatlerini incelemek, demokratik kurumları sağlamlaştırmak, hesap verilebilirliği ve şeffaflığı artırmak adına kuruldu. Bu platformla, Türkiye’de seçimlere katılmaya hak kazanan siyasal partilerin ölçülebilir vaatlerini incelerek kamuoyuna sunuyoruz. Buradaki temel misyonumuz, siyasi partilerin ölçülebilir vaatlerini inceleyip topluma sunarken hem politik okur-yazarlığın artmasını teşvik etmek hem de hesap sorulabilirlik ve şeffaflık değerlerinin kamuoyu tarafından daha çok benimsenmesini artırmak. Herhangi bir seçmen gibi biz de artık yalnızca bol keseden atılan ve seçim sonrası unutulan absürt vaatler görmek istemiyoruz. Topluma hiçbir yararı olmayan, yalnızca belirli çıkar gruplarını memnun etmeye yarayan sözleri de siyasi partilerin güvenli limanı olarak görmesini kabul etmiyoruz. Vaat İnceleme Platformu olarak, çok kısa sürede siyasi partilerin pek çok programından liderlerin kürsüdeki heyecanlı nutuklarına kadar sayıca vaadini inceledik ve bu noktada ülkemiz adına oldukça üzücü bir şekilde, post-truth’un (hakikat sonrasının) politik arenada ne denli geçerli bir siyasal araç olduğunu, gerçeklerin yerini nitelikli yalanlara bıraktığı bir ortamla karşılaştık. Her seçim döneminde birbirini tekrar eden binlerce aynı metin, reklamcıların ağzından yazılmış hiçbir altyapısı olmayan koca koca laflar ve siyasilerin kitleleri coştururken kullandığı manevi duygu sömürüsü temelli birtakım vaatler… İşte bu siyasal hayatımızın geldiği çürümüş ortamın özetidir. Peki, biz ne istiyoruz? Biz ölçülebilir vaatler istiyoruz. Ölçülebilir vaatler, yani yalnızca propaganda amaçlı değil gerçekten siyasi partilerin kendi politik eksenleri doğrultusunda ülkemizi daha iyi bir ortama sokmak amacıyla hazırladığı, yalnızca kitleleri heyecanlandırmak için değil altını da doldurabildiği ve yol haritasıyla geleceğe dönük biz seçmenlere açıklayabildiği sözlerdir. Örneğin, farklı siyasi partilerin metinlerine baktığımızda ortak bazı ifadeler görülmekte; “Kadına şiddeti önleyeceğiz”, “Yoksulluğu bitireceğiz” iyi de nasıl? Bunu detaylı bir şekilde seçmenlerin anlama hakkı yok mu? Yoksa demokrasi böyle bir şey değil mi?  Bunu açıklığı sağlamak çok zor olmamalı. Elbette, politikanın bir büyük laf etme yarışı olduğunun farkındayız, polyannacılık da etmiyoruz ancak bu çıkmazın ülkemizi getirdiği noktayı çok iyi gözlemliyoruz ve bunun bir sona ermesini istiyoruz. 2023 seçimlerinin, ülkemiz için ne kadar kritik olduğu bir gerçek. İktidarların yalnızca keyfiyetiyle değil vatandaşlarına hesap verebildiği bir ortamda, çok daha yere sağlam adımlar atan bir yönetime dönüştüğü açıktır. İşte Vaat, tam olarak bunun için kurulup, bu çıkmaza son verme hayaliyle yola çıkmış bir projedir!