Varlık balonları patlıyor, küresel ekonomide uzun durgunluk başladı-Türkiye’nin işi daha zor...

Abone Ol
2023 seçiminden sonra gelecek hükümetin AKP’nin Türkiye’ye özel yarattığı büyük ekonomik sıkıntıları aşma planlarına küresel ekonomideki deri değişimini de fonksiyonun önemli belirleyicisi olarak almaları önemli bir mecburiyet.

Loading...

Hafta boyunca ekonomik veri takvimi Türkiye için de dünya içinde oldukça zayıf olsa da ekonomilerde olan bitenin sonunda finansal piyasalarda yansımalarını izlemek dinamizm ve adrenalin getiriyor. Uzun yıllardır büyük merkez bankalarının yarattığı parasal genişleme sayesinde varlık fiyatlarının ekonominin gerçeklerinden ne derece kopabildiğini tecrübe ettik. Şimdiyse önce pandeminin yarattığı dengesizlikler, ardından Ukrayna işgali ile oluşan enerji krizi enflasyonu hızla yükselttikçe tepki veren merkez bankaları eşliğinde küresel tüm varlık piyasalarında hareketlerin ekonomik dinamiklere göre şekillenmeye başladığı düzleme geri dönmeye başladık. Türkiye şimdilik sürdürülemez yapay baskılarla parantez dışında kalsa da dünyada neden-sonuç ilişkileri arasındaki kopukluk hızla daralmakta. Fakat, bu ilişkinin yeniden kurulmasının temelleri artan enflasyona tepki olarak gelen parasal sıkılaştırma ve bunun sonucu olarak beklenen büyük küresel durgunluk ne yazık ki. Bank of America örneğin son bir haftada tahvil piyasasında yaşananları bakın nasıl değerlendiriyor: “Küresel tahvil balonu patlıyor. Tarihi bir küresel tahvil piyasası çöküşü izliyoruz. Tahviller, en likit varlıklardır. Piyasada likidite kurursa, hemen her yatırım türü için kötü haber demek.” Sadece ABD piyasalarında yatırımcıların durgunluk beklentisiyle sene başından bu yana gerileyen piyasalarda kaybı 9 trilyon doları aştı bile. Yükselen enflasyona ABD merkez bankası Fed’in kimsenin gözünün yaşına bakmadan faiz artırarak ve gerektiğince yüksek tutarak müdahale edeceğini anlayan tahvil piyasalarındaki satış son üç ayda kitaplara geçecek cinsten. Büyük merkez bankalarının 2022 kalan son çeyrekte de yüksek oranlarda faiz artırmaya devam etmesiyle tahvil ve hisse senedi piyasaları giderek daha fazla fiyatlamaya yönelecek. Danske Bank’a göre 10 yıllık ABD Hazine getirilerinin önümüzdeki üç ay içinde daha da artarak %4,0’ün belirgin seviyede üzerine çıkacak. Benzer şekilde 10 yıllık Alman Bund getirisi de %2,5’e doğru yönelecek.  Bu rakamlara eşlik eden temel beklenti de hem Avrupa'da hem de ABD'de yaşanacak ekonomik durgunluk. Düşmekte olan emtia fiyatları da aynı yöne işaret ediyor. IMF, Dünya Bankası gibi uluslararası kurumların yanında büyük özel bankaların araştırma bölümlerinden çıkan raporların ortak teması ardı ardına kararan bir küresel ekonomik görünüm. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler dahil kısa süreli daralma dönemleri ardından gelecek uzun soluklu ekonomik durgunluk. Böylesi bir seküler bir durgunluğun dayanaklarını anlamak, bu gerçeklere göre ülkeler bazında büyüme politikaları oluşturmak önemli. Bu hafta yayımlanan OECD “Ekonomik Görünüm Raporu”, Türkiye basınında AKP’nin hormonlayarak şişirdiği Türkiye’nin ekonomik büyümesinde beklentinin 2022 için yapılan yukarı yönlü güncellemesiyle ön plana çıktı. Halbuki OECD raporundan anlaşılması gereken çok daha fazla bilgi var. OECD, bir bütün olarak küresel ekonominin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı ile başlayan savaşın bedelini ödemekte olduğunu ve bu bedelin 2023 yılında daha fazla hissedileceğini yazıyor. Uzayan enflasyon sorunu, OECD verilerine göre Rusya'nın Ukrayna işgalinin ağır bedellerinden biri olarak mevcut seviyelerinden gerilese de geçmiş 40 yıla göre yüksek bir seviyede kalıcı hale dönüşmekte. COVID-19 salgınının tedarik zincirlerindeki etkileri hala devam ederken, savaş küreselleşmenin yeniden şekillenmesinin ticarette yaratmakta olduğu depremlerle büyümeyi aşağı çekiyor. Toplumların en kırılgan oldukları gıda ve enerji fiyatları üzerinde ek yukarı yönlü baskı oluşturuyor. Son göstergelerin daha da kötüye gitmesiyle, OECD’ye göre küresel ekonomik görünümü iyice karartan dört ana eksen bulunuyor: > Dünya ekonomisi beklenenden daha fazla yavaşlıyor: Küresel büyüme 2022'nin ikinci yarısında çoktan teklemeye başladı, 2023'te daha da yavaşlayarak yıllık sadece %2,2'lik bir büyümeye ulaşabilecek OECD hesaplarına göre. Rusya'nın Ukrayna işgali ile daha fazla yavaşlayacak dünya ekonomisinde üretimden savaş öncesi hesaplara göre 2023'te fazladan en az 2,8 trilyon ABD doları kaybolmuş olacak. Enflasyonun beklenenden daha yüksek olması ve hedeflerden daha fazla sapmasının yarattığı ek parasal sıkılaştırma da elbette küresel büyümeyi daha fazla aşağıya çekecek. Çin’deki emlak sektörü krizi yanında sıfır Covid-19 politikasıyla ilişkili sıkı kilitlenmeler, Çin ekonomisinde son 50 yıldır görülmemiş oranda zayıflatırken, dünya ekonomisinin büyümesini de olumsuz etkileyecek. > Enflasyon daha yaygın hale geldi: Gıda ve enerjinin ötesine yayılan enflasyonist baskılar merkez bankalarının uzun süre yüksek faiz politikasına devam etmelerini gerektirecek. Bir yandan bilanço daralma işlemleri de varlık fiyatlarına baskı yaratacak. Pandemi ile değişen işgücü piyasası artan ücretlere rağmen göreceli olarak geçmiş parasal sıkılaştırma dönemlerine göre “sıkı” kalacak. Ücret artışlarının sağlam seyri büyüme açısından olumlu olurken, enflasyonun standart reçetelerle düşürülmesini zorlaştırıp, emek piyasasında önemli değişiklikler yaratacak. > Enflasyon hafifleyecek ama uzun süre yüksek seviyelerde kalacak: Ukrayna işgali ile iyice şekillenen bu duruma OECD’nin yaptığı vurgu çok önemli. Ekim-Kasım döneminde zirve yapması beklenen küresel enflasyon Aralık 2022 sonrasında hemen her yerde düşme eğiliminde olacak.  Fakat bu düşüşün varacağı yer hedef enflasyon seviyelerinden çok uzak bir nokta. Orada istikrar kazanmasına engel olmak için de merkez bankaları 2023 sonrasında faiz indirmeye başlasa bile, pandemi dönemi faiz seviyeleri uzun yıllar boyunca hayal olacak. > Enerji kıtlığını önlemek için talep azaltma ve arz çeşitlendirme gerekli: Rusya’nın doğalgaz silahını ateşlemesi için son şansı 2022-2023 kış sezonu. Bu dönemde gazı tamamen kesmesi en beklenen senaryo çünkü ötesinde arzın çeşitlenmesi ve yeşil enerji ölçeği yakalayana kadar nükleerin yeniden devreye girmesiyle elindeki kaldıraç gücü kalmayacak. OECD’ye göreyse, kısa vadede enerji şoku Avrupa’da enerji, enflasyon-büyüme şoku yaratmaya devam edecek. Avrupa için daralma ve durgunluk zaten kaçınılmaz halde. Küresel ekonomiye de yansımalarıyla birlikte elbette. Türkiye’de gelecek hükümet: AKP enkazıyla savaşırken küresel değişimi de kavramak zorunda Türkiye’deki AKP yönetiminin bu derin ve uzun soluklu küresel ekonomik değişimi kavramadığını düşünmek için yeterince veri elde var.  En tepeden gelen açıklamaya göre dünya merkez bankaları çoktan yüksek enflasyonla Erdoğan’ın icadı ve iddiası düşük faizle savaşmak için pozisyon almaya başlamış durumda. Bu açıklamanın gerçeklerle ilgisi olmadığını yazının başından buraya kadar okuyanlar zaten çoktan ve hızla kavramış olmalı. Küresel ekonomide yaşanmaya başlanan değişim şimdilik büyük bir finansal kriz yaratmadı, hemen 2023’te de böyle bir beklenti yok.  Fakat anlaşılması gereken finansal kriz olmasa da, değişen zeminin, sıkılaşan finansal şartların ülkeler ve şirketleri için durgunluk yaratma dalgaları yaymaya uzun yıllar devam edeceği. Türkiye özeline gelince...2023 seçiminden sonra gelecek hükümetin AKP’nin Türkiye’ye özel yarattığı büyük ekonomik sıkıntıları aşma planlarına küresel ekonomideki deri değişimini de fonksiyonun önemli belirleyicisi olarak almaları önemli bir mecburiyet.