Dünyanın önde gelen zenginlerinden Elon Musk’ın Twitter’ı satın almasından sonra platformun özgür düşünce şampiyonu olarak statüsü tartışma konusu olmaya başladı. Musktan sonra nefret söylemleri giderek artarken, Twitter’ın tek bir adamın sözüne bağlı olması tartışılıyor. Alp Akış yazdı. Dünyanın en zengin insanı Elon Musk, Twitter’ı satın alarak dünyadaki bilgi akışı üzerindeki en büyük münferit kontrole sahip kişilerden biri oldu -hatta Mark Zuckerberg’in tabi olduğu denetim mekanizmalarını düşününce Musk’ı bu konuda geçebilecek az sayıdaki kişiden biri Çin Devlet Başkanı Xi Jinping olabilir. Musk’ın uzun ve sancılı bir sürecin sonunda Twitter’ı 44 milyar dolara satın alması (satın almak zorunda bırakılması) sermaye-medya ilişkisi açısından tanıdık bir hikâye: yine en zengin insanlardan Amazon kurucusu Jeff Bezos 2013 yılında Washington Post gazetesini 250 milyon dolara satın almıştı; Türkiye’de medya sahipliği durumu ise malumumuz, yine de Mülksüzleştirme Ağları’nın Türkiye Medya Sahipleri Ağı’na dönüp dönüp bakmak gerek. Tabii Twitter’ı geleneksek medya şirketleriyle bir tutamayız: belli görüş ve metinleri yayımlayan mecraların aksine Twitter’da sosyal medya kullanıcıları kendi içeriklerini paylaşıyor, Twitter ise platformunda hangi içeriklerin kabul edilmeyeceğine karar veriyor. Yani geleneksel medyanın aksine nelerin paylaşılacağıyla değil, nelerin paylaşılamayacağıyla ilgileniyor. Şunu da unutmamak lazım: her gün milyonlarca paylaşım yapılan bir platformda hangi seslerin yükseltildiği de kolektif diyaloğumuzu etkileyen bir politika. TWİTTERIN GELECEĞİ Peki şimdi ne olacak, Musk devrinde Twitter’da neler değişecek? Elon Musk, birçok kez Twitter’ı “ifade özgürlüğü” konusunda eleştirdi. Musk’ın tamamını kovduğu üst düzey yöneticiler, platformdaki ifade özgürlüğünün sınırları konusunda hem nefret söylemleri hem de yanlış bilgi yayma bağlamında, zor seçimler yapmakta kalmıştı: bunlardan ilk akla gelenler eski ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın platformdan atılması, COVID-19 salgını hakkında yanlış bilgi veren hesapların askıya alınması ve devlete bağlı medya kanallarının etiketlenmesiydi. Musk, kendisini büyük bir “ifade özgürlüğü savunucusu” olarak konumlandırarak, Twitter’ın başına geldiği takdirde sosyal medya platformunun bu konuları yeni ve daha az sınırları olan bir yaklaşımla ele alacağını ifade etmişti. Musk’ın söylediği gibi Twitter’daki ifade alanının çizgilerini yasaların el verdiği en geniş şekilde çizip çizmeyeceğini henüz bilmiyoruz -geçtiğimiz günlerde yaptığı bir paylaşımda yeni prensipler belirlenene kadar mevcut içerik sınırlama uygulamasında hiçbir değişim olmayacağını söyledi. Ancak paydaşların böyle düşündüğü açık: Musk’ın Twitter’ı satın almasının ardından platformdaki nefret söylemleri ani bir şekilde arttı, bu yeni dönemde Twitter’ın gideceği yönden endişe duyanlar Mastadon gibi platformlara yöneldi, bu iki gelişmeyi de öngörüp devam edeceğinden şüphelenen büyük reklam şirketleri Twitter’dan aldıkları reklam hizmetlerini dondurmaya karar verdiler. Trump’ın 2024 ABD başkanlık seçimine adaylığını önümüzdeki günlerde açıklayacağı beklentisi de bu çetrefilli dönemde Twitter’ın nasıl bir platform olacağı konusunu hem daha kritik hem de daha belirsiz kılıyor. EKONOMİK OLARAK ZOR DURUMDA Geçmişinde büyük ölçüde zarar eden bir şirket olan ve küresel piyasaların düşüşüyle alındığı fiyatın çok altında değerlendirilen Twitter’ın başına geçen Musk, reklam gelirlerinin azalmasıyla kendini tahmin ettiğinden çok daha zor bir ekonomik tabloya bakarken buldu. Twitter’ın yeni dönemde yaşayacağı en büyük değişikliklerin bu gidişatı tersine çevirmek niyetiyle verilecek kararlardan kaynaklanacağını ancak bu ekonomik gerekçelerle alınacak kararların etkisinin çok daha geniş olacağını söyleyebiliriz. Musk’ın şirketin başına geçtiği ilk haftada, Twitter çalışanlarının yarısı yani 3 bin 700 kişi işten çıkarıldı. Şirketin karlılığı adına verildiği söylenen bu kararın sonucunda Twitter’ın şirket kültürünün de ciddi bir dönüşüm yaşayacağı öngörülüyor.
Eski yöneticilerin tamamını işten çıkaran Musk, Twitter’ın tek adam”ı oldu. Kamuya açık şirketi satın alıp özelleştiren Musk’ın bu sebeple hissedarlara karşı sorumluluğu da önceki yönetimlerinkinden çok daha az.
Şirketin karlılığını artırmak için verilen ikinci bir karar ise meşhur “mavi tik” yanı “onaylı hesap” statüsünü paralı yapmak. Bu konuda henüz kesin bir açıklama yapılmasa da “onaylı hesap” işaretini edinmek veya tutmak isteyenlere ayda 8 ila 20 dolar arası bir ödeme yapma gerekliliği getirileceği tahmin ediliyor. Yani eğer bu “mavi tik”in bir esprisi varsa, ayda 8 ila 20 dolar arası ücret ödemek istemeyenler bundan mahrum olacak. Musk’ın, uzun videoları izleyebilmek, belli içeriklere erişebilmek ve platformun kullanımıyla ilgili başka bazı özellikleri de ücretli yapması bekleniyor. TEK ADAM” DÖNEMİ VE ÇIKAR ÇATIŞMALARI Eski yöneticilerin tamamını işten çıkaran Musk, Twitter’ın “tek adam”ı oldu. Kamuya açık şirketi satın alıp özelleştiren Musk’ın bu sebeple hissedarlara karşı sorumluluğu da önceki yönetimlerinkinden çok daha az. Dünyanın en zengin kişisi olan Musk, dünyanın en büyük platformlarından birini satın alarak kendisini dünyadaki bilgi akışının en önemli aktörlerinden biri haline getirdi. Musk’ın, kendi dünya görüşü üzerinden platformda nasıl değişiklikler yapacağını göreceğiz ancak uzmanlar arasında asıl endişe kaynağı Musk’In maddi çıkarları etrafında vereceği kararlar. Musk’ın kişisel servetinin önemli bir kısmı patronu olduğu elektrikli araba devi Tesla’ya bağlı. Tesla’nın ve Musk’ın diğer şirketlerinin kullandığı hammadde ve mineraller dünyanın çeşitli ülkelerinden geliyor, bu şirketlerin ürettiği ürünler de onlarca ülkede -denetime tabi olarak- satılıyor. Bu da Musk’ın kişisel servetinin ve şirketlerinin ekonomik durumunda birçok aktörün, özellikle de politik aktörlerin belirleyici olduğu anlamına geliyor. Twitter, içerik yönetimi açısından sıklıkla hükümetlerle karşı karşıya geliyor: örneğin geçtiğimiz yıllarda Rusya, Türkiye, Çin, Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok ülkede hükümete bağlı olarak çalıştığı tespit edilen trol ağlarındaki hesaplar silindi. Musk, bu ülkeler ve diğerleriyle ilgili ortaya çıkabilecek çıkar çatışmalarında hükümetleri karşısına alabilecek mi? Daha önce kripto para şirketleri ve Tesla hakkındaki paylaşımları ve açıklamaları sebebiyle piyasa spekülasyonu ve başka ciddi finansal suçlarla yargılanan Musk’ın, ürettiği araba baterileri için kritik mineralleri tedarik ettiği ülkelerin hükümetlerine karşı prensipli bir duruş sergileyeceğine inanmak biraz iyimser olabilir. “Arap Baharı”nda oynadığı rol ile siyaset bilimi literatürüne “demokratikleştiren teknolojiler” kavramı altında giren sosyal medya platformları, demokratlar adına “Arap Baharı” ile eşit seviyede bir hayal kırıklığı olacağa benziyor. Daha önceleri kişisel verilerin kullanımı, nefret söylemleri, yanlış bilgi yayılımı, trol hesaplar, kutuplaşma, yankı odaları ve daha birçok kavram üzerinden sosyal medyanın demokrasiye olan olumsuz etkileri dile getiriliyordu; demokratik prensiplere bağlılığı son derece şüpheli olan dünyanın en zengin insanının Twitter’daki “tek adam” yönetimi dünya demokratları adına iyi bir gelişme olmayabilir. Twitter ile hayli çetrefilli bir ilişkiye sahip, bununla birlikte Tesla ve Musk için önemli bir pazar olan Türkiye için bu gelişmelerin hepsi epey önemli. Geleneksel medyadaki tek seslilik beraberinde sosyal medyanın haber kaynağı olarak her gün daha önemli hâle geldiği, bununla birlikte sosyal medyaya bağlı yargılamaların da arttığı Türkiye’de, hangi hesapların “mavi tık” alacağından, Tesla’nın Türkiye pazarı için planlarına kadar birçok konu artık direkt olarak politik alanda sayılabilir. Twitter ile Türkiye arasındaki konuların bundan sonra nasıl ele alınacağına gelirsek, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka açık kurumsal bir şirkettense ekonomik konularda farklı kanallardan baskı yapabileceği bir diğer “tek adam” ile pazarlığa oturmayı yeğlediğini düşünüyorum.