Türkiye’nin, Rusya ile olan iyi ilişkileri ve yaptırımlara katılmaması nedeniyle Batı tarafından baskılandığını görüyorduk. Türkiye bazı alanlarda bizim nefes borumuz konumunda. Türkiye’nin baskılanması en çok bize zarar verir.Biliyorduk ki, başta ABD olmak üzere Batı, Türkiye’nin, Ukrayna ve İsveç’in NATO üyeliklerine desteğinden ve 5 Ukraynalı askerin ülkelerine dönüşünden memnun kalacak. Tüm bu adımlar NATO zirvesinde Türkiye’nin elini rahatlattı. Batı, bizim bu politikamızın farkında. Ama bu onların da işine geliyor. Çünkü onların Türkiye’ye bakışı bizimkinden çok da farklı değil. Erdoğan’ın Batıdan fazla uzaklaşmasını istemiyorlar.” “Yani Türkiye, özellikle Rusya için vazgeçilmez mi?” diye soruyorum. Rus diplomatın yanıtı, “İçinde bulunduğumuz süreç ve Putin ile Erdoğan arasındaki güvene dayalı yakın ilişki, iki ülkeyi birbiri için vazgeçilmez kılıyor. Ama hatırlatmakta yarar var. Bizim ülkenize olan ihtiyacımız kadar hatta daha fazlasıyla Türkiye’nin Rusya’ya ihtiyacı var. Bunu da en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor” oluyor. Putin’in Türkiye’ye gelmemesinin ve Tahıl Koridoru Anlaşmasının uzatılmasında uzlaşmaz bir tavır sergilemesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı ile yakınlaşmasına tepki olarak görüldüğünü hatırlatıyorum. Rus diplomattan tahmin ettiğim yanıtı alıyorum: “Putin hakkında uluslararası tutuklama kararı var. Sadece Türkiye’ye değil Hindistan’a ve Güney Afrika’ya da gitmedi. Tahıl Koridoru Anlaşmasının ise Türkiye’nin katkısıyla yakında yeniden uygulanacağı yönünde işaretler artıyor. Biraz sabırlı olun.” Şu kadarını söyleyeyim, bugüne kadar söz konusu Rus diplomattan edindiğim bilgiler ışında birçok yazı kaleme aldım. Ve bu bilgilerin doğruluğu zaman içinde kanıtlandı. Tahıl Koridoru konusunu ayrı bir yazı ile daha geniş bir şekilde ele almaya çalışacağım.
Türkiye’nin Ukraynalı komutanları bırakacağından Rusya haberdarmış
Geçmişte Rusya’nın NATO nezdindeki Büyükelçisinin ekibinde yer almış, hâlen Rus Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan ve biraz Türkçe de konuşabilen diplomat İ.L ile yaptığımız konuşma, Vilnuis Zirvesi öncesi olanların anlaşılması bakımından önemliydi.
Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta, 11-12 Temmuz 2023’te düzenlenen NATO zirvesi öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına ve bunlara bağlı bazı gelişmelere Rusya Devlet Başkanı Putin’in tepkili olduğu yönünde değerlendirmeler yapılmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ukrayna’nın NATO üyesi olabileceğini (savaş bittikten sonra) söylemesi, İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, Rusya yönetimini rahatsız eden gelişmelerin başında gösterilmişti.
Moskova’yı en çok kızdıran gelişmenin ise Türkiye’nin, Ukraynalı Neo-Nazi örgüt Azov Taburu'nun 5 komutanını, Rusya ile yaptığı anlaşmaya aykırı şekilde serbest bırakması olduğu belirtilmişti.
Üstelik söz konusu kişiler, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında serbest bırakılmıştı.
Dünya kamuoyu gelişmeyi, komutanları beraberinde Ukrayna’ya götüren Zelenski’nin paylaştığı fotoğraftan öğrenmişti.
Türk medyasında çıkan bazı haberlere göre, Türkiye, Ukraynalı 5 komutanı, Rusya’nın tahıl anlaşmasını uzatmasını sağlamak için bir uyarı olarak bırakmıştı.
Bu tür haberleri ve yorumları yapanlar, Rusya’nın, dünyayı ilgilendiren tahıl anlaşmasının uzatılmasını Ukraynalı komutanların durumuna bağladığını sanacak kadar saf olamazlar herhalde.
Bugün öğreniyoruz ki, Rusya 5 Ukraynalı komutanın serbest bırakılacağından haberdarmış.
Hatta, NATO zirvesinde Türkiye’nin işini kolaylaştırmak için böylesi bir karara olumlu bakmış.
Geçmişte Rusya’nın NATO nezdindeki Büyükelçisinin ekibinde yer almış, hâlen Rus Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan ve biraz Türkçe de konuşabilen diplomat İ.L ile yaptığımız konuşma, Vilnuis zirvesi öncesi olanların anlaşılması bakımından önemliydi.
Rus diplomat, Türkiye’nin Rusya için her geçen gün daha da önemli hâle geldiğini, Batı ile ilişkilerde çok büyük bir köprü rolü oynadığını söylüyor.
Bunun için de Rusya’nın, Türkiye’nin elini ABD, AB, NATO karşısında güçlendirecek adımlara, kararlara köstek değil destek olmaya çalıştığını belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ukrayna’nın NATO üyeliği konusundaki sözlerini ve İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasını bu kapsamda değerlendirdiklerini hatırlatıyor.
Erdoğan’ın, Kırım konusunda Rusya’yı eleştiren açıklamalarını da Türkiye’nin dış politikasının gereği olarak gördüklerinin ve anlayışla karşıladıklarının altını çiziyor.
Biraz da “Erdoğan konuşur, ama bu, Kırım’daki durumu değiştirmez” demeye getiriyor.
Azov Taburu komutanlarının serbest bırakılmasına Kremlin ve Rus Dışişleri Bakanlığı’ndan sert eleştiriler geldiğini, resmî açıklamalarda, Türkiye’nin bu kişileri savaş bitene kadar tutması yönündeki anlaşmayı ihlal ettiğinin vurgulandığını anımsatıyorum.
Hatta Putin’in bu yüzden Türkiye’ye gelmediği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Soçi’de görüşmeyi tercih ettiği yönündeki iddiaları aktarıyorum.
Bunun üzerine Rus diplomat İ.L, “Azov taburu komutanlarının Zelenski’nin Türkiye ziyareti sırasında serbest bırakılacağı bilgisini almıştık. Buna karşı çıkmadık. Şartımız savaşa alanına geri dönmemeleriydi. Bunu izleyecek mekanizma oluşturuldu. Tersi durumda ortadan kaldırılırlar. Bu kadar net” yanıtını verdi.
Konuyu daha da açmak için “Yani bu komutanların serbest bırakılması konusunda Türkiye ile perde arkası bir anlaşma mı yaptınız?” diye sordum.
Rus diplomattan aldığım yanıt, daha önce CNN Türk ekranlarında yaptığım değerlendirmelerle büyük ölçüde örtüşüyordu.
Şöyle diyordu İ.L, “Türkiye’nin, Rusya ile olan iyi ilişkileri ve yaptırımlara katılmaması nedeniyle Batı tarafından baskılandığını görüyorduk. Türkiye bazı alanlarda bizim nefes borumuz konumunda. Türkiye’nin baskılanması en çok bize zarar verir. Bu nedenle Türkiye’nin rahat nefes alması için attığı birçok adımı ve aldığı kararları destekledik. Ama bunun bir danışıklı dövüş gibi algılanmaması için de kimi zaman sert tepkiler vermek zorundaydık.