Türkiye'nin 'Gandi'si gözünü diktatör Erdoğan'a dikti
Pek çok kişi Kılıçdaroğlu'nun beklentileri konusunda şüphe duyuyor. Kılıçdaroğlu'nun sakin ve ağırbaşlı üslubu kimilerince Erdoğan gibi hamasetiyle tanınan bir popülist lidere karşı bir dezavantaj olarak görülse de Kılıçdaroğlu kendine güvenmeye devam ediyor.
Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olmadığı her şey.
"Gandi Kemal" lakaplı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) liderinin yumuşak dilli ve sakin tavrı, Erdoğan'ın gösterişli ve küstah üslubuyla keskin bir tezat oluşturuyor - bu üslup, görevdeki cumhurbaşkanına hayranları arasında reis unvanını kazandırdı.
Zıt kişiliklerinin ötesinde, iki adamın ülke için radikal biçimde farklı vizyonları da var.
Erdoğan, görevde olduğu yıllar boyunca gücü kendi elinde merkezileştirdi, şahsiyetçi bir otokrasiyi inşa etti ve bir şahsiyet kültünü yaygınlaştırdı. Kılıçdaroğlu ise iktidarı yaymak ve Türk demokrasisini yeniden canlandırmak istiyor - ki bu görev ülkenin muhalefet koalisyonu tarafından bu hafta kendisine resmen verildi ve pek çok kişinin Mayıs ayında yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildi.
Ancak Türkiye'nin Gandi'si şimdi resmi olarak şefi almaya hazırlanırken, Türklerin sorduğu soru şu: Kazanabilir mi?
Güçlü liderlerin enerjik ve duygusal siyaset tarzlarıyla takipçilerini harekete geçirme becerilerine saygı duyulan bir ülkede, pek çok kişi Kılıçdaroğlu'nun beklentileri konusunda şüphe duyuyor. Kılıçdaroğlu'nun sakin ve ağırbaşlı üslubu kimilerince Erdoğan gibi hamasetiyle tanınan bir popülist lidere karşı bir dezavantaj olarak görülse de Kılıçdaroğlu kendine güvenmeye devam ediyor.
Muhalefet lideri, 2019 yerel seçimlerinden hemen önce, CHP'nin Türkiye'nin büyük şehirlerini silip süpüreceğini söylediği için hükümet yanlısı bir kanalda bir haber sunucusu tarafından alaya alındı. Kılıçdaroğlu da buna nazik bir gülümsemeyle karşılık vermiş ve "Göreceksiniz, size doğruyu söylüyorum" demişti. Ve sonuçta CHP neredeyse tüm büyük şehirleri kazanarak Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) büyük bir darbe vurdu.
Cumhurbaşkanı rakibini sık sık Bay Kemal diye çağırıyor - Erdoğa'nın Kılıçdaroğlu'nun ayrıcalıklı ve Batılı geçmişi olduğunu iddia ettiği şeyle alay etmek için kullandığı bir lakap. Oysa, yetiştirilme tarzı hiç de öyle değildi. Kılıçdaroğlu, doğudaki Tunceli ilinde tarihsel olarak zulüm görmüş Alevi azınlığa mensup bir ailenin yedi çocuğundan biriydi. Tapu memuru olan babası ve ev hanımı olan annesi kıt kanaat geçinmeye çalışıyordu.
Bugün Erdoğan Ankara'daki bin odalı sarayının keyfini sürerken, Kılıçdaroğlu hala yıpranmış eşyalar ve modası geçmiş mobilyalarla dolu mütevazı bir dairede yaşıyor. Sosyal medya kullanıcıları, video kaydettiği mutfağını anneannelerinin mutfağına benzetiyor.
Mütevazı geçmişine rağmen Kılıçdaroğlu, Ankara'nın en iyi üniversitelerinden birinden ekonomi derecesiyle mezun oldu ve 1990'larda "Yılın Bürokratı" ödülünü kazanarak Türkiye'nin bürokrasisinde üst düzey görevlerde bulundu. Erdoğan bürokrasiyi etkili yönetimin önünde bir engel olarak görürken, Kılıçdaroğlu yetenekli yöneticilerin ülkenin birçok acil sorununu çözmede kilit rol oynadığını düşünüyor.
Seçim vaatlerinden biri de Türkiye'nin kurumlarını yeniden inşa etmek ve Erdoğan'ın başkanlık sisteminden reformdan geçirilmiş bir parlamenter sisteme geçerek gücü paylaştırmak. Ve milyonlar bu konuda ona güveniyor.
Kılıçdaroğlu hem destekçileri hem de muhalifleri tarafından dürüst bir adam olarak biliniyor. Erdoğan yolsuzluğa batmış bir devlete başkanlık ederken, Kılıçdaroğlu yolsuzlukla mücadele konusunda bir kariyer yaptı.
Kamu sektöründeki yolsuzlukların önlenmesine ilişkin yazdığı bir rapor, CHP'de yükselişinin önünü açtı ve dönemin lideri Deniz Baykal'ın kendisini partiye davet etmesine neden oldu. Erdoğan'ın AKP'sinin iktidara geldiği yıl olan 2002'de milletvekili seçildi ve adını yolsuzluk ve yasadışı faaliyetlerde bulunduğunu iddia ettiği hükümet üyelerinin peşine düşmek suretiyle duyurdu.
KILIÇDAROĞLU'NUN YÜKSELEN PROFİLİ
Baykal'ın sızdırılan bir seks kaseti nedeniyle istifa etmek durumunda kaldığı 2010 yılında parti lideri olmasına da yardımcı oldu. O zamandan bu yana Kılıçdaroğlu, koyu laik partiyi daha ılımlı ve kucaklayıcı politikalara yöneltti.
Bazı parti üyelerinin protestolarına rağmen Kılıçdaroğlu 2014 yılında aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak kurdu ve Erdoğan'a karşı muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olarak İslami eğilimli bir entelektüel olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nu destekledi. İhsanoğlu kaybetti, ancak Kılıçdaroğlu destekçilerinden gelen tepkileri incelikle ele aldı, partisinin kötü performans gösterdiğini kabul etti ama istifa çağrılarına karşı direndi.
Liderliğine yönelik eleştiriler, tartışmalı bir referandumun Erdoğan'a geniş yetkiler vererek ülkeyi ciddi bir denge ve denetleme mekanizması olmaksızın başkanlık sistemine geçirmesinin ardından Kılıçdaroğlu'nun destekçilerini sokağa çıkmamaya ikna ettiği 2017 yılında yeniden arttı.
Kılıçdaroğlu daha sonra Erdoğan destekçilerinin silahlı olduğunu duyduğunu ve ortaya çıkabilecek herhangi bir şiddet olayından sorumlu olmak istemediğini açıkladı. Bazı parti üyeleri onu pasif kalmakla suçladı ama Kılıçdaroğlu bu fırtınayı da atlattı.
Aynı yıl, Erdoğan'a yeterince güçlü bir şekilde meydan okumadığı için hala saldırı altındayken Kılıçdaroğlu, Suriye'deki cihatçılara silah sevkiyatıyla ilgili devlet sırlarını gazetecilere açıkladığı iddiasıyla 25 yıl hapis cezasına çarptırılan CHP milletvekili Enis Berberoğlu'nun mahkumiyetini protesto etmek için bir "Adalet Yürüyüşü" başlattı. 420 kilometrelik yürüyüş, Kılıçdaroğlu'nun muhalefetteki bazılarının istediği gibi bir devrimci olmasa da, demokratik bir ülke isteyenleri birleştirerek değişimi aşılamak isteyen sessiz bir güç olabileceğini gösterdi.
Tüm bunlar olurken Kılıçdaroğlu, CHP'nin cazibesini genişletmek için çabalarını sürdürdü. Örneğin, muhafazakâr seçmenlerin ilgisini çekmek için kısa süre önce kadınların birçok devlet kurumunda başörtüsü takma hakkını koruyacak bir yasa çıkaracağını açıkladı. Bu hamle seküler Twitter kullanıcılarının, kadın örgütlerinin ve muhalefet partilerinin öfkeli tepkilerine yol açtı. Ancak Kılıçdaroğlu bir kez daha parti içi tepkiler karşısında geri adım atmadı.
Partisinin imajını yumuşatmaya yönelik bu çabaların dikkate değer bir istisnası ise Kürtlere yönelik temkinli yaklaşımıdır. Türk milliyetçiliği parti çizgilerini aşan güçlü bir akımdır. Her ne kadar Kılıçdaroğlu onlarca yıllık anlaşmazlığı barışçıl yollarla çözme sözü vermiş olsa da, Kürtler tarafından uzlaşmaya yardımcı olmak için yeterince çaba göstermediği gerekçesiyle sık sık eleştiriliyor.
2016 yılında partisi, AKP tarafından önerilen ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören yasa değişikliği lehinde oy kullanarak, Erdoğan'ın yasadışı ayrılıkçı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile bağlantılı olmakla suçladığı Kürt yanlısı milletvekillerinin yargılanmasının önünü açtı. Kılıçdaroğlu'nun milliyetçilerin tepkisinden çekinmesi de Kürt yanlısı Halkların Demokratik Partisi'ni mevcut altı partili muhalefet koalisyonuna dahil etmesini engelledi.
Eski bir bürokrat olarak Kılıçdaroğlu'nun temkinliliği kamusal kişiliğinin bir parçasıdır. Çevresindeki pek çok kişiyi şaşırtan şey, aksilikler ve yıllarca süren eleştiriler karşısında gösterdiği azimdir. Bana 2020 yılında "Ben çok sabırlı bir adamım" demişti.
Daha sonra kendisine, ailesi kuruluşundan bu yana CHP'yi desteklemiş olan 80 yaşındaki babamın, partinin "Erdoğan'ı yenme konusundaki beceriksizliği" nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığını ilettiğimde, Kılıçdaroğlu neredeyse utangaç bir gülümsemeyle karşılık verdi. Babama kendisine biraz daha zaman vermesini söylememi istedi. "Demokratik bir ülke için çok uzun süre beklemeyecek. Bu benim baban gibi dürüst insanlara sözümdür" dedi.
Peki, Kılıçdaroğlu verdiği sözü tutabilecek mi? Bilgili, yumuşak huylu sessiz güç, vicdansız, hiçbir sınır tanımayan bir popülisti yenebilecek mi?
Erdoğan'ın bir ay önce Türkiye'nin güneyini vuran yıkıcı depreme verdiği yavaş ve kötü koordine edilen müdahalesi, güçlü adam imajını zedelemiş görünüyor. İşleri yoluna koyma vaadiyle iktidara gelen bu karizmatik popülistin yönetimin temellerini aşındırarak her şeyi mahvettiği ülkede, seçmenler nihayet işleri yoluna koyma vaadinde bulunan ve karizmatik olmayan bir adama hazır olabilir.
---
Çeviren Özge Mumcu
Yazının orijinali https://www.politico.eu/article/turkeys-gandhi-sets-his-sights-on-strongman-erdogan-kemal-kilicdaroglu-peoples-republican-party-tayyip-erdogan-development-party-akp-deniz-baykal/ okuyabilirsiniz.