Bu noktada iş ABD’ye düşüyor ama ABD son dönemde dış politikadaki inandırıcılığını yitirmiş durumda. Öyle ki Rusya’ya bugün bu kadar rahat bir şekilde başka bağımsız ülkelere müdahale etme gücünü veriyor.
Rusya, Ukrayna müdahalesine ben bu yazıyı yazarken henüz başlamış durumda. Ayrıca bu saldırıyı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında başlatarak uluslararası topluma mesajını da vermiş oldu.
Putin’in blöf yapmadığı ve bu saldırının geleceği bir süredir belliydi. Bunu daha çok Putin’in eli yükseltirken verdiği mesajlardan anlamıştık. Orduyu saldıracağı ülkenin sınırlarında hazır hale getirmek bir devletin müdahale öncesi gönderebileceği en maliyetli sinyallerden birisi oluyor. Bu tarz durumlarda blöf ihtimali düşüyor çünkü devlet başkanının geri adım atması hem iç siyasette insanlardan büyük bir tepkiye yol açıyor ve aynı zamanda uluslararası siyasette ülkenin genel inandırıcılığı azalmış oluyor.
Uluslararası hukuk açısından sorunlu bir durumla karşı karşıyayız. Bu tarz durumlarda ideal olarak özellikle BM tarzı uluslararası örgütlerden beklenen karşılık net. Ama daha çok önemli olan devletlerin spesifik olarak nasıl tepki koyacağı. Bu noktada diğer devletlerin durumu kontrol altına almaya çalışırken göndereceği tehditler büyük önem kazanıyor.
ABD ve diğer birçok ülke Rusya’ya yapılacak yaptırımları öne sürdüler. Bu yaptırımlar demokratik bir ülkeye karşı yapıldığında büyük etki uyandırabilir. Çünkü bu yaptırımlardan ekonomik olarak etkilenecek milyonlar var. Dahası yaptırımlar özellikle elitler üzerine odaklandığı zaman hükümet karşıtı elitlerden sert tepkiler gelebilir. Fakat, Rusya tarzı otokratik rejimlerde bu tarz insanlardan ya da elitlerden gelebilecek tepkileri görmek çok zor. Çünkü insanlar sistem üzerinde söz sahibi değil ve bahsi geçen elitlerde başkanın etkisi altında.
Rusya’ya yapılacak yaptırımlar mutlaka ülkeyi negatif etkileyecektir ama bu Putin’in gücünü çok fazla kaybetmesini sağlayacak büyüklükte olmayacak gibi duruyor. Dolayısıyla özellikle Batı ülkeleri tarafından gelecek yaptırımların daha da büyük olması gerekiyor. Bu durumda bile sonucu ne kadar değiştireceği muamma.
Burada karşımıza başka bir sorun ortaya çıkıyor. Uluslararası sistem içindeki süper güçlerden birisi başka bir ülkeyi işgal ettiği zaman sistemdeki diğer süper güçlerin bunu engelleyememesi bu tarz davranışların artmasına yol açabilir mi?
Şimdi devletlerin Rusya’yı durduramadığı bir uluslararası sistem içinde Çin Tayvan konusunda neden daha ileriye gidemesin?
Benzer bir durumdaki diğer bir süper güç ise Çin. Çin’in Tayvan’ı tanımaması ve ABD’nin bu sorunla alakalı yıllardır stratejik muğlaklık politikası üzerinden ilerlemesi çok büyük bir sorundu. Başlangıçta bu muğlak tutum süreci stabil bir şekilde ilerletse bile son zamanlarda genel kanı ABD’nin bu net olmayan politikasını değiştirmesi üzerineydi. Şimdi devletlerin Rusya’yı durduramadığı bir uluslararası sistem içinde Çin Tayvan konusunda neden daha ileriye gidemesin?
Burada genel olarak söylemek istediğim şey Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sadece bu iki ülkeyi ilgilendiren bir şeyden ziyade benzer durumdaki birçok krizin ve sistemdeki süper güçlerin önümüzdeki yıllardaki davranış biçimlerini etkileyebilecek güce sahip.
Bu noktada iş aslında ABD’ye düşüyor. Son dönemde ABD dış politikadaki inandırıcılığını büyük oranda yitirmiş durumda. Rusya’nın geçmişteki Gürcistan ve Ukrayna müdahalelerine verilen tepkilerin ve yapılan yaptırımların yeterince yüksek perdeden gelmemesi Rusya’ya bugün bu kadar rahat bir şekilde başka bağımsız ülkelere müdahale etme gücünü veriyor. Bu tabii ki de sıfır toplamlı bir oyun değil ama ABD’nin inandırıcılığını yitirirken Rusya ve Çin’in inandırıcılığını artırması sistem içindeki tüm ülkeleri etkileyen bir faktör durumuna geliyor ve şu anda yaşadığımız şey tam olarak bu.
Bir tarafta müdahalede bulunuyorum deyip müdahaleyi gerçekleştiren bir Rusya diğer tarafta haftalarca belli propaganda araçlarıyla bu müdahalenin sonuçlarının çok kötü olacağını söyleyen ve bunu gerçekleştiremeyen bir ABD. Buna ek olarak bu tarz müdahalelerde etkili olamayacak şekilde dizayn edilmiş bir uluslararası örgüt olarak BM.
Rusya ile ABD arasına sıkışıp kalan ülkeler belli kararlar vermek zorunda bırakılacaklar. Bu ülkelerden birisi ise Türkiye.
Sonuç olarak uluslararası sistemdeki bu etki alanı değişimi birçok ülkeyi etkileyecek. İlk etapta da Ukrayna’ya yakın ülkeleri. Özellikle saldırının artarak devam etmesi durumunda Rusya ile ABD arasına sıkışıp kalan ülkeler belli kararlar vermek zorunda bırakılacaklar. Bu ülkelerden birisi ise Türkiye. Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu müdahaleyi kınamış durumda ki uluslararası hukukun bu kadar net bir şekilde ihlal edildiği bir noktada doğru karardır. Çatışmaların artması, NATO tarzı uluslararası örgütlerin olaya müdahil olması ve boğazların kullanılmak istenmesi durumunda Türkiye’nin nasıl bir yol izleyeceği ise net değil. Keşke bu durumda asıl iş tecrübeli diplomatlarımıza kalıyor diyebilseydim ama kararlar tek bir kişi tarafından verilecek. Türkiye’nin en az zararla bu çatışmadan sıyrılması ise bu süreçte net ihlallere karşı kamuoyunun çoğunluğuyla benzer tepkiler verip genel dış politikasında yoruma açık, muğlak ve sonradan bize manevra alanı sağlayabilecek bir dış politikanın gerçekleşip gerçekleşmemesine bağlı olacaktır.